“Hani duvar diplerinde, kapı önlerinde yahut çardak uçlarında tıpkı unutulmuş bir giysi yığını gibi sessizce oturup duran tembel adamlar olur ya, hilafsız, her biri o türdendi işte. Başkalarına selam vermeye bile üşenen bu adamların geçimlerini nasıl ve nereden temin ettikleri de bilinmezdi.”