ben seni çocuklarını çok seven bir anne olarak mı bileceğim hep.
Benim yanımda anneden bir başkası değil misin F.
Anneliğine annesin. Bunca zamanın annesisin.
Ben sana çıldırmış değilmiyim.
Bir barbar bir çılgın herif gibi aramaz mıyım çoktandır.
İpimi sıkı sıkıya bağla ya da kendini yine çok yüksekte tut.
Beni sevmeye gelmez .. dursun bu aklında da
Bu hep böyle mi olacak F...
Ben seni çocuklarını çok seven bir anne olarak mı bileceğim
Sen yine işten çıkacaksın ben yine görmeye yetişemeyeceğim.
Bir kerede sakinleşip araydım seni diyeceğim.
Ben içimde hep bu pişmanlığımı taşıyacağım
Bağırmıyorum bağırmıyorum sesim böyle çıkıyor.
o inceliği benden bekleme ne olursun.
Anneliğine on numara annesin. Ama ben ne olacağım F...
Mücadelende tek misin, beni de kat destek olurum.
Gele gide biz birbirimize seneler sürsek de
İçimidekileri de tüketemiyoruz bak.
Sen bir yaşına daha giriyorsun
Çocukların bir yaşına daha
Bir masa etrafında pastadaki mumu üflüyorsunuz
Etrafına umudu sevgiyi mis kokuyu yayıyorsun
Ben bir başıma.
Avına Av Olmuş Avcının Hikayesi
Bildiğiniz üzere Gülseren Budayıcıoğlu bir psikiyatrist, kitaplarında hastalarının hayatlarını anlatıyor. Bu kitapta da Kenan Baran'ın aslında Orhan Vural'ın hikayesini anlatıyor. Biraz kafanız karışmış olabilir şöyle anlatayım;
Yazar karakterleri tanınmasın diye onlara başka isimler koyuyor Orhan Vural
“Her zaman aklında tut, kapını çalıp ‘İçeri girebilir miyim?’ diyen kahkaha gerçek kahkaha değildir. Hayır! Kahkaha bir kraldır ve dilediği gibi gelir, gider.”
kaç ay geçmesi gerekti
düşünmeyi bırakman için beni
yoksa hâlâ aklında mıyım
çünkü aklındaysam
belki ben de düşünüyorumdur
beni düşünen seni
beraberiz
içimdesin
etrafımda
ve her yerde
sen ve ben ve biz
Genç sigara içiyor,
Biraz zehir sabaha iyi gelir.
Telaşe ile büyük aşkın,
Dudak kemirmesine kadar gider sancısı.
Yağmurlar umutlanır bir kadının kalp çarpıntısı,
İstanbul eski düşmanı gibiydi.
Vakit öyle bir şey ki tabanca gibi,
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve