Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İçimizdeki İrlandalılar reddedip aksini savunsa da
Ermenilerin isyanı, Ermenilere yapılan zulüm lâfları edilir. Hep onlara sorduğum bir soru vardır; Ermenilerle Osmanlılar, hâttâ bundan daha evvel, Anadolu Selçuklu­ları ve diğerleri beraber yaşadılar, bu beraber yaşama­lar boyu siz Ermeni isyanı hatırlıyor musunuz? Yoktur. Ermenilerin isyan hareketleri tıpkı Sırpların, Bulgarla­rın, Rumların
Aynı bizim tartışma programları gibi.
Hanımlara Mahsus Gazete sahibi Mehmet Tahir Bey'den güzel bir mektup aldım. Gazete hanımlara mahsus ama bütün yazarları erkek! Onlar çok daha iyi biliyorlar kadın hallerini, kadınların neyle ilgilendiğini, ilgilenmesi gerektiğini(...)
Reklam
Batıda ise 1593'te başlayan ve on dört yıl süren uzun savaş, sınırlarda çok önemli değişiklikler yapmamak ve 1596'da Haçova'da önemli bir savaş kazanılmış olmakla birlikte Osmanlı askeri teşkilatının teknik yetersizliklerini açık olarak gözler önüne serdi. Osmanlıların karşısında artık daha organize ve güçlü müttefik ordular vardı.
Sayfa 29
Kendi halkını aşağılayan MANKURT Osmanlılar
16. ve 17. yüzyıllarda çoğu Türk aslından olmayan Osmanlı yazarları, Anadolu Türklerine ve özellikle köylülere Etrak-i bi-idrak (akılsız Türkler) demişlerdir. Fakat bu yazarlar ve Osmanlı idarecileri, Anadolu Türklerinin devletin asıl dayanağını oluşturduklarını idrak edememişlerdir. Böylece Türk topluluğuna zaaf gelince Osmanlı Devleti de kudretini kaybetti.
Sayfa 15 - Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı
Ankara'nın ısrarı üzerine İstanbul hükümeti, İngilizlerin izniyle, seçim yapılmasını kabul eder. Ocak 1920'de Osmanlı Meclisi, İstanbul'da toplanır. Esasları Erzurum ve Sivas Kongreleri ile Ankara'da oluşturulup belirlenmiş olan Milli Ant'ı (Misak-ı Milli'yi) kabul ve ilan eder. Milli Ant'ınözü şudur: "Bölünmez, bağımsız, hür ve çağdaş bir Türkiye!" Bu karar, işgalcileri olağanüstü rahatsız etmiştir. İşgalci güçler, Ankara'ya halka gözdağı vermek üzere, İstanbul'da yönetime resmen el koyarlar. Birçok milliyetçiyi tutuklarlar. Anadolu'ya yardım edenlerin idam edileceklerini gazeteler ve duvar ilanlarıyla duyururlar. Meclis'i sarıp Rauf Orbay ve Kara Vasıf'ı götürürler. Bazı milletvekillerini, askerleri ve yazarları da tutuklar, hepsini yaka paça Malta'ya sürerler.
-Türk basın tarihinin en iyi yazarları arasında... -Falih Rıfkı Atay başta gelir. Gençlere onun eserlerini okumalarını bilhassa öneririm. Hayranı da çoktur, muarızı da. Öleli 50 yıla yaklaşmasına rağmen hâlâ çok okunur ve beğenilir. Birinci Cihan Harbi'nde, Şam'daki karargâhta Cemal Paşa'nın yanındaydı. O dönem ve coğrafyadaki gözlemlerini isabetle kullandı. İmparatorluğun yıkılışını muhteşem bir şekilde kaleme aldığı, herkesin defalarca okuduğu ''Zeytindağı'' işte bu gözlemlerin eseridir. Bu eser; açık konuşan, kendini dahi hafiften eleştiren bir üsluba sahipti. Daha çok bir muhasebeydi diyebiliriz. Falih Rıfkı, Millî Mücadele yıllarında İstanbul'daydı ama Ankara'yı destekleyen az sayıdaki yazarlar arasındaydı. Bu yüzden Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın takdirini kazanmıştır. Büyük Zafer'den sonra da Anadolu'ya geçmiş, harap haldeki köy ve kasabaları gezerek savaş sonrası yılların tanıklığını yapmıştır. Cumhuriyet'le birlikte siyaset sahnesine çıktı ama üretmeye devam etti. Atay'ın ilginç bir yönü daha var; etkili seyahatnameler kaleme almıştır. Hem de münevverlerin dünyaya kapalı olduğu bir dönemde... ''Faşist Roma Kemalist Tiran'', ''Kaybolmuş Makedonya'', ''Moskova-Roma'', ''Taymis Kıyıları'', ''Tuna Kıyıları'', ''Gezerek Gördüklerim'' gibi eserler döneminin fikir atmosferini çok etkilemiştir; bugün de zevkle okunurlar. Ama çok açık ki onun esas post-mortem (ölümünden sonra) yayımlanan eserlerini okumak gerekir. ''Çankaya'' ve ''Atatürk'ün Bana Anlattıkları'' her türlü görüş sahibine ilginç gelecektir. Falih Rıfkı, kuşkusuz bugünün gençlerinin ihmal etmemesi gereken bir yazardır.
Sayfa 224
Reklam
Hanımlara Mahsus Gazete' sahibi Mehmet Tahir Bey' den güzel bir mektup aldım. Gazete hanımlara mahsus ama bütün yazarları erkek! Onlar çok daha iyi biliyorlar kadın hallerini, kadınların neyle ilgilendiğini, ilgilenmesi gerektiğini Benden de yazı istiyor.
"Ekrem Akurgal son ordinaryüslerimizden; bu unvanı hak ederek ve hakkederek (taşa kazıyarak) alan biridir. Dört dilde basılan kitapları ve otorite olan yazarları bir araya getirdiği 'Türkiye Hazineleri/ Les Tresors de la Turquie " gibi ortak kitapları her yerde peynir ekmek gibi satılıp okunurdu. Çoğunlukla bu kitapları pahalı peynir alamayacak kadar parasız Avrupa aydınları okurdu. Kendisinin Anadolu'nun eski Helen dünyasına karşı bir kompleksi yoktu."
Sayfa 182 - Kronik KitapKitabı okudu
Ermenilerin isyanı, Ermenilere yapılan zulüm lâfları edilir. Hep onlara sorduğum bir soru vardır; Ermenilerle Osmanlılar, hâttâ bundan daha evvel, Anadolu Selçuklu­ları ve diğerleri beraber yaşadılar, bu beraber yaşama­lar boyu siz Ermeni isyanı hatırlıyor musunuz? Yoktur. Ermenilerin isyan hareketleri tıpkı Sırpların, Bulgarla­rın, Rumların isyan
Hapisteki yazarlar konusu, Türkiye’de de hiç gündemden düşmedi. Kendimi bildim bileli, asker-sivil iktidarlar, yazarları hapsettiler. Bu zulümden her kuşak nasibini aldı. Ve deyim yerindeyse, “hapishane Türk yazarları için bir okul yerine geçti”. Nâzım Hikmet gibi birçok şair, edebiyatçı, yazar, Anadolu köylüsüyle hapiste tanıştı.
81 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.