•Gözlerimi açar açmaz, eskiden olduğu gibi, acaba bugün sevinebileceğim bir şeyler olacak mı diye düşünmeye başladım. İşler oldukça kötü gitmekteydi.
•Yoksa Tanrının niyeti beni büsbütün yıkmak mıydı?
•Bu durumda denemedik hiçbir yol kalmamış oluyordu. Elimden gelen her şeyi yapmıştım. Talih bir gün boyunca bir kerecik yüzüme gülmek istemedi diye düşündüm. Bunu birisine anlatsam asla inanmazdı. Tutup yazsam: "uyduruyorsun" derlerdi. Hiçbir yer de hiçbir zaman yüzüme gülmemişti. Evet evet çıkar yolu yoktu bu işin, her şeyden önce artık yufka yürekli olmamalıydım. Of, iğrenç be, inan olsun iğreniyorum senden. Bütün umutlar gittiyse, her şey bitti demektir.
•Bir insanın en candan, en ateşli girişimlerinin hep böyle suya düşmesinde bir anlam mı vardı?
•O zaman beni aldı bir gülme, durmadan gülüyordum. Ancak gırtlağımdan bir tek ses bile çıkmıyordu, gülüşlerim sessiz ve hummalıydı, ağlama özlemiyle doluydu.
•Yazgımın bir türlü aydınlığa kavuşmaması neden ileri geliyordu acaba? Başkaları kadar, eski kitap satıcısı Pascha ya da vapur acentası Hennechen kadar benim de yaşamaya hakkım yok muydu?
•Hey ulu tanrım, delilik bu, diyordum. Yine de durmadan bu hareketlerimi sürdürüyordum.
•Ama her şey bana karşı sözleşmişti.