Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Nur
Nur
@Okubaykus
Bugün yeni bir milat olsun güzel şeylerden bahsettiğimiz
149 okur puanı
Ağustos 2019 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
199 syf.
10/10 puan verdi
İç Dünya Oyunları beklediğimden çok daha iyi bir kitaptı. İlginç konusu ve yazarın bilgisinin yanında yazma yeteneği de gerekiyor ki ben en çok bundan kuşku duyuyordum. Boşuna endişe etmişim dili ve anlatımı da gayet iyiydi.
Kitabın büyük bir kısmı grup etkinlikleriyle/oyunlarıyla geçiyor. Beş etkinliğin beşi de ayrıntılarıyla önemliydi sanki ama ne yazık ki okuduğumun ertesi günü unuttum her şeyi. Tekrar okumasam da etkinlikleri hatırlamak için arada göz gezdirebilirim. Bundan sonra kütüphanemde görmekten mutluluk duyacağım.
152 syf.
10/10 puan verdi
Hayvan Çiftliği her yaşa hitap eden, dili basit olsa da hızlıca bitirilemeyen bir kitap. Durup durup düşünmek olayların tarihteki karşılıklarını bulmak, hayvanlara empatiyle yaklaşmak biraz uzun sürmesine neden oldu.
Yazar öyle karakterler oluşturmuş ki her dönemde o karaktere birini oturtabiliyorsunuz. Mesela binlerce Napoleon bulunabilir. Kimi zaman amaçlarına ulaşıp yöneticiliğe çıkmış, kimi zaman çıkamamış.
Kitabın sonundaki tespit güzeldi ama hayvanların ne yapacağını da okumak isterdim. Tahmin etmesi çok zor olmasa da yazardan okumak daha iyi olabilirdi belki.
240 syf.
4/10 puan verdi
Çok güzel, akıcı, heyecanlı iki günde bitiyor gibi önerilerle kitabı elime aldım. Gerçekten de müsait bir zamanda bir günde bile bitebilecek bir kitap. Tekrar tekrar okunacak, altı çizilecek yer yok denecek kadar az, film senaryosu gibi.
Fatih Sultan Mehmet'in zamanında geçiyor ama 21.yyda parkta oturan iki dayının konuşmasından çok da farklı bir hitabı yok. Karakterlerin kendine özgü konuşma biçimi yok. Karakteri oluşmuş diyebileceğimiz bir Delibaş vardı o da keşke olmasaymış. Eğlendirmeyi amaçlamış bir karakter ama sinir krizlerine soktu boş konuşmalarıyla.
Hakim bakış açısından aniden kahramana geçiş ve yazım yanlışlarını görünce bari editör kurtarsaymış dedim.
Başı ve sonu(günümüzdeki muhabbetten önceki kısım) iyi, ortaları idare ederdi.
İlk defa bu kadar olumsuz bir eleştiri yapıyorum. Yazarın da emeklerine saygısızlık etmek istemem ama önermiyorum
Okur Takip Önerileri
590 syf.
6/10 puan verdi
690 sayfalık bu kitaptan çıkardığım sonuç: Nasıl başkomiserliğe yükseldiğini anlamadığım Nevzat'ın, önyargılarından başka numarası olmayan Komiser Ali'nin ve yancı Mümtaz Müdür'ün kovulması gerektiği. Zeynep'i soruşturmanın başına getirselerdi daha kolay çözülürdü.
Bundan sonrası SPOİLER içerir. Özellikle evinde bu kitap bulunanlar atlasın.
308 syf.
6/10 puan verdi
Spoiler içerebilir.
Kitaptan, birkaç hafta önce Geri Gelen Mektup'u dinlememle haberim oldu. Birçok dizesinde takılı kaldığım, geri gönderilmesine hayret ettiğim bu şiiri araştırdığımda karşıma Ruh Adam çıktı.
Baş karakterin adının Selim Pusat olduğunu öğrenince daha da meraklandım. Birçok sosyal medya platformunda kullanıcı adı olarak
100 syf.
7/10 puan verdi
Kitabı okumaya Kürk Mantolu Madonna'da görünce karar vermiştim. Uzun zaman olduğundan orada nasıl bahsedildiğini hatırlamıyorum. Kitabı okumadan arka kapaktaki yazıya da bakmadığımdan kitabın seyrini değiştiren olay tamamen sürpriz oldu.
Nasıl devam edecek ki şimdi diye merakla okudum.
Klara tahminen 10 sayfada bizzat vardı. Ama kitabın tamamını elinde tutuyordu.
Ablasına dediğini gerçekten yaptı. #66794560
Hangisi olduğunu hatırlamıyorum ama bir sözü üzerine "Ne oldu? Öldün de kazandın mı şimdi?" demiştim. Kazandı.
Klasikleri okurken kültürleri, düşünce yapıları karşısında hayrete düşmek belki de en güzel yönü. Okuyunca sinirlendiren düşünceleri olsa da tahmin edilememesi gayet güzel.
