Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Nietzsche 1884'te (40 yaşında) Böyle Buyurdu Zerdüşt'ü yazmayı bitirdiğinde arkadaşı Erwin Rohde'ye "Zerdüşt'le Alman dilini tam idrakine kavuşturdum. Luther ve Goethe'nin ardından üçüncü bir adım atılmalıydı – eski dostum söyle bana daha önce gücün, direncin ve ahengin böylesi bir örneği görülmüş müdür?" yazmıştı. Arkadaşı Paul Lanzky'ye yine 1884'te Zerdüşt'ün "var olmuş tüm zamanların ve insanların arasında en dikkate değer kitap" olduğunu yazmıştı. 21 Mayıs 1884'te –yaşadığı sinir krizinden dört yıl önce– yine "bin yıl boyunca adıma en yüksek adakların adandığı uçlara gitmezsem kendimi hiçbir şey yapmamış sayarım" yazmıştı.
Sayfa 60 - Scala YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
İnsan her adımını mezardan uzaklaştırmak için atar, yine her adımda mezara bir adım daha yaklaşır.
yaşadı, sevdi, öldü bir lahzada hazdan çığlıklar atarak yaşamanın ötesinde... Bu eski Burgoyn şarabı sert ve buruk lezzetinde yavaş yavaş ve adım adım yumuşak bir gece gibi ilerliyor bende. Sanki ömrümü baştan başa toparlayan bir rüyanın ortasındayım
Ataullah da bambaşka. Ataiyyesinde rast geldiğim bir cümleye tutunarak aylar geçirmişim. Bunu sürecin sonunda -şimdi- anladım. Yalnızca düşünce dünyamızı nice menzillere taşımakla kalmıyorlar, bizi olmak istemediğimiz kişiden adım adım kurtarıyorlar.
Kırkı bir kalp onarılmaz, kişi ne kadar çok geçse desede, o yara geçmez. Ömür boyu seninle kalır. Canını yakar, ama susarsın. Kırdığın kalp ise sana acı bir tebessüm eder, unutma. Seven sevdiğinin kalbini istemeyerek de olsa kırar. Ama sonrada eskisi gibi olacağını sanma, araya bir duvar diken sensin.. Uyuyamaya çalışmada bunun üzerine, çünkü uyuyunca geçmediğini ikimizde adım gibi biliyoruz. 21/04/24
su
su
Reklam
"Kim devlet işlerine el atıp yön vermeye kalkarsa, o günden itibaren kendisi için degil, halk için yaşar ve kamu karlarını düşünür. Çıkartmak ve yürütmekten sorumlu olduğu yasaların öngördügünden bir karış öteye geçemez. En alt düzeydeki memurundan en üst düzey devlet görevlisine kadar resmi kadronun katıksız dürüstlüğünden tamamen mesuldur. Bütün bakışlar ona yönelmiştir; ister sevecen bir yıldız olup kusursuz işleriyle dünyaya saadet ve selamet bahşeder, isterse felaket yüklenmiş tekinsiz bir kuyruklu yıldız gibi dünyaya çarpıp ortalığı tarumar eyler. Bazı insanlar vardır, yaptıkları hatalar pek umurlarında olmaz, zaten bu hataların etkileri de sadece küçük bir alanda hissedilir. Oysa en tepedeki hükümdar o kadar yüksektedir ki erdem patikası dışına atacağı en küçük adım, sığ misali altına alarak halkının da telef olmasına, ülkenin felakete sürüklenmesine sebep olacaktır. Sonra egemenlik payesinin yani sıra gelen kimi unsurlar vardır ki bunlar da dogru yoldan çıkmayı âdeta tetikler: Özgür tutkular, başına buyruk kanlı irade, çanak yalayıcılık, lüks hayat. Dikkat edilmesi gereken kendini işine adamak ve ihtiyatı elden bırakmamaktır, ancak böylelikle hiçbir cazibeye kapılmadan görevler gereğince ifa edilebilecektir.
