Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sonun Sonsuzluğu
1 Acı, bir ırmak gibi Doluyor yüreğime Bardaktan boşanırcasına ağlamak istiyorum Beni artık ne çiçekler Ne çocuklar kurtarır Ne de o her gün Yinelenen doğum.
Çok iyi..
Bulvar İti ne zaman sevmek desem bir tedirgin bulvar iti gecede biraz müzik biraz içki ve çok çok resim kim sarmalar bu bebeği kimler taşır bu ölüyü belirsizliğe nerelerde kalır gözüm/nerelerden döner sesim bu ne biçiim hayvan ki bu/beslenir acılardan tohum atar kuşaklara kan göllerinde bu ne biçim oyun ki bu/gizlenir gölgesine
Reklam
Muhtar, bizi baş başa bırakıp gitti. Müfettiş, kışı nasıl geçirdiğimi sordu. Bebeleri gömerek, biraz ağlayarak, biraz gülerek, çok düşünerek, biraz kendimizi bulmaya çalışarak, dedim. Sizin için çok güç olmalı bu deney, dedi. Deney? (Bu sözcük de nerden çıktı?) Yok, sandığınız kadar güç olmadı, dedim. Bakın buna memnun oldum, dedi. Çünkü
Sayfa 234 - ALFAKitabı okudu
Nereden gelip nereye gidiyoruz
Başlangıç Doğrultup belimizi kalktığımızdan beri iki ayak üstüne, kolumuzu uzunlaştırdığımızdan beri bir lobut boyu ve taşı yonttuğumuzdan beri yıkan da, yaratan da biziz, yıkan da yaratan da biziz bu güzelim, bu yaşanası dünyada. Arkamızda kalan yollarda ayak izlerimiz
İlkyaz (Tamamı da dursun burda)
"Ah, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar Evler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya Yitenler olduğu görülüyor bir türküyü açtılar mı Bakıp kapatıyorlar Geceye giriyor türküler ve ince şeyler "Memelerinde biraz irin, biraz balık ve biraz gözyaşı Bir dev oluyorsun deniz deniz deniz sisin
I önce kol sonra sürgü sonra anahtar açılır kapı itilirim sırtımdan ben ebedi kiracı kesilmiş hükmüm önce sürgü sonra kol sonra anahtar kapanır kapı bir ömür boyu diri diri içmek için gövdemi dolanır bacaklarıma balçık gibi ağır bir karanlık çırpınsam küçücük pencerede çifte çapraz parmaklık üstünde yüzüme örtülür binlerce kare
Reklam
Her yanda zor almış hakkın yerini. Bütün sorunlarda tek çözüm yolu: Ezmek. Her yanda açlık. Roubaix, Aubin, Ricamerie, Fransa yoksulluk ve utanç içinde, bitik. Aklı başında bir iki işçi isterse iyi bir hayat, bir namlu çıkar karanlıktan, der diyeceğini. Yoksulluk baş kaldırmaya görsün, ökçeler çiğner geçer. Can çekişir Afrika, solur
Sayfa 29 - Victor Hugo, YoksullukKitabı okudu
Du Bakali N'olecak
Boğaziçi'nin Karadeniz'e yakın Anadolu yakasında, deniz kıyısı üstünde bir çayevi... O çayevinin hemen bütün müşterileri, hep o semtin insanları olduklarından ve oraya sık sık geldiklerinden birbirlerini tanırlar. Çoğu da emeklidir. Emekli olunca konuşmaları doğal olarak çoğunlukla geçim sıkıntısı, pahalılık, sürekli zamlar ve benzeri konular
Ankara tozlu, bakımsız, yarısı yanmış, yokluk içinde bir Anadolu kasabası..” diye yazıyordu, “Otel yerine hayvanlarla insanların altlı üstlü yattığı hanlar var. Aşçı dükkânlarına sinekten girilmiyor. Sıtma kasıp kavuruyor. Berber yok, terzi yok, pastane yok, gazino yok, belki inanmayacaksınız, burda deniz bile yok, balık yok, martı yok. Ama dünyaya meydan okumuş ve hakkını söke söke almış, gururlu, ümitli, yılmaz, yenilmez insanlar var.
Sayfa 167Kitabı okudu
Sonun Sonsuzluğu
i. acı, bir ırmak gibi doluyor yüreğime bardaktan boşanırcasına ağlamak istiyorum beni artık ne çiçekler ne çocuklar kurtarır ne de o her gün
Sayfa 287 - KırmızıKedi YayıneviKitabı okudu
35 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.