Yapı kredi yayınlarından okudum. Bilgilendirmeleri çıkarırsak 70 sayfa. Bir çırpıda okunabilecek güzel bir klasikti. Tavsiye ederim.
160 syf.
10/10 puan verdi
Yakın bir zamanda Macbeth'i de okumuştum ve beklentilerimin altında kalmıştı. Othello'ya da ön yargıyla yaklaştım o yüzden. Boş bir ön yargıymış.
Kıskançlık bu aralar aklımı meşgul eden bir konuydu. Othello'yu okumayı da bu sebeple öne aldım. Kitaptan önce kıskançlığı ele almak istiyorum.
Kıskançlık diğer insanlardan daha önde olma isteği, onların sahip olduklarına sahip olma isteği, daha çok sevilme isteği gibi anlamlara geliyor.
Romantik ilişki anlamında bakarsak onu kaybedeceği, onun sevgisine layık olmadığı, başkasını tercih edeceği gibi düşünceler var bu duygunun tabanında.
Othello için de öyle oldu. Aldatıldığı şüphesinin içinde büyümesinde büyük bir etkendi karısına layık olmadığı düşüncesi.
Şimdi gelelim asıl soruya. Kim kıskanır? Seven insan mı, özgüvensiz insan mı, karşısındakine güvenmeyen insan mı?
Benim düşüncemi en iyi açıklayan alıntı gerçek bir mektuptan. #56772167
Kitaba gelince Shakespeare okurlarının tahmin edebileceği gibi entrika, iyi yansıtılmış duygular ve ölüm içeriyor. Kötü karakter planlarını bir bir uygularken kızgınlıkla hayranlık arasında kalmanız olası. Ben kızgınlığı karakterlerde, hayranlığı yazarda kullandım.
Bu arada nasıl bir fırtınaymış o Osmanlı donanmasını batırıyor, bunların gemiler sapasağlam? Bir de sünnetli diye adlandırdığı Müslümanlardan bahsedilen kısımlar vardı ki hiç yakıştıramadım Şeyh Pir'e. :)
Saatler içinde bitecek akıcı bir kitap. Benim gibi ön yargıyla yaklaşmayın.
128 syf.
8/10 puan verdi
Bu incelemede hayal kurma, sır tutma, dostluk gibi konulardan bahsedeceğimi düşünüyordum. Kitap bitti ve yarım saattir düşünüyorum. Tüm odağım ölümün ağırlığı olmuş durumda. Daha suda boğulan yavru köpeklerin ve Carlson'un vurduğu yaşlı köpeğin ölümünü sindirememişken böyle bir son bana fazla geldi. "O bir can." cümlesini kaç kez tekrarladım bilmiyorum.
Son okuduğum kitaplardan sonra günümüze şükreder hale geldim. Sanırım bir süre geçmişte geçen kitap okuyamayacağım.
144 syf.
7/10 puan verdi
Bir ömre yapılabilecek en büyük ziyan belki de gelecekten haber vermek. Macbeth de böylece ziyan ediyor ömrünü. Karakterinden taviz verip büyüklük arzularının peşine düşüyor. Sonunda kendisi olmaktan çıkıyor.
Macbeth'in kaderini söyleyen üç cadı birkaç cümleyle koca bir halkı etkiliyor, çok kan akıtıyor. Eh cadı sonuçta. İyilik beklemiyorduk. Her yaptığınıza tamam da cadılar neden Türk burnu? Büyüye katkımız ne merak ediyorum. :)
Beni en çok etkileyen kısım Lady Macbeth'in döktüğü kanları sindirememesiydi. Oysa ne kadar rahat yönlendirmişti kocasını. Üstünlük hırsı karartmıştı kalbini. Hala bir yerde vicdan kırıntısı kalmış olması hem şaşırtıcı hem de rahatlatıcıydı. Daha başka bir ölüm hayal etmiştim ama okuyunca 'evet, tam da böyle ölmeliymiş' dedim.
İzlemek istediğim tiyatrolara bir tane daha eklendi.
141 syf.
7/10 puan verdi
Birkaç yıl önce arkadaşımın tavsiyesiyle okumaya başlamış, birkaç hikaye okuyup bırakmıştım. Dili ağır olmamasına rağmen sıkılmıştım. Bana hitap etmiyordu. Şimdi de çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim ama okumaya değer.
262 syf.
9/10 puan verdi
Yazar evlilik üzerine kitap yazılacaksa o yazsın diye tereddütsüz gösterilecek biri. Ben kitabı, yazarı tanımadan okumaya başladığımdan başta abartıyor sandım.
-Siz evlilikle ilgili bunları bunları biliyorsunuz.
+Evet.
-Hepsi yanlış.
