Eternity and a day(theodoros Angelopoulos)
The seven seal(ingmar bergman)
Seven samurai(akira krusowa)
Close-up(abbas Kiarostami)
Bir zamanlar anadoluda(nuri bilge ceylan)
Ulysses gaze(theodoros Angelopoulos)
There will be blood(paul thomas anderson)
Ahlat ağacı (nuri bilge ceylan)
Rashomon(akira krusowa)
The 400 blows(françois truffaut)
ÇEKİLİŞİMİZ SONA ERMİŞTİR. KATILAN HERKESE TEŞEKKÜRLER. KİTAP KAZANAN ARKADAŞLARLA KİTABI GÖNDERECEK OLAN KİŞİ EN KISA SÜREDE İLETİŞİME GEÇECEKTİR. HERKESİN EMEĞİNE YÜREĞİNE SAĞLIK. NİSAN ÇEKİLİŞİMİZ DAHA GÜZEL ŞEYLERE VESİLE OLUR UMARIM :)))
Kitabın altındaki profil, kitabı kazanan şanslı kişiye aittir. Bu şekilde anlayabilirsiniz hangi
1. Adıyaman Süleyman: Okul Uygulama Bahçeleri • Kendi Yayını 4. Bası 1963
2. Ağanoğlu Halit: Köy Enstitüleri Yolunda • İstanbul, 1949-A Sait Basımevi
3. Akalın Bedri: Köy Enstitülerinde Müzik Eğitimi Klavuzu • İstanbul, 1945-Milli Eğitim Basımevi
4. Akın Galip: Tonguç'un Kır Çiçekleri • Güldikeni Yayınları -
Her şey yerli yerinde; masa, sürahi, bardak,
Serpilen aydınlıkta dalların arasından.
Büyülenmiş bir ceylan gibi bakıyor zaman,
Sessizlik dökülüyor bir yerde yaprak yaprak.
___
Öncelikle şunu söylemeliyim ki kitabı çok büyük bir hayranlıkla okudum. Kitabı okurken zihnimin bir hamur gibi açıldıkça açıldığını hissettim. Anlamadığım, anlamlandıramadığım pek çok yer oldu ki zaten bu kitap bir kere okumakla sindirilebilecek, anlaşılabilecek bir kitap değil. Üzerinde derin tefekkür gerekiyor. Kitabı okumadan önce felsefi bir
Bir sanatçı, yazar, şair ve entelektüel kolay yetişmiyor. Her birinin kendine özgü çocukluğu, ailesi, eğitimi ve sosyokültürel çevresi var. O nedenle her birinin hikâyesi farklı ve alınması gereken derslerle dolu. Bunu bildiğim için bir sinema filmini, tiyatro eserini, şiiri ve romanı değerlendirirken hep o eseri vücuda getiren kişilerin bireysel
Bendedir korkusu biten şeylerin
Çelik gagasında fecri taşıyan
Mavi Kartal benim...
Pençelerimde
Asılmış bir zümrüt gibi hayat
Sonsuzluk ısırır güzel kavsimde
Susamış bir ceylan gibi zaman!
Ahmet Telli, şair ve öğretmendi. 12 Eylül sonrasında tutuklandı ve mesleğinden ihraç edildi. Birkaç sene hapis yattı. 1993 yılında açtığı davayı kazanarak öğretmenlik mesleğine döndü. Onu suçlayan, görevden alan, hapse atan kimse hatırlanmıyor ama Ahmet Telli sadece şu şiiri ile bile tarihe geçti.
Ne güzel sözlerdir bunlar, ne güzel bir
HALA KOYNUMDA RESMiN
Sımsıcak konuşurdun konuşunca
ırmak gibi rüzgar gibi konuşurdun
yayla kokuşlu çiçekler açardı sanki
çiğdemler güller mor menevşeler açardı
Sımsıcak konuşurdun konuşunca
Hala koynumda resmin
***
Gidersen kar yağar avuçlarıma, üşürsün
bir ceylan sessizliği olur burada aşklar
Fiyakalı ışıklar yanıyor reklam panolarında
durmadan çoğalıyor faili meçhul cinayetler
ve ölü kuşlar satılıyor bütün çiçekçilerde
menekşeler nergisler yerine kuş ölüleri...
***