Sultan Hamit, Namık Kemal'e, "Beni mi seversin, kardeşim Sultan Murat'ı mı?" diye soracak, Namık Kemal, "Sultan Selim'i severim" diyecekti. Sonra Endülüs inkırazında Abdullahıssagir'e anası çıkışacaktı: "Vatanını erkekler gibi koruyamadın; şimdi kadınlar gibi ağla!.. " Sonra Jean Jacques Rousseau'nun mezarında Bonapart haykıracaktı: "Bir bu adam, bir de ben doğmasaydık, insanlar rahat ederdi." Sonra Ahmet Vefik Paşa'yı Fuat Paşa tenkit edecekti "Çeki taşı büyüklüğünde pırlantadır: Ne yüzük yapabilirsiniz, ne küpe!.. "
"Bırak yaşasın yaşamak istediği hayatı.
Bırak yaşasın kendi doğrularını...
Ona gösterilende de var bir hakikat.
Şu gök kubbe altında hakikat olmayan bir şey var mı?
Hakikat kapılarının anahtarı sana mı verildi ki bu kadar eminsin kendinden?
Doğru düşüncenin sana ait olduğu zannıyla yıllarca yaşadın...
Defalarca yanıldın, aldandın.
Ve hâlâ kendini doğru sanıyorsun...
Burada yanlış dediğin ötede doğru olur.
Şimdi safsata dediğin ötede ilim olur.
Şimdi bilim dediğin ötede masal olur...
Bugün zehir dediğin yarın iksir olur.
Acıyı değiştirirsen eğri kılıcın gölgesi de doğru olur...
İster sil gözyaşlarını tebessüm et...
İstersen ağlayabildiğin kadar ağla ve istiğfar et...
İkisi de yanlış değil. İkisi de hakikat.
Gülersin her yer yanın gülistan olur.
Yaralıyım dersin, göz yaşın seni Yaradana kavuşturur."
ayrılış günü yüklemediler bir şey
alaca tüylü develere
en son o ayrıldı
haykırdım tutamadım kendimi
uzaklara gitme diye
ey benim iki gözüm, canım
kesib’e mutlaka uğra
yönel lâ’lâ tepesine doğru
Biliyorum yorgunsun, kırgınsın hatta belki imtihanların o kadar arttı ki nasıl nefes alacağını dahi bilemez hale geldin... ama bak ne buyuruyor ayeti kerime "sabır ve namazla yardım dileyin" şimdi aslında tam vakti, kalk ve abdest al otur seccadeye... yüreğinden geçen yangınları bilene teslim ol... o ki güneşi yarattı, o ki ayı yarattı, o ki seni yarattı seni :) seni senden iyi bilene teslim ol ve ağlamak mı geliyor içinden ağla, içten içe haykırmak mı, Rahmâna haykır vallahi ondan başka anlayacak bulamazsın... Kuşları gökte tutan O'dur. sana da yol gösterecek olan O :)
O gece benim için ağladı
Ben onu ondan daha çok sevdim
Diye ağladı öyle bir ağladı ki
Gülmek yeryüzünde sanki
Hiç var olmamıştı
Ağla sevgilim ağlama demeyeceğim
Benim yaşama sevincim gitmiş
Senin gözünden yaş gitmesi çok mu
Ağlamayı bana sen öğrettin
Şimdi git uzakta ağla
Kafanı dizime koymak isterim
İzin vermezsin şimdi ağla
Sonra hayalimde buluşuruz
Seni özlemeye utanıyorum.
Sana özlediğimi söyleyemeyecek kadar bizi bitirmiş olmana da sen utan. Şimdi sarıl haksızlığının boynuna ağla, ben kalbimin hatrına susacağım.
Vurulan benim sen boşuna ölüyorsun.
(...)
"Dur, kıpırdatma. Allah aşkına nasıl yaptın bunu!" Ayağa kalktı, hızla banyoya gitti, birkaç saniye ardından elinde sargı bezi ve birkaç şeyle döndüğünde acıdan elimin titreyişi iki katına çıkmıştı.
"Tamam, tamam, dur... Sakin ol..." Sinirlerim öyle bozulmuştu ki gözümden birkaç damla yaş akıp elime damladı
"Heh, bir de ağla. Aferin." Söylene söylene elimi sargı beziyle satarken onun da ellerinin titrediğini fark ettim. Başımı kaldırdım, burnumu çeke çeke, ağlaya ağlaya konuştum.
"Senin neden ellerin titriyor!"
"Ben de bilmiyorum. Kendi elimi kessem bu kadar kötü olmazdım." Titreyen elleriyle titreyen elimi sardıktan sonra endişeyle yüzüme baktı.
"Anlaşıldı. Seni asla mutfağa sokmayacağız sulu göz."
Gözyaşlarımın arasından gülerek ona sarmak için öne atıldım, tam o an ona sarılmak için dizimi yere dayadığımda lanet olası dizim lanet olası cam parçalarının üzerine geldi! Orada olduklarını tamamen unutmuştum, küçük bir çığlık koyverdim.
"Ah! Bacağım!"
İzmir! Ne yapıyorsun sen!"
"AH!"
(...)
"Kafayı yiyeceğim şimdi! Kendini öldürmeye mi çalışıyorsun!"(...)
...
Bugün ağla çocuğum, yarın ağlayamazsın
Şimdi anladığını, sonra anlayamazsın!
İnsanlık zincirinin ebediyet halkası;
Çocukların kalbinde işler zaman rakkası...