Büyük bir kesime net bir şekilde siz yanlış biliyorsunuz demesinin altındaki özgüveni de okudukça anlıyoruz. Yazar yıllarını vermiş bu mesleğe. Belki de bizim sermaye yüzünden asla cesaret edemeyeceğimiz bir araştırma yapmış. Yüzlerce evliliği yıllarca takip etmiş. Gözlemlerinin daha sağlıklı olması için de gönüllü çiftlerin gün içinde izleneceği bir laboratuvar kurmuş.
Araştırma sonuçları ve etkinliklerden oluşan bu kitap ilgilenenlerin kütüphanelerinde kesinlikle bulunmalı.
165 syf.
9/10 puan verdi
Ne yazacağıma henüz karar veremesem de spoiler içerebilir. Kitabın en başından sonuna yönelik bir tahminimiz vardı. Önemli olan gelişme kısmıydı. Bu yüzden spoiler alsanız da artık keyfi olmaz okumayayım denecek bir kitap değil.
Öncelikle Narin ilginç bir kadın. Yaşadığı zamanı, mekanı düşünürsek bayağı farklı bir kadın. Başlarda bu tavırları sinirimi bozdu, sonradan hayran oldum(bu hayranlık Narin'e mi yazara mı henüz kestiremedim). Yazar davranışlarını çok iyi temellendirmişti. Sırlar ortaya çıktıkça aklıma daha önceden söylediği sözler geldi ve çok mantıklı derken buldum kendimi.
Başlarda bu adam nasıl dayanacak Narin'e derken, sonlarda Narin'in bunun gibi bir adamla ne işi var dedim. Tabii bunlar bana düşündürdükleri. Her okuyanda farklı düşünceler uyandırabilecek bir kitaptı. Belki de birçok kişinin kalıplarını yıkacak. Okumaya değer.
68 syf.
7/10 puan verdi
Kitap bitti ve kafamda bir uğultu var. Dünyada bu kadar aşık insanların varlığına inanmayı reddediyor mantığım. Bu aşkı masumane algılamak isterdim ama -mizacımdan herhalde- sadece korkutucu geldi. Hatta aşk derken bile bir tarafım aşk değil bu saplantı diyor.
13 yaşındaki çocuğun sevdiği kişi kendi halinde bir yazar yerine bir sapık veya katil olsaydı diye düşünmekten kendimi alamadım. Veya da tam tersi aşık olan kişi tehlikeli olsaydı...
Yine de pek çok cümleyi hayranlıkla okudum. Kurgusal açıdan bana pek hitap etmese de anlatım çok güzeldi. Birkaç saatte bitecek güzel bir kitap arıyorsanız ideal.
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022225,5bin okunma
163 syf.
10/10 puan verdi
Bu kitabın hak ettiği bir inceleme yapabileceğimi sanmıyorum. O yüzden kitap incelemesi yerine bitirdikten sonraki duygularımı yazmayı daha uygun buldum.(Spoiler içerir)
Öfkeliyim. Baştan Raif Efendinin uğradığı haksızlıklara öfkelenmiştim. Şu an baktığımda en büyük öfkem Raif Efendi'ye. Herkese o kadar çok haksızlık etti ki...
Tamam Maria'yı, Raif'e bağlayan klasik erkeklerden farklı olmasıydı ama bu kadar da korkak olmamalıydı.
Kendine azıcık güvense her şey çok farklı olabilirdi. Sevdiği ölürken yanında olabilirdi. Babasız bir çocuğu hayalinde büyütmeyebilirdi. Eşini sevgisiz bir evliliğe, kopuk bir aileye mahkum etmeyebilirdi. Yanındaki çocukları babanın varlığı da bir yokluğu da düşüncesine sürüklemeyebilirdi.
Raif efendi babasının ölümünü ilgisizce karşıladığında bunu düşündüm. Çocukları da aynı şekilde karşılayacak ve bunun sorumlusu kendisi.
Defteri okuduktan sonra öfkemin Raif Efendiye döneceğini tahmin etmiştim. Yalnız bu kadar acıma, öfke, anlama arası karmaşık duygular hissettirmesi tahminlerimin üzerinde. O yüzden severek okuduğum ve hep iyi hatırlayacağım bir kitaptı.
Anın duygusallığıyla çok saçmalamamışımdır umarım.
224 syf.
10/10 puan verdi
Söz konusu evlilik olunca anlatılanlara illaki bir itirazım olurdu. Benim fikirlerimle hiç çatışmayan bir kitap olması eşime, "al bunu oku, beğendiğin yerlerin altını çiz. Senden sonra ben birkez daha okuyacağım." diyerek tereddütsüz vermemi sağlayacak. Kitaptaki mektupları çok sevdim, çoğunlukla mektuplardan alıntı yaptım. Onlar olmazsa Evlenmeden Önce bu kadar güzel bir kitap olmazdı.
Mektuplarda mutluluğu da acıyı da okuyoruz. Özellikle de umut buluyoruz. Evliliğe kaygıyla bakan insanlara bu kitabın çok iyi geleceğini düşünüyorum.
