Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
... Ya Rabbi! Sana benden daha iyi binlerce kul bulunur. Fakat bana Senin gibi Rahîm ve Kerîm bir Mevlâ, bir Muîn ve Nasîr bulunamaz. Ya ilâhi! Artık bizler Senin zât-ı ulûhiyetini nasıl unutabiliriz? Senin menba-ı merâhim olan dergâh-ı azâmetinden başka kimin kapısına iltica edebiliriz! Ya Rabbi! Biz âciz kullarının kusurlarına bakma, bizim tevbelerimizi lütfen kabul buyur, bizim günahlarımızı daima hurûşân olan bîpayân rahmet ve mağfiret deryasına gark eyle, bizleri daima uyanık ruha, selim fikre, takvâ ile parlayan kalbe mâlik olan ebrar zümresine ilhak buyur. Amin. Birahmetike ya erhame’r-rahimîn velhamdü leke ya rabbe’l-âlemin!.
İnsan, her an hata eden, sık sık günah işleyen aciz bir yaratıktır. Nefsinin ve şeytanın arzularına uyup günahkar olan ve bu günahları üstüste yığılan kul, hakikaten, merhamet sahibi olan yüce Allah'ın bağışlamasına ve affına ne kadar da muhtaçtır. Rabb'imizin Ğafür ve Rahîm sıfatlarına sığınıp tevbe ve istiğfar etmekten başka çare mi var?
Reklam
İsrailiyyat'ta vardır: "Bir abid uzun bir zaman Allaha iba- det ederdi. Bir gün bir kavim kendisine gelip dediler ki: "Şu- racıkta bir kavim vardır. Allaha değil, orada bulunan bir ağaca tapıyorlar." Bunun üzerine abid öfkelenip baltasını omuzuna aldı. Ağacı kesmek içir yola koyuldu İblis ihtiyar bir şahıs sure- tinde önüne
Biz dualarımız kadar varız. Ellerimizi açıp “Allah’ım!” dememiz öyle haşa basit bir şey değildir. Semanın anahtarıdır. Aciz olan kul ile âlemlerin Rabbi olan ve tüm eksik sıfatlardan münezzeh olan Allah arasında kurulan muhabbetin bağıdır.
Cüzî aklıyla kalbi arasında iletişim kurmaya çalışan aciz bir kul... Âlim ve hikmet sahibi olan Allah'tır.
FERHAD BEY-Aman söyleme! Dilinde sağlık iksiri olsa söyleme! Susuver! Anlatmayıver! Ölü mezarından çıkmış olsa haber verme! Söylemeyiver! Ne olur? Bir şey gizli kalır. Kalsın! Dünya mı yıkılır. Neler gizli kalıyor. Dünya yıkılmıyor. HANCI-Ferhad, etme!.. FERHAD BEY- Neler susuyor! Neler susuyor! Gözleri baygın, avurtları çökük açlar var. Açlık
Reklam
اَللّٰهُمَّ إِنّٖي أَعُوذُ بِكَ بِرِضَاكَ مِنْ سَخَطِكَ وَبِمُعَافَاتِكَ عُقُوبَتَكَ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْكَ لَا أُحْصٖى ثَنَاءً عَلَيْكَ أَنْتَ كَمَا اَثْنَيْتَ عَلٰى نَفْسِكَ "Allah'ım! Rızanı dileyerek gazabından ve azabından emin olmayı ister, gazabından ve azabından sana sığınırım. Senden sana sığınırım. Ben, Seni tamamiyle medh-ü senâya kadir değilim. Kulun medhi, senin zatın üzerine medh-ü senâya benzemez ve mümkün değildir. (Kul, senin zatını bilmekten aciz olan bu gibi, medhü senâdan da âcizdir.)"
Her insanın Allah’a ulaşma yolu farklıdır. Tek bir yoldan belirli kurallar silsilesi içerisinde Allah’a ulaşılacak diye bir kaide yoktur. Kimi Kalenderiler gibi yaşayarak, kimi dağda çobanlık yaparak kimi de benim gibi bir mürşidin izinden giderek ona o yüce varlığa ulaşmaya çalışır. Mühim olan izlediğim yoldan ziyade ulaşmayı hedeflediğin sonuçtur. Her kul Allah’a ulaşma çabasında kendi yolunu kendi tayin etme hakkına sahiptir, biz aciz kulların insanların seçtikleri yolu beğenmemek gibi bir şansı yoktur.
Sayfa 168 - Fark YayınlarıKitabı okudu
Dua: Müminlerin gece ve gündüz, şiddette ve rahathkta sadece Allah'a dua ettikleri gibi.. Hiç kimse bunun ibadetin çeşitlerinden (bir çeşit) olduğunda şüphe etmez. O halde -Allah sana rahmet etsin!- günümüzde insanların arasında vuku bulan şeyi düşün. Onlar șiddette ve rahatta Allah'tan başkasına dua ediyorlar. Onlardan birisi sefere
ibadetlerini ve günlük manevi vazifelerini ihmal etmeyen gönül Sultanı
Hayreddin Paşa , bir deniz kumandanı, Cezayir sultanı, Osmanlı'nın Cezayir beylerbeyi ve kapdân-ı derya olmasının ötesinde, bütün gazalarında Allahü Teâlâ'nın rızasını ön planda tutan, ibadetlerini ve günlük manevi vazifelerini ihmal etmeyen, tereddütte kaldığı durumlarda istihare ederek tereddüdünü gideren bir mana eri ve gönül sultanıdır. Yerine göre gayet yumuşak tabiatı, halim, selim, müşfik ve mütevazı olan âciz bir kul; yerine göre de kılıcından şimşekler çakan, sesi semada yankılanan, karşısında düşmanları tir tir titreten bir heybet abidesiydi.
Reklam
Devletin içine düştüğü çöküşün çıkmazının derinliğini ve dehşetini görmekten âciz olan zavallılar, doğal olarak gerçek çareyi görmemek için gözlerini yumarlar. Çünkü o gerçek çare, kendilerini daha çok korkutur. Çoktan kul olduğuna kuşku kalmamış olması gereken Padişah'ın kulluğuyla kazanılabilecek iktidarın, iktidarsızlığa örnek olması doğal doğal değil miydi ?
Sayfa 46
'Âciz, zavallı demek değildir, düşkün demek hiç değildir. Kul olan, bu yüzden yücelen insan demektir...'
Kul olan, kulluğunu hazmetmelidir. Kul olan, aciz olduğunu, zayıf olduğunu, eksik olduğunu bilmeli; kendisini Mâbuda lâyık kadir-i mutlak, alîm-i mutlak,mükemmel, kusursuz gibi sıfatlar içinde görme sevdasından vazgeçmeli; eleştiriye de, reddedilmeye de açık olabilmelidir. Kul olan, yenilgide O'na yönelmeli, başarının da O'nun dilemesiyle geldiğini bilmelidir.
O seni namazda hezimete uğratmak için çaba gösterir ki sen böylelikle Kul için en şerefli, dünyada ve ahirette en fayda verecek makamlardan olan bir makamda yardımsız, eli boş dönesin. Bu nedenle düşman gizli kuvvetlerini biliyor, öldürücü silahlarını çekiyor ve seni bütünüyle namazdan uzaklaştırıp namaz kılmayı bırakman için hazırlık yapıyor. Bundan aciz kalırsa kalbini senden çalıp, onu meşgul ediyor ve kalbine, seni rabb'inin huzurunda hakkıyla ibadet yapmaktan meşgul etmek için vesveseler atıyor.
159 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.