Balkan Haçlı ittifakı Sırp kralı Lazar'ın kumandasında 100.000'in üzerinde bir asker ile Kosova Sahrasında Murad'ın askerleriyle karşılaştı. Hüdavendigâr, karşılıklı başlayan bu amansız kıtalin ilk günü akşamında otağına çekilmiş Allah'a yalvarıyordu:
- Ya ilahî! Ya Mevlayî! Bunca kerre cenabında duamı kabul edip beni mahrum etmedin. Yine bu
“Benimle benden önceki diğer Peygamberlerin misali, şu adamın misâli gibidir: Adam mükemmel ve güzel bir ev yapmıştır, sadece köşelerinin birinde bir tuğla yeri boş kalmıştır. Halk, evi hayran hayran dolaşmaya başlar ve (o eksikliği görüp): “Bu eksik tuğla konulmayacak mı?” der. İşte ben bu tuğlayım ve ben Peygamberlerin sonuncusuyum.
Sen istersen dağlar dürülür, sular bükülür. Sen istersen,bu aciz kul sırat-ı müstakime yürür. Sen istersen, allame-i cihanın adı,olur cehlin babası. Sen istersen, ümmi olan, olur alemler sultanı.
Böylece Osmanlı 'da vakıflaşma süreci başlıyordu.
Bu sürecin nasıl işlediğini göstermesi açısından Fatih'in bir vakfiyesini özetlemek istiyorum:
"Ben ki İstanbul fatihi abd-i aciz (aciz kul) Sultan Mehmed Han'ım!
Bizatihi alnumun teriyle kazanmış olduğum akçelerumle (paramla) satun alduğum İstanbul'un Taşluk Mevkii'nde kaim (bulunan)