Talat bey çarşafa büründü.Eline kadın şemsiyesi aldı çıktı. Giderken ,yolda rast geldiği çapkınlar buna işaret edip, laf attılar ,omuz vuruyorlar
- Ah zavallı kadınlar,neler çekerlermiş ! Biz erkekler onları kukla gibi kullanıyoruz. Yolda serbest ve rahat yürümelerini engelliyoruz. Bu ne rezalet ! Bu ne küstahlık
Bir erkek, tanımadığı başka erkeğe rast gelse yüzüne bakmaz , söz söylemez fakat tanımadığı ve daha önce hiç görmediği bir kadına rast geldiği gibi, gülerek yüzüne bakmaya ve söz söylemeye başlar ve kovsalar bile yanından ayrılmazl
HARİS KADINLAR
“Hayat başlangıçlar ve bitişler arasında gidip gelen bir kesik çizgiler bütünü. Her yaşanmışlık, anlatılmaya değer bir birikim ve paylaşılmaya değer bir deneyim.”
“Rastlantı sandığımız şeyler hayatımızın gerçekleri aslında. Ve bu gerçekleri öğrenirken en önemli yol göstericimiz hayatın tam kendisi.”
“Her insan kendisine kötülük
Ahh ahh eminim kitap ismi bir çok kişiyi kendinden uzak tutmaya yetiyordur. Ama uzak durmayın Feminizm ile ilgili önerebileceğim en sade en yüzeysel kitaplardan bir tanesi.
Bir arkadaşının “Kızımı nasıl feminist yetiştirebilirim?” sorusuna 15 madde ile cevap vermiş yazarımız. O kadar güzel detaylara değinmiş ki neredeyse her satırın
Kitabımız dört kısa öyküden oluşuyor ve bir çırpıda okuyabiliyorsunuz. Aslında ben Stefan Zweig kitaplarını çok sevmeye başladım. Yaşıyor hissi veriyor, düşündürüyor, hissettiriyor. Ben bu kitaptaki öykülerden en çok Mürebbiye'yi sevdim ve onunla devam etmesini istedim. İki kız kardeşe mürebbiyelik yapan genç kız, ev sahibinin yeğeni Otto ile yaşadığı "Aşk" macerasından sonra hamile kalması, Otto'nun çekip gitmesi... Merak ediyorum peki sonra ne oldu? Burada beni etkileyen bir diğer olay şu iki kız yani şımarıklıktan başka bir şey düşünmeyen kızların artık sorunları anlaması, bakıcılarının üzülüp, aşağılandığını gördükçe büyüklerin ne kadar acımasız olduğunu düşünmeleri, Erkekler neden böyle kaçar gider ki? Ahh bu konuda daha sonra detaylı paylaşım yapacağım. Sonraki sayfalarda bizi üç farklı öykü karşılıyor detaylı anlatım bloğumuzda...
(Ahh şu sinemalar! Konusu anlaşılmayan, sonu görülemeyen filmler... Ah gençlik ... :)))))
"Sonra ne hikmetse buraya gelen genç kızların, kadınların çoğunun eteği sökülmüş,kopçası kopmuş,bluzu veya kombinezonu yırtılmış oluyordu. Halbuki pahalı sinema olduğundan öyle girip çıkarken itişilip kakışılacak kadar tıkışıklık da olmazdı. Kevser Hanım bu yüzden,sabun,havlu,kolonyadan ibaret aksesuarlarına her renkten iğne, iplik de katmak zorunda kalmıştı. Kadınlar kısmında iğne iplik,erkekler bölümünde ise leke çıkarıcı ilaçlar pek makbule geçiyordu."
Harika bir kitap okudum. Neden harika? Çünkü masallara bakış açımı değiştirdi, geliştirdi. Diğer bir deyişle, ufkumu açtı. Kitapta masallarla ilgili pekçok detay mevcut. Ama ben hepsinden değil sadece kitapta masallarla ilgili en çok bahsedilenlerden ve benim de en çok ilgimi çeken 4 kısımdan bahsedeceğim.
Beni en çok şaşırtan ilk konu
Bugün nihayet Stendhal’ın Kızıl ile Kara’sını bitirdim. Kitap bitince yatağımda uzanmış, yatıyordum. Elimde kitap kalakaldım öyle. Put kesildim sanki. Ne kadar gözkapaklarım kımıltısız duvarlara baktı, anımsamıyorum.
Stendhal’a hayran olmamanın olasılığı yok. Anlatımı öyle canlı ki… Ahh! Julien diye kaç kere fısıldadım kendi kendime.
MENDİLİMDE KAN SESLERİ
Her yere yetişilir
Hiçbir şeye geç kalınmaz ama
Çocuğum beni bağışla
Ahmet abi sen de bağışla.
Boynu bükük duruyorsam eğer
İçimden böyle geldiği için değil
Ama hiç değil