Ankara tozlu, bakımsız, yarısı yanmış, yokluk içinde bir Anadolu kasabası..” diye yazıyordu, “Otel yerine hayvanlarla insanların altlı üstlü yattığı hanlar var. Aşçı dükkânlarına sinekten girilmiyor. Sıtma kasıp kavuruyor. Berber yok, terzi yok, pastane yok, gazino yok, belki inanmayacaksınız, burda deniz bile yok, balık yok, martı yok. Ama dünyaya meydan okumuş ve hakkını söke söke almış, gururlu, ümitli, yılmaz, yenilmez insanlar var.