Kanseri olan bir kadının her sabah çarşıya gitmesi, kansere karşı ekmek alması, yumurtanın çürük olmamasına dikkat etmesi, evde yemek vakti sofrayı kurarken çatalın tabağın solunda ve bıçağın da sağ yanında olmasına hâlâ önem vermesi küçük iş mi? Düşün bir kere kadın ölümle saklambaç oynuyor. Kanser, kadının belki ertesi soluğunun köşe başına dikiliverecek. Tanrının vücudun en erişilmez sandığı yerine en usta eliyle gizlediği yaşama avadanlıklarını durup dururken şişire şişire boğacak. Bir yerde kazınsa, kesilse, yakılsa bile, başka bir yere damlayacak. Kadın bunu biliyor. Ara sıra vücudunda tuhaf kıpırdamalar olur gibi geliyor. Ama o gene küçük şeylerle uğraşıyor. Büyük şeylere vakit yok çünkü. Zaten her şey büyüyüveriyor. Bir sabah daha kalkıp odanın tozunu alabilmek, pencereyi açarak güneşi içeri buyur etmek onun da tozunu almak ve kızını bir kere daha okula götürebilmek Tanrı vergisi bir şey oluyor. Hadise oluyor. Sende kanser olsa ne yapardın? Sokaktan geçenleri kıskanmaz mıydın? Bir sonraki soluklarını düşünmeden nasıl da yaşamasını biliyorlar diye düşünmez miydin? En küçük kıpranışlarına hayretler içinde bakmaz mıydın, yaşamanın başkalarında bunca kolay olabileceğine akıl erdirebilir miydin?"
Karanlık Çökünce; insanın acımasızlığına, evrenin mucizevi yönüne, gerçeğin kırılganlığına, ruhsal çöküntülere, ölümün gizemine değinen 13 öyküden oluşuyor. Stephen King'in zihinde görselleştirmeyi sağlayan akıcı üslubuyla, çok çekici gelmeyen hikayelerini bile merak ve heyecanla okudum. Karakterlerin duygu ve düşüncelerinin çarpıcı bir
Arif Dirlik’le (1940-2017) düşünsel tanışmam 2001’de, ünlü ‘İmparatorluk’ kitabıyla oldu. Hardt ve Negri, kitapta Arif Dirlik’e gönderme yapıyordu. İlk kez duyuyordum adını. Şaşırmıştım. O zamanlar, internet çok yaygın değildi, yaygın olsa bile pek de fark etmezdi; çünkü birçok kaynak internette erişilebilir değildi. 2005 yılında üniversite
Şimdi size bir hayat çizicem. Sizden tek isteğim bu hayatı kendinizin yaşadığını düşünerek okumanız
Alkolik bir annenin evlilik dışı ilişkisinden yaptığı bir çocuk olarak dünyaya merhaba diyorsunuz. Anneniz size bakamadigi gerekçesiyle bir yurda veriyor. Bir süre yurt hayatı sürdükten sonra evli bir çift sizi evlatlık ediniyor. Şans burada da
Özetle Müslüman'ın diyeti ;
• Erken yatmalı, erken kalkmalı.
• En az 5, in çok 7 saat uyumalı.
• Güne sabah namazı ve iki bardak su içerek başlamalı.
• Yemeklerden önce ve sonra el ve ağız yıkanmalı • Yemeklerden sonra ve namazlardan önce dişleri misvaklamalı veya diş fırçasına misvak tozu dökerek fırçalamalı.
• Tayyib besinlerle sabah
AHMET HİKMET MÜFTÜOĞLU
Türk milliyetçiliğinin adı olan Türkçülük fikrinin öncü ve tanınmış isimlerinden Ahmet Hikmet Müftüoğlu'nun devlet adamı, fikir adamı ve sanatkâr olarak milletimize hizmetleri büyüktür. Vefatının üzerinden yıllar geçmesine rağmen eserlerinin yeni baskıları yapılmakta ve genç nesiller tarafından takip edilmektedir. Onun
Savaşın, ekonominin, hırsın ve hayvan ticaretinin insanlığı nasıl etkilediğini epik şekilde anlatan Hayvan Hükümranlığı hakkında ne desem ne yazsam az kalır gibi hissediyorum. Kelimeler yettiğince anlatayım.
Hayvan Hükümranlığı, Fransa’nın güneybatı kırsalında, küçük bir arazide domuz yetiştiren sıradan bir ailenin dört kuşağını anlatan bir
Kendini kandırmak:
Şuursuz yalancılık, insanın "vicdanına rüşvet vermesi", aklını zekâsıyla, duygularıyla manipüle edebilmesi...
Bir tür akıl kanseri. Hakikatten yana en nasipsiz insan kendini kandırabilen insan değil midir..?
Kendini kandırabilen insanı, hakikat bile kurtaramazdı.
Kendinin yalancısı olmak, herkesi kandırabilmekten daha fena bu yüzden.
İnsanın gerçeğe, kendine, kendi gerçeğine yapabileceği en büyük kötülük.
Kendini kandırabilen ne öz eleştiri yapabilir ne de kendi yalanını bulmaya güç getirebilir çünkü..
"Niceler sultandı, kraldı, şahtı
Benimle değişti talihi, bahtı
Yerle bir eyledim taç ile tahtı
Akıl almaz hünerlerim var benim."
Aşkın en güzel anlatımını
Cemal Safi Tek Hece Aşk şiiriyle yapmıştır zannımca.
Zira şah da olsan sultan da
Zengin de olsan yoksul da
Alim de olsan zalim de boyun eğdiğin ortak bir şey var: Aşk.
Türk Edebiyatının Gamlı, Lirik ve Nostaljik Prensesi:
Tezer Özlü
(10 Eylül 1942 – 18 Şubat 1986, Yaş: 43)
Tezer Özlü’nün aile hayatını, çocukluğunu, yaptığı üç evliliği, intihara olan eğilimini, manik-depresif tanısı ve hangi yabancı yazarlardan ilham aldığını, neden sürekli intihara öykündüğü bilinmeden yapılan bir ‘’Tezer Özlü Okuması’’, tam olarak