Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
232 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Dikkat spoiler içerir. Sultan Bayezid hastadır ve ülkede kargaşa hakimdir. 6 aydır bekleyen Safevi elçisi huzura çağrılır ve burada elçi büyük saygısızlık ederek Özbek Hanı Şeyban'ın başını gösterir. Elçinin boynu ertesi gün Özbek Hanı için kılınacak namaz sırasında vurulacaktır. Şehzade Korkut, eşi Gülru ve yandaşı Deli Birader ile, Şehzade
Bedel
BedelTufan Gündüz · Yeditepe Yayınevi · 2020175 okunma
Görgü tanığı ifadeleri,
Belge No: 2019 Askerî Tarih Belgeleri Dergisi sayı:85, s. 109. Mühür (Redif... Elli Birinci Alay İkinci Tortum Taburu) S.N. 163 Ermenilerin Öteden Beri Ahali-i İslamiye Hakkında Reva Gördükleri Melanetlerden Cüzi Bir Kısmını Müşirdir (Gösterir). Madde 1: Narman ve Tortum mıntıkalarında 307:310 Seneleri esnasında 60:70 neferden mürekkep (erden
Reklam
Burada askeri bir disiplin söz konusudur.
Mina'da İbrahim cephesindeki her asker, düşmanın ölümcül yerine yetmiş kurşun atmalıdır: Başına göğsüne, beynine-kalbine! Hedefi tutturamayan, ölümcül yerlere değil, ayaklar ve karna isabet ettirilen atışlar, geçersizdir. Tedbirini al, eğer keskin nişancı değilsen, daha çok kurşun topla. Beceriksizliğini, daha fazla güç sağlamakla telafi et. Ne olursa olsun, sen cepheye az kurşun getirme. Tek bir mermi bile eksik atarsan, asker olamadın, döğüşe katılmadın, Hacc'da yer almadın demektir.
▲ Ali Galip, kekeleyerek bir şeyler söylemek istediyse de Yarının Adamı müsaade etmedi: "Size daha ağır muamelede bulunabilirdim. Emekli bir asker olmanıza hürmet gösterip bu kadarla yetiniyorum. Şu kadar ki aklınızı başınıza almaz, haddinizi tanımaz, dilinizi de kısmazsanız akıbetiniz vahim olur. Haydi buyurun, yerinize gidin. Derin derin düşünün.... Yalnız şunu unutmayın ki Anadolu'da sizin gibilerin ve efendilerinizin düdüğü ötmez, ötemez."
·
Puan vermedi
Yakup Kadri nin bakışıyla Kurtuluş Savaşı
VATAN YOLUNDA-YAKUP KADRİ 1918 yılı Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanmış. Mustafa Kemal Paşa, Anafartalar kahramanıdır. İstanbul’da umduğu çözümün olmadığını fark etmiş ve Samsun’a geçmiştir. Avrupa’da bu durum EŞKİYALIK olarak görülüyor. Meşhur İstanbul basını Samsun’a geçiş olayına Avrupalılar gibi bakıyor. Düşmana karşı mücadele edileceği
Vatan Yolunda
Vatan YolundaYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 2017191 okunma
Erzurum Mebusu Necip Asım Yazıksız'ın Meclis Konuşması (29.05.1932)
Necip Asım B. (Devamla) — Hayır; meşruti- yet devrinde. Saniyen Darülfünun müderrislerinin Darülfünundan yetişmesi lâzımdır. Halbuki ben asker olduğum halde Darülfünun müderrisi oldum. Hep böyle idi. Meselâ Köprülüzade Fuat Bey, lise şahadetnamesi olmadığı halde müderris olmuştur ve elyevm vazifesini muvaffakiyetle yapmaktadır. Sonra bir
Reklam
Cevdet Paşa'nın gözünden Tepedelenli
Cevdet Paşa, Ali Paşa'nın her davranışında Mısır Valisi Meh­met Ali Paşa'yı taklit ettiğini belirterek şunl arı söylüyor: "Ama aralarında çok fa rk vardı. Mehmet Ali askerlikte olduğu kadar idarede ve siyasette de tecrübeli ve ihtiyatlı idi. Tepedelenli Ali Paşa'nın işleri ise, başıbozuk bir asker bozuntusunun yaptıklarına benziyordu. Mehmet Ali Paşa gibi ziraatı, ticareti teşvik edip de köylerin ve kasabaların bayındırlığına çalışacağına birçok köyleri kendi çiftliği haline getirerek çiftçilikle uğraşan köylerin dağıl­masına, başka yerlere göç etmesine, toprakların işlenmeden kal­masına sebep oluyordu. Kendi adamları olan Toska beyleri bile ondan şikayetçi idiler. Bir tek faydası, Mora ve yakınlarında baş kaldırmak için fırsat kollayan Rumların üzerinde büyük baskı ol­ması idi. Halet Efendi onun ortadan kaldırılmasını istediği halde, başta Reisülküttap Canip Efendi olmak üzere birçok nazırlar, bu yüzden onu kolluyorlardı."
Hiç değişmeyen ulemâ
Osman'ın katliyle tahta geçen I. Mustafa, Veziriâzam Kemankeş Ali Paşa'nın ulema ile anlaşması sonucu tahttan indirilmişti. Bu dönemde asker kullar olsun, devlet başındakiler olsun, hareketlerine meşrûluk kazandırmak için daima ulemâ ile ittifak etmekte; ulemâ da, kendi ayrıcalık ve geçim kaynaklarını artırmak için bundan yararlanmakta idi. Birbirine rakip ulema, şeyhülislâmlik için kullara dayanır, onları kışkırtıp rakibi azlettirirdi.
Sayfa 187 - Türkiye İş Bankası Yayınları
Çalışma hayatının ve umumiyetle muvaffak olmanın kanunları 2
- Bir günün işini,dersini,vazifesini bitirdikten sonra ertesi günü ne iş yapacağına karar ver. Yahut hiç olmazsa çalışmaya başlamadan evvel hangi iş,ders,kitap üzerinde çalışacağını düşünüp kararlaştır ve çalışmaya bu kararla otur. - Bir işe başlamadan,bir dersi öğrenmeye,bir kitabı okumaya oturmadan evvel düşün ve çalışman için lazım olan şeyleri yanında ve elinin altında bulundur. Ta ki ikide bir kalem,kağıt aramaya kalkıp da dikkatin dağılmasın. - Çalışmaya oturduğun zaman tıpkı ateş hattında düşmanı gözetleyen bir asker gibi uyanık ol ve dikkat kesil. Ve bütün ruhi ve medeni kuvvetinle kendini işe ver. - Bir işe başlamadan evvel,o işi,dersi, vazifeyi,kitabı en kısa bir zamanda, en kolay ve en temiz bir surette nasıl yapmak,nasıl öğrenip etüt etmek mümkün olduğunu iyice düşünüp hesapla. - Çalıştığın bir iş,bir ders,bir kitap,bir yazı üzerinde herhangi bir güçlüğü yenmeden bir adım bile gerileme! Ve bil ki yılgınlık, maskeli bir tembelliktir. Gene bil ki çalışma sevgisi güçlükleri yenmekten doğar ve kuvvetlenir. Güçlüğü yenmekten hasıl olan manevi zevk, eşsiz bir zevktir. Emin ol ki harpte zafer ve işte muvaffakiyet yılmayanındır. Sebat önünde, güçlükler erir ve imkansız görünen mümkün olur.
“Türkiye’de hürriyet, müsavat ve adalet isteyen bir kabin vardır ki o da memleketin asıl sahibi olan Türklerdir. Bu zavallılar memleketi zaptettiklerinden beri, bir gün bile rahat yüzü görmemişler. Genç ve dinç bulundukları zamanı asker ocağında geçirerek aileleri fakir, yer ve yurtları perişan kalmış, onlar orada hudut boyunda vatan bekçiliği ederken diğer kavimlerin aynı yaştaki evladı, ekin biçmişler, ticaret etmişler , sanatkarlıkta bulunmuşlar, böylece para kazanarak memleketin iktisaden sahibi, efendisi olmuşlar. Bugün Türkiye’de servet, mâmuriyet, ilim, marifet, binanaleyh, rahat ve saadet onların elindedir; Türkler onların hizmetçisi makamındadır. Bu böyle olduğu halde onlar muttasıl hürriyet, adalet müsavatın olup olmadığını düşünmeye bile vakit bulamıyorlar. Çünkü hudut-u vatanı müdafaa ile meşguller. Lakin dünyada her şeyin bir nihayeti olduğu gibi artık Türklerin de sabrı tükenmişse benziyor; onlar da biraz hürriyet, adalet, müsavat isteyecekler gibi.”
Sayfa 118
Reklam
162 syf.
·
Puan vermedi
·
25 saatte okudu
"Türk basınının yüz akı, Cumhuriyet gazetesinin kendisiyle özdeşleşmiş yazarı, “Aydınlanma Bilgesi”
İlhan Selçuk
İlhan Selçuk
tam olarak yarım asır önce, 19 Ekim 1972’de düzmece bir suçlamayla gözaltına alındı, 12 Mart rejiminin işkencelerinden geçti, onurlu duruşundan ödün vermedi, yargılandı aklandı… Tıpkı bu tarihten 36 yıl sonra, “Ergenekon” adı verilen
Ziverbey Köşkü
Ziverbey Köşküİlhan Selçuk · Cumhuriyet Kitapları · 2008131 okunma
"Bir kısım insanlar müminlere; "Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar aman sakının onlardan!" dediklerinde bu, onların imanını bir kat daha arttırdı ve; "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir" dediler." (Ali İmran, 173)
Çalışmaya oturduğun zaman tıpkı ateş hattında düşmanı gözetleyen bir asker gibi uyanık ol ve dikkat kesil. Ve bütün ruhi ve bedeni kuvvetinle kendini işe ver.
Sayfa 54 - KubbealtıKitabı okudu
TEPEBAŞI'ndaki İngiliz Elçiliğinin bahçe kapısının önünde bavullu, torbalı, çantalı, sarıklı, fesli yüzden fazla Osmanlı toplanmıştı. Birbirleriyle itişerek, kakışarak, panik halinde, içeri girme ye, kapıdaki görevliler de düzeni korumaya, sığınmacıların birer birer içeri girmesini sağlamaya çalışıyorlardı. Bir İngiliz askeri içeri girmek
Sayfa 134Kitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.