Ey üstüme üstüme gelen deniz Ey cam kırıklarından kader Yeter* Yeter artık Nerdeyse çıldıracağım Bir yeşil ötesine geldim durdum işte Merdivenin son basamağındayım Bir adım daha atsam Kimseler tutamaz beni Bir adım daha atsam karanlıktayım
Sana bir çizgi çektim sanırdım, Kendimi karalamışım sadece Şimdi adım okunmaz halde.
Yorgun filan da değilsin, huzursuzsun, bu ayak-kapanlarla dolu dünyada adım atmaya korkuyorsun, o yüzden sürekli iki ayağın birden havada...
Reklam
Bugün arkadaşımla ettiğim bir sohbette kendimi koca bir moloz yığının üstündeki patlayan bir kadına benzettiğimi söyledim. Bir moloz yığını var deprem olmuş. Ama nasıl parliyorum. Nasıl iyi görünüyorum nasıl hayata dolu dolu bakıyorum. Lâkin olduğum yer bir facia. Dumanlar var binalar çökmüş. Yarın iş yerine diye çıkıp - 2 aydır uğramadığım-otogara gideceğim. Ama gitmek için değil dinlenmek için .Sahile gitmek isterdim ama olmuyor. Acaba neden diye soruyorum otogarlar insanı dinledirir mi ? O son vedayı telafi etmek için mi seviyorum yoksa gidemedigim için mi bu şehirden adım atamadigim için mi ? Sadece ruh dünyamda kaçak olabiliyorum galiba.. Bir depremin ortasında parlamayı dimdik durmayı yazarlar mı? Bunun mükâfâtı ne Albayım . Acı ile sevişmeli miyim Acı benim sahibim olsun mu ?
264 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Kuşaklar her zaman mi çatışır
Bazarov, Arkadiy , onların aileleri ve Katya ile Anna . Bazarov un nihilizmi , her şeyi reddedişi arkadasi olan Arkadiy in onun izinden gitme çabası . Nihilizmi temsil eden her şeyi reddeden Bazarov un sonunda Anna ya yenilmesi ... Belki de Bazarov u öldüren şey Anna ya aşık olup kendi degerlerine ihanet etmesi olmuştu. Aslında bir ölüyü incelerken kaptığı mikrop maddi hayatını sonlandiran bir olaydı. Bana kalırsa Bazarov Anna ya aşkını itiraf ettiği gün ruhu ölüme adım atmıştı. Kendi dünyasında yaşadığı çelişkiler, o güne kadar reddettiği ve küçümsedigi aşka düşüşü Bazarov u öldürdü belki de. Her karakter bazında ayrıntılı bir şekilde konuşulabilinecek bir roman aslında. Arkadiy in amcası , , babası ve diğerleri ince bir şekilde işlenmiş aslında. Her nesil devam edecek olan bir konu olan kuşak çatışmasıni konu alan bu kitap şüphesiz her dönem okunmaya devam edecek. Belki gençliğimizde ayrı yasliligimizda ayrı anlamlar çıkarabileceğimiz bir kitap. Hepimizin zamanla yaşattığı ve yaşayacağı bir son belki de . Bazarov un babasının deyimiyle " insanin oğlu kendinden kopmus bir parçadır. Bir sahindir oğul. Canı istedi uçup geldi yanımıza, canı istedi uçup gitti. Seninle ben bir ağaç kovugunda iki mantar gibiyiz, diz dize otururuz, bir yere gidemeyiz. Yalnizca ben kalacağım senin yanında daima . Sen de benim yanımda( s . 170) Bazarov un babasının eşine söylediği bu sözler belki de hepimizi bekleyen bir sondur ne diyelim . Yaşarsak göreceğiz.
Babalar ve Oğullar
Babalar ve OğullarIvan Turgenyev · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202144,4bin okunma
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.