" komşunuzu kendiniz kadar sevin" dedi şeyh. "Ama kendimizi sevmediğiniz müddetçe, kimseyi hakkıyla sevemezsiniz."
Öyle sanıyordum ki şeyh bu sözlerle, insanın ancak artık sevilmeye ihtiyaç duymadığı noktada bir başkasını sevmeye başlayabileceğini ve bir başkasının kendisine olan sevgisini hissedebileceğini izah etmeye çalışıyordu. Keza insan ancak gerçekten sevildiğini hissettiği anda, artık sevilmeye ihtiyaç duymaz oluyordu.
Mutluluğunun eksikliğini dünyevi bir engele bağlayabilen, aziz mahluk!
Hissetmiyorsun! sefaletinin harap olmuş kalbinde, sarsılmış beyninde yattığını hissetmiyorsun, buna yeryüzünün bütün kralları birleşse, çare bulamaz...
Kırdım diyorsun zincirlerini; Evet, köpek de çeker koparır zincirini.
Kaçar o da, ama halkaları boynunda taşıyarak. Zincirlerimizi götürürüz kendimizle birlikte; tam bir özgürlük değildir kavuştuğumuz; döner döner bakarız bırakıp gittiğimize; onunla dolu kalır düşlerimiz
Biz pek şaşkın varlıklarız: Filanca hayatını işsiz güçsüz geçirdi, deriz; bugün hiçbir şey yapmadım, deriz -Bir şey yapmadım ne demek? Yaşadınız ya! Bu sizin yalnız başlıca işiniz değil, en parlak, en onurlu işinizdir: Bana büyük işler çevirmek olanağını verselerdi, neler yapmaya gücüm olduğunu gösterirdim, deriz. Önce siz kendi hayatınızı düşünmeyi, çevirmeyi bildiniz mi? Bildinizse bütün işlerin en büyüğünü görmek için büyük fırsatlara ihtiyaç yoktur hangi mevkide olursa olsun, perde arkasında da, perde önünde de insan kendini gösterir
Bazen aklıma geliyor da, kendi kendime şöyle soruyorum anacığım: "Bugüne kadar böyle bilgisiz, odun gibi nasıl kalmışım?" Elden ne gelir? Hangi ormandan kesmişler beni acaba?
Tasavvuf geleneğinde Elif, Allah'ın birliğini ifade eden bir semboldür. Buna göre bütün harfleri, onların sebebi ve kaynağı olan Elifte görmek, bütün varlıkları Allah'ta görmek demektir ; çünkü Elif harflerin evveli olduğu gibi Allah da bütün varlıkların evvelidir.
Elif doğruluğun, dünya ise eğriliğin sembolüdür. Dünya kelimesinin kökü olan ve aşağı, altta olan anlamına gelen "Deni" kelimesinin biri hariç her üç harfi eğri büğrüdür, içinde "Elif" yani doğruluk yoktur Elif gibi olacaksan dünyaya çok meyletmeyeceksin demektir bu.
Yani insan elif gibi doğru ve dik olmalı. Kuran-ı Kerim bu dik duruşu Sırat-ı Müstakim yani dosdoğru ya da doğru yolda olmak olarak açıklar. Sırat yol, müstakim; istikamet üzere olan, doğru, düz, dik anlamlarına gelir .Sırat-ı Müstakim; Hakk yol anlamına gelir, yani Allah'a ulaştıran yoldur.
Baba farklıydı. Baba'nın doğasında sertlik vardı. Gözleri Anne'ninkiyle aynı dünyaya bakıyor, yalnızca kayıtsızlık görüyordu. Bitmez tükenmez bir meşakkat. Baba'nın dünyası amansızdı. İyi şeylerin hiçbiri bedava değildi. Sevgi bile.
Her şeyin bedelini ödüyordun. Ve eğer yoksulsan, elindeki tek nakit, kahır çekmekti.