Kitabın sonlarında hüngür hüngür ağladım. Yedi sekiz yaşlarında adı verilmemiş bebekken annesi, babası tarafından terk edilip dedesine verilmiş kalbi iyilik dolu bir çocuk. Çocuk kalbinde derin yaralar var her günü Orozkul adlı eniştesinin çocuğu olmuyor diye eşini, yani çocuğun teyzesini dövmesiyle, küfürleriyle bağırışlarla sarhoşluklarıyla
Kolay heyecanlanır laleler, kış geldi ya buraya.
Bak, nasıl bembeyaz her şey, nasıl sessiz, karlar altında. Dingin olmayı öğreniyorum, uzanarak sessizce kendi yanıma,
Nasıl uzanmışsa ışık bu beyaz duvarlara, bu ellere, bu yatağa
Hiç kimseyim ben, işim yok patlamalarla.
.
Bir Detaylandırma (II)
Bir kadın sesiyle yerimden sıçradım. Önümde oturan kadın muavine bağırmış, sıcak su dökmüş birisi herhalde. Cehennemi tanımıyorsun daha. Yanıma baktım, ev cücesi gitmiş, muavin gömleği giymiş uzun saçlı, nefesi içki kokan birisi gelmiş. Bana baktı ve “İkinci bir hayata başlamak istesen nereyi tercih edersin?” diye sordu.
Kitap severler ve okurlar arasında yazarların her zaman bir dili olmuştur. Bu diller ya evrenseldir, ya da kendilerine özgü, özgün dilleridir. Murat MENTEŞ kesinlikle kendine has bir dili olan kendine özgü bir yazardır. Bu yüzden evrensel klasikleri sevenler yazarın kendisinden pek hazzetmezler. Murat MENTEŞ'i okuyup anlamak için Murat MENTEŞÇE
Selam herkeseee. Keyifler nasıl? Umuyorum iyisinizdir efemm...
Baktım ki kitabın incelemesi yok. "Aman ya Rebbim!" dedim. "Bu kitaba bir inceleme şart." "Mertcan," dedim. "Bu işi yapsan yapsan sen yaparsın." :)) Bu meşakkatli görev için sıvadım kolları. Bakalım iyi mi ettik, kötü mü ettik :))
Ben öncelikle
Yazarın okuduğum 2.kitabıydı. Daha önce Kadın – Erkek Beyni kitabını okumuştum. Dili akıcı ve sürükleyiciydi. Yazarın derdinin salt bir roman yazmak olmadığını hepimiz biliyoruz. Nörobilim uzmanı olan yazarımız bu bilim dalıyla ilgili teknik terimleri harmanlayarak bize bir roman yazmış. Sürükleyici bir romanın yanında bu terimleri bize öğretme,
Filozof: Batılıların bulduğu icatları geri kalmış İslam toplumlarının suratına karşıt bir görüş olarak argüman üretiyor.
İlahiyatçı: Bulunan yenilik ve icatları zaten Kur’an’da yazıyordu diyerek üste çıkmaya çalışıyor.
[Al birini vur ötekini. Ayıp be, ağzı olan konuşuyor.]
Sonuç: İlerleme sıfır. Kaos ve çizgisel ayrılık %100.
• ALİ KARAKOÇ
Kur-tul-mak-MIŞ!
Pınar Kür'den okuduğum ilk kitap, Asılacak Kadın. İlk baskısını 1979 yılında yapan kitabın Can Yayınlarından çıkan 22. baskısını okudum. Yakın arkadaş tavsiyesi, ismin çarpıcılığı ve bir zamanlar yasaklanmış bir kitap olması bu kitabı okumam için yeterli sebeplerdi. Zaten kendimce yeni yazarlar tanımak, kadın yazarlar tanımak ve
Dursun, Tekin ve Arsel. Üçünün de kitaplarını bir müddet inceledim hala inceliyorum. Tekin'in kitaplarına pek bakamadım ama bana göre üçlünün en zayıf halkası Arsel. Çünkü Dursun ve Arsel'in din adamlığı geçmişi var ve bu görülebiliyor ama Arsel ise din ilimleri hakkında oldukça yetersiz. Ele aldığı bazı ayet ve hadislere yaptığı yorumlardan bu
Yazarın yaptığı yorumlara karşın elimden geldiğince yumuşatmaya çalışacağım. Çünkü incelemenin böyle yapılması gerekir. Yazara olan duyguların yansıtılması kitabın hakkına girmektir. Kitapla ilgili kurabileceğim en kırıcı olmayan cümleyi şu şekilde sizlere sunuyorum: Ağzı olan konuşuyor; eli kalem tutan kitap yazıyor.
KimlinkOğuz Aktürk · Aylak Adam Yayınları · 202399 okunma