Ah, beni affedin, affedin beni!" diye yazıyordu Nast yenka. "Diz çökmüş size yalvarıyorum, affedin beni! Hem sizi hem kendimi kandırdım. Her şey bir rüyaydı, bir ha yal... Bugün sizi düşünüp nasıl azap duydum; affedin beni, affedin!..
Beni suçlamayın, çünkü size karşı hislerim değişmiş de ğil; sizi hep seveceğimi söylemiştim, şimdi de
Ah sevgili kardeşim din ancak din, bizim için artık teseli sözünü kullanmayacağım ümitsizlikten kurtaran yol olabilir. Ancak din insanın onun yardımı olmadan anlayamayacağı bir şey anlatabilir.
Mutlu pazarlar sevgili kitap severler.
Bu sabah sizlerle dün gece okuyup bitirdiğim #melisakesmez #nohutoda kitabından bahsedeceğim.
Kitabımız 5 kısa öyküden oluşmakta:
Kalanlar
Son Bir Çay
Annemin Çadırı
Görüsürüz
Kız Kardeşim Handan
Kitaptaki tüm hikayeler çok güzeldi, içe dokunan çok satır vardı. Bu defa satırların altını çizmedim, çoktular, epeyce çok.
Evet Nohut Oda diye bir öykü yok kitapta ama kitabın adı neden Nohut Oda okudukça anlıyorsunuz.
Ben en çok ‘Kız Kardeşim Handan’ öyküsünü beğendim.
Ah Handan!
Küçücükken daha annesi ölünce, kardeşine anne olan Handan. Evi, işleri, bahçeyi; annesinin kıyafetleriyle bezenip, ondan bile iyi yapmaya bir ömür adayan Handan.
Yaşı annesini kaybettiği yaşa gelince de orada bir yerde takılıp kalan Handan. Ne yapacağını, nasıl yaşayacağını şaşıran Handan!
Okursanız sizinde ruhunuz yıkanır, kendinizi yeni yıkanmış çarşafların arasında, mutfaktan gelen güzel kokularla uyanmış bulursunuz. Bir Pazar sabahı insan başka ne ister ki.
Ben şimdi kalkıp çiçeklerime su vereceğim. Kim bilir belki sonra fırına da bir kek atarım.
Titrek bir mum alevinin havaya
Bıraktığı bulanık bir is
Ve göz gözü görmez bir sis değildik biz
Beni bilimle anla iki gözüm, felsefeyle anla
Ve tarihle yargıla
Bal değildir ölüm bana
İdam gül değildir bana geceler çok karanlık
Gel düşümdeki sevgilim ay ışığı yedir bana
Bal değildir ölüm bana
İdam gül değildir bana geceler çok karanlık
Gel
°•○●
Titrek bir mum alevinin havaya
Bıraktığı bulanık bir is
Ve göz gözü görmez bir sis değildik biz
Beni bilimle anla iki gözüm, felsefeyle anla
Ve tarihle yargıla
Bal değildir ölüm bana
İdam gül değildir bana geceler çok karanlık
Gel düşümdeki sevgilim ay ışığı yedir bana
Bal değildir ölüm bana
İdam gül değildir bana geceler çok karanlık
Gel
Nefes almak, içten içe, derin derin,
Taze, ılık, serin,
Duymak havayı bağnnda.
Nefes almak, her sabah uyanık,
Ağaran güne penceren açık,
Bir ağaç gölgesinde, bir su kenarında.
30 is loadingi hissederken mutlu olan var mı acaba, neyse ki kabre koşar adım gidiyoruz artık bundan sonrası. Artık düzeltemediğim şeyler için daha erken vakit var hallolur gibi cümleler kuramayacağım lügatten birden çıktı. 26 yılda yirmi altı şey öğrenmiş miyimdir acaba, sanmam. Sadece tek bir şey farkettim sanırım 6 yaşımdaki benle 26 olan ben
Nefes almak, içten içe, derin derin,
Taze, ılık, serin,
Duymak havayı bağrında.
Nefes almak, her sabah uyanık.
Ağaran güne penceren açık.
Bir ağaç gölgesinde, bir su kenarında.
_İnsan kendi karakterine bakarak Tanrı'yı yaratmıştır. Üstün gördüğü özellikleri Tanrı'da görmek hoşuna gider. İğrenç özelliklerini de Şeytan'a yüklemiştir.
_Bir tanrıbilimcinin, dincinin doğru diye duyduğu, yanlış olmak zorundadır: bu bir doğruluk ölçütü neredeyse. Savaş açtığım bu tanrıbilimci içgüdüsüdür: her yerde buldum onun
Merhaba sevgili 1K ailesi,
Okuduğum en "özel" kitaplardan biri olan Tahir Sami Bey'in Özel Hayatı'na dair duygularımı ve fikirlerimi paylaşmaktan mutluluk duyuyorum :)
Eğer sayfalarını araladığınız kitap bir Mustafa Kutlu eseri ise her nasılsa yüreğinizi yumuşatan bir hikaye ile karşılaşacağınızı bir şekilde
Sevgili Pabuçlarım,
Hepinize merhaba! Nicedir bir mektup da size yazayım diyordum, nasip bugüneymiş. Hepinize ayrı ayrı yazmak elimden gelmediği için böyle bir yol tuttum, umarım darılmazsınız. Size neden sadece ayakkabı değil de pabuç da dediğimi merak ediyorsunuzdur. Belirgin bir sebebi yok. Ölüp giden kelimelere karşı bir zaafım var sanırım.