İki günlük bir seminer için yolumuz İstanbul'a düştü. İstanbul’a gelmişken “İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un” mezarını ziyaret etmemek olmaz dedim. Mehmet Akif’in kabrinin olduğu Edirnekapı Şehitliğine gittim.
Okuduğum kitaplardan edindiğim bilgilere göre Edirnekapı’da sadece Akif’in değil; son sadrazam Ahmet Tevfik Paşa, divan edebiyatı şairi Baki, Yunus Nadi, Yusuf Akçura, ünlü besteci Cemal Reşit Rey, edebiyatçılar Oğuz Atay, Peyami Safa gibi isimlerinde kabri buradaydı.
Akif’in mezarını bulmak zor olmadı. Fakat diğer isimlerinde mezarlarını bulmam gerekiyordu. Bu yüzden orada duran görevliye sordum.
“Amca kolay gelsin Akif’in mezarı burada da diğer mezarların yerini biliyor musun?” dedim. Amca şöyle cevap verdi: “Oğlum burada ünlü Kurtuluş savaşı kahramanız Mehmet Akif ve silah arkadaşları yatıyor.”
“Silah arkadaşları nerede?” dedim.
“Bak şu yanındakilerin hepsi onun silah arkadaşı.” dedi.
En az 10 tane mezarlık gösterdi. “Silah arkadaşlarımı?” dedim. “Evet” dedi. “Kurtuluş savaşı sırasında kahramanca çarpışarak beraber şehit düşmüşler!” dedi. Hemen yanındaki mezarlığa baktım. Mezarlık Süleyman Nazif’e aitti. Amca dedim: “Sen herkese böyle mi anlatıyorsun?” “Evet” dedi. “Peki, ne diyorlar?” dedim. “Allah rahmet eylesin diyorlar” dedi.
Ağlasam mı gülsem mi bilemedim. Amca bana yardımcı olamayacaktı onu anladım. Diğer büyüklerimizi de başka zaman ziyaret ederim deyip son bir Fatiha okuyup ayrıldım oradan.
Ah dedim Akifim Ahh….
Uyu Crescent, gökyüzü senin, yıldızlar sevdiğin ve Ay evin..."
Merhabaa. Nasılsınız? Bugün Ay Günlükleri serisinin üçüncü kitabı olan Cress’ ten bahsedeceğim. Konusundan bahsedecek olursak Cress dünyaya daha doğrusu Ay' a bir “kabuk” olarak geliyor. Ve daha küçücükken ailesinden alınıyor ve Baş Sihirbaz Sybil tarafından bir Uzay Uydusu’ na
Kanal 7ʼde oynayan bütün nalet Hint dizilerini izleyen annem, bugün ben “Leyla ile Mecnun” izlerken bana "Sen böyle saçma şeyler mi izliyorsun?" dedi.
Gülsem mi ağlasam mı bilemedim.
Beynim ERROR!?*#=%/: 😅
Gözden kaçırdığım bir yazar daha... Yazarın dördüncü, benimse onu tanıdığım ilk kitabı. “Kalemi bu kadar duru, içten, yalın ve akıcı olan bir yazarı nasıl gözden kaçırmışım bunca zaman” diye kendime kızıyorum şuan. Diğer kitaplarını da umarım okuyabilirim. Dilimize böylesine sahip çıkanları ıskalamadan okumalı, onlara sahip çıkmalıyız.
Yazar
Hiciv sanatının ustası Aziz Nesin... Okurken gülsem mi ağlasam mı bilemedim. İnsanların sorumsuzlukları, vurdumduymazlıkları ve bu işten her zaman ki gibi kârlı çıkamayan garibanlar. Herkesin okuması gereken bir kitap.
Değişik ve güzel bir kurgu, sayfalar su gibi akıyor ve heyecanı en üst düzeyde hissediyorsunuz. Şimal karakterine gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Tevfik gibi naif insanlara bir kes daha hayran oldum. Aysel abla gibi kadınlara Sonsuz saygı duyuyorum, aşk kadını, güçlü ve cesur. Berat'ın zekasını çok kıskandım. Ecre gibi kadınlara sinir olmamak mümkün değil. Kitapta duygudan duyguya geçiyorsunuz. Cemaatlere değinilmiş olması ilgi odağı; okurken lanet etmemek imkansız. Toplumsal bir çok konuya değinilmiş, ben çok keyifle okudum. Çıplak mahrumiyet bandosu gizemli kapıların açılması ve pes dedirten insanlar, acılar, aşklar sırlar dünyası. Her sayı ile sır perdeleri aralanılıyor, gerçekten müthiş bir kurgu. Okunması gereken bir eser. Kitapla kalın.
Kendisi de bir "dilci" olan Atatürk dönemi Milli Eğitim bakanlarından Hasan Ali Yücel, bakanlığı dönemine ait bir anısını şöyle anlatıyor: "Bir gün hızlı dil devrimcilerinden biri geldi. Gün isimlerinin Türkçe olmamasını yüz kızartıcı bulduğunu belirterek dedi ki: 'Salı dışındaki tüm gün isimleri Arapça ve Farsça'dır.
Bu yazı, bir inceleme değil, kitabı okuyacak olan okurlara bir not ve bilgilendirmedir !!!
Çeviriye dikkat çekmek istiyorum.
Maalesef, kitabın çevirmeni? olarak görünen Can Yücel, böyle tarihsel ve kıymetli bir eseri çeviriden ziyade uydurarak kafasına göre yazmıştır. Ben buna çeviri diyemiyorum, bambaşka bir şey bu.
Bakınız eser de oldukça fazla yer alan "İnşallah", "alimallah", "yallah", gibi kelimeleri hadi çevirmen herhangi bir sebepten ötürü koydu diyelim, sayfa 20 de yer alan şu uydurmacaya ne demek lazım:
"Bu sendeki kıskançlıktan da öte bir kompileks, bir nevroz ! Furoyt diye bir Yahudi doktor var , ona görün sen istersen !"
Yavaş ol. Ne yaptın sen Can hoca?!
Shakespeare'in doğum tarihi: 23 Nisan 1564
Freud'un ki: 6 Mayıs 1856
Ahahha. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim.
Bahar noktası, Shakespeare'in oldukça keyifli ve okuma zevki yüksek olan bir oyunu, lakin bu okuduğumuz eser başka bir kitap, yani başka bir eseri okumuş oluyoruz aslında. Kaldı ki, Shakespeare'i şiirsel dili, kelimeleri ve retoriği için okuyoruz.
O sebeple tavsiye etmiyorum...
Varsa başka çevirileri okumak lazım derim. Saygılar bide...
Bahar NoktasıWilliam Shakespeare · İş Bankası Kültür Yayınları · 201916,8bin okunma
Birkaç gündür miğrenimden dolayı kitap almadım elime sonrada eldivenleri örmeye başladım. Annem bu gün gelmiş diyor ki “kitap okumayı bıraktın artık” gülsem mi ağlasam mı bilemedim 🤭🤭
Çay’candır ☆
@delininnbirii
·
13 Ocak 2023 12:07
Canım annem gitmiş örgü ipi almış. ‘Ne olucak bunlar’ dedim. ‘Eldiven öreceksin’ dedi. ‘Okunacak kitaplarım var benim’ dedim. ‘Onlar oku oku bitmiyor’ dedi. 🤭
Haklı ne sınavlarım ne kitaplarım bitmiyor ki ne diyeyim 🙈🎈🦋🍀