Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Cemâlin karşımdan gitmez her zaman Düşünüp derdimi edeyim beyan Gönüller eğleyen bir kaşı keman Kaşları kemanım, amanın tez gel KARAC OĞLAN der ki, perişan halim Nice bir çekeyim bu aşkın yayın Gaynı insafa gel, lebleri balım Şu benim derdime dermanım, tez gel
"Gençliğime iki koçu bedel biçtiler Üçüncüyü benim için kurban ettiler Amanın beni başlık için yaktılar Sürme gözlü koç mu ben miyim kurban"
Sayfa 93 - Everest Yayınları, 17. BasımKitabı okudu
Reklam
Meğer en güzel bahar bir âmânın gözlerinde saklıymış göremedik...
Amanın bu ne biçim tecelli Dostlar neden bu ikilik Neden neden neden İnsan dertli oluyor dertli
"Vay!" diye haykırdı yaşlı adam. "Amanın! Belki de sen gerçekten küçük bi' kızsın ve damarlarında ekşi süt yerine çocuk kanı dolaşıyor..."
BUZ GİBİ Aşk iyidir bak Duyumunu artırır insanın Hele don gömlek sabahları Tıraş olacağını duyarsın Yeni gömleğini giyeceğin gelir Bir yeni biçim eklersin insan olacağa Masaya, merdivene, aynalı dalaba Derken ardından şıpınişi bir kahvaltı Amanın dersin bu ne delice gidiş Paldır küldür açar mıydı fıstık ağacı İspinoz düşünür müydü? Deli olan kaşınır mıydı?
Reklam
Keşke tükürmeselermiş:)
Kalabalık, Memedin üstünden, ona tükürerek geçiyor. Amanın ne kadar da tükürükleri çok! Hiç de acımıyorlar. Memed tükürük altında kalıyor, ak köpükler. Hürü Ana tepeden tırnağa öfkeye kesmiş bağırıyor, “Bunlar kasabalı," diyor. “Köylü milleti her bir şeyi yapar da insana hiç böyle tükürür mü,
güne aydınlıkla başlayamayan âmânın manzara bilgisiyle yolun tamamında hançerledim yaratılış hatırımı baharı beklerken yanılmış bir ağacın rüzgârıyım sesimi dağların gövdesine yankı diye bıraktım
Biz diyoruz ki, bu halk soyulmasın... Halkı soyanları artık aradan çıkaralım. Yirminci yüzyıl milletlerin soyul­maktan kurtuldukları, kendi benliklerini buldukları yüz­ yıldır. Bizim toprağımızın kendine has bir kültürü var, amanın buna hiç önem verilmiyor, önem verilsin, diyoruz. Başka çaremiz yok, diyoruz. Amanın millet, toprağımız yok oluyor, ağalar, beyler, gericiler, toptan, toprağımızı, ormanlarımızı yok etmek için yarışa çıkmışlar, ne duru­yoruz, diyoruz ... Onlar karşımıza geçmişler bre vatan ha­inleri, bre zındıklar... Bre! Bre!.. Azıcık vicdanı olan, elini vicdanına koyup söylesin, kim vatan haini, kim değil!..
Bir tarihte de bir kadın hastanın karın filmiyle bir akıl hastasının beyin filmi karışmış. Bu yüzden zavallı erkek deliyi, rahminde ur var diye rahim ameliyatına almışlardı. Adam deli olduğundan “Yahu, ben kadın değilim ki rahmim olsun...” da diyemiyor.” Hepimiz de meraklandığımızdan, “Sonra ne oldu, ameliyat oldu mu?” diye sorduk. Anlattı: “Ameliyathaneye götürüp deliyi narkozla bayıltmışlar. Tekerlekli ameliyat masasını sürmüşler o ışığın altına. Ameliyat masasındaki delinin her yanı beyaz bezle örtülü. Profesör hekim, asistanlar, hemşireler filan, ellerinde eldiven, beyaz gömlekler sırtlarında, suratları örtülü, bir gözleri görünüyor fıldır fıldır... Profesör olan operatör hekim, başhemşireye “Aç kızım...” diyor, üstündeki örtü açılacak da hekim hastanın apışını yarıp rahmindeki uru alacak... öteki hemşire de, içinde neşterler, makaslar, türlü ameliyat aygıtları olan tepsi elinde... Başhemşire, delinin çıplak gövdesini örten beyaz bezi açmış ki... Amanın... Karşısında koskocaman bir mazallah dikilmiş... Başhemşire “Aaaa...” diye haykırınca şaşkınlıktan... Şaşılmaz mı canım, o zamana dek hiçbir kadında öyle bir şey görmemiş... Sonradan röntgen filmlerinin karıştığı anlaşılmış da deli kurtulmuş. Erkek delinin rahim ameliyatı olamayacağının alameti ortada... Ya rahminde ur olan kadına beyin ameliyatı yapılsaydı!..”
Nesin yayınlarıKitabı okudu
Reklam
“amanın eyle mürüvvet gördüğüne tapma gönül yüzüne bakmayanın sen tozuna da bakma gönül bir kardaşa meyil verip tuz ile ekmeğin yiyip azıcık noksanın görüp tez başına kakma gönül arap ata binip coşma karlı buzlu dağlar aşma her gördüğüne sır açma doluları dökme gönül pir sultan'ım gündür ava çektiğim emekler hava nasihatım olsun sana sen hatıralar yıkma gönül”
1.362 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.