Tüm kitapsever dostlarıma güzel bir hafta ve kitaplarla güzelleşen vakitler diliyorum
Okumakta niye bu kadar geç kaldım dedğim ve yazarın okuduğum kitapları içerisinde en sevdiğim, keyif alarak okuduğum, hiç sıkılmadığım, aksine ne olacak diye devamını sonunu merak ederek okuduğum kitabı oldu. Uzun yıllar önce yazarın Huzur kitabını okumaya başlamış, Mümtaz beni bunalmış, huzursuz etmişti. Galiba yazarın kitaplarına mesafem biraz da bu sebepten. Saatleri Ayarlama Enstitüsü 'nün bende bıraktığı etki öylesine güzel ki Huzur 'u bile okuyabilirim bugünlerde.
Kitap bir nevi dönem romanı. Günün koşullarını, insanlarını öyle bir ironi ile anlatıyor ki: gülsem mi ağlasam mı bilemedim.
Hayri İrdal ile tanışmak onun aile geçmişini ve yaşantısını okumak oldukça keyifliydi. Yok artık bu kadar da olmaz dediğim pek çok kısım okudum.
Saatleri ayarlama enstitüsü gerçek mi, ne gerek vardı diye ben de sordum epeyce. Gerekliliğine oğlu Ahmet ile yaptığı çalışma sonrasında inanır gibi oldum neredeyse.
Hayri İrdal 'ın yaşantısını okumak, çocukluğundan o gününe hayatına giren insanlar ile bağlarını okumak güzeldi. Özellikle doktor Ramis ile terapi seansları ve baba temelli değerlendirmeler harikaydı.
Hamdi Ayarcı ile tanışmaları ve sonrasındaki süreç okunmaya değer.
Bu kitap için ne söylesem az, ne söylesem eksik olur. Benim gibi geç kalmayın , muhakkak okuyun derim sizlere
Bu arada kitabı okumaya başladığımdan beri çalışan saatim zaman geri kalıyor. Kitabın enerjisi geçmiş olabilir mi?