Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
1919’un sonlarına doğru, İslâm örtülü Türk milliyetçiliğinin, yeni Osmanlılık arayışını bastırdığı görülmektedir. Milliyetçilik karşıtı olanlar hariç yeni Osmanlılığı savunan yazarlar, Anadolu’da gelişen milliyetçi harekete destek vermeye başlamışlardır. Daha ileri bir aşamada ise, Türk basınının belli başlı yazarları arasında, Ermeni ve Rum azınlıklarının 1919 yılının sonlarında yapılan seçimleri boykotu, 1920 Ağustos’unda ortaya çıkan Sevr Antlaşması’nın Anadolu’yu siyasî olarak etnik temelde yapılandırması, 1921’deki Pontus ayaklanması gibi gelişmelerin de etkisiyle, memlekete sadık olmayan milletlerin tasfiyesi fikri egemen olmaya başladı. Bu fikir, millî mücadelenin kayda değer bir sonucu olacaktır. Zira, 1923’te yapılan nüfus mübadelesi antlaşması gereği Anadolu Rumlarının büyük bir çoğunluğu Yunanistan’a gitmek zorunda kalmış, Ermeniler de ya Ermenistan’a ya da başka ülkelere göç etmek zorunda kalmışlardır.
Sayfa 175
"Cumhuriyet beni eğitti , öğretmen yaptı."
“Dikenlerin arasından çıkıp gelmiş bir yazarım ben. Yüzyıllarca karanlıkta bırakılmış köylerin birinden, Akçaköy’denim. Ailem yoksuldu. Kır bayır kırk iki dönüm toprağımız vardı. Birkaç yerde anlattım, anam babam okuma yazma bilmiyordu. Köyümüze geçten geç açılan ilkokul yalnızca üç sınıflıydı. Evimizde bir tek kitap yoktu. Cumhuriyet beni götürdü, açtığı Köy Enstitüsünde eğitti, öğretmen yaptı; elime kalem verdi yurdun yazarları arasına kattı. Şimdi düşünüyorum, yokluktan geliyorum.”
Sayfa 17 - Evrensel Basım Yayın 1. Baskı 2000Kitabı okudu
Reklam
"Hapishane Türk yazarları için bir okul yerine geçti." Nazım Hikmet gibi birçok şair, edebiyatçı, yazar Anadolu köylüsüyle hapiste tanıştı.
Sayfa 125 - Doğan KitapKitabı okuyor
Batıda ise 1593'te başlayan ve on dört yıl süren uzun savaş, sınırlarda çok önemli değişiklikler yapmamak ve 1596'da Haçova'da önemli bir savaş kazanılmış olmakla birlikte Osmanlı askeri teşkilatının teknik yetersizliklerini açık olarak gözler önüne serdi. Osmanlıların karşısında artık daha organize ve güçlü müttefik ordular vardı.
Sayfa 29
Masallar, ilahiler, efsaneler, destanlar, türküler, ninniler, tiyatro, sinema ve edebi eserler: Halk arasında masallar çoktur. Masalların en meşhuru "Hangur" un hikayesidir. Türk mitolojisindeki tepegözü andırır. Demirciliğin dünyaya Kafkasya'dan yayıldığı hakkında ki rivayet ünlüdür. Halk arasında La Fontaine'in kendinden çok
Ankara'nın ısrarı üzerine İstanbul hükümeti, İngilizlerin izniyle, seçim yapılmasını kabul eder. Ocak 1920'de Osmanlı Meclisi, İstanbul'da toplanır. Esasları Erzurum ve Sivas Kongreleri ile Ankara'da oluşturulup belirlenmiş olan Milli Ant'ı (Misak-ı Milli'yi) kabul ve ilan eder. Milli Ant'ınözü şudur: "Bölünmez, bağımsız, hür ve çağdaş bir Türkiye!" Bu karar, işgalcileri olağanüstü rahatsız etmiştir. İşgalci güçler, Ankara'ya halka gözdağı vermek üzere, İstanbul'da yönetime resmen el koyarlar. Birçok milliyetçiyi tutuklarlar. Anadolu'ya yardım edenlerin idam edileceklerini gazeteler ve duvar ilanlarıyla duyururlar. Meclis'i sarıp Rauf Orbay ve Kara Vasıf'ı götürürler. Bazı milletvekillerini, askerleri ve yazarları da tutuklar, hepsini yaka paça Malta'ya sürerler.
Reklam
Reşit Galip' in Türkçe dili üstüne söylevi
17 milyon Anadolu Türk' ü içinde ancak %10' a varabilecek bir zümrenin anlayabileceği dile Türkçe denemez. Selçuklu' lardan beri sekiz asır süren şaşkın bir inat ile, şuursuz ve kozmopolit bir dalaletle Türkçe, bizzat Türkler tarafından ölüme sürüklendi. Çok defa, hiçbir mecburiyet olmaksızın kapütülasyon bağışlayan Osmanlı diplomaları gibi, Osmanlı müellifleri (yazarları), şairleri, dipleri (edebiyatçılar) alimleri de yabancı istilasına karşı Türk dilinin kapısını ardına kadar açtılar.
Sayfa 271Kitabı okudu
10/10 Teşhis
Ve ayrıca şunu görüyoruz ki, irili ufaklı sol partiler halkımızın durmaksızın değişen parti tercihlerinden payına düşeni alamıyor. Halk sağ partiler içinde yuvarlanıp sürüklenip giderken sol adeta tarihten silindi. İrili ufaklı onlarca sol parti kaybolup gitti.. Çünkü sol partiler muhafazakâr halkımızın tercihlerini/karakterini iyi okuyamıyor. Halkımız eşitsizliklere karşı mücadele etmek örgütlenmek istiyor, ama, bunu "çatışmacı" bir siyasi üslupla yapmak istemiyor. Halkımız düzenden/huzurdan yana... Ve sol partiler ve yazarları, bu yüzden elli yıldır halkımıza küfretmekte. Bu halktan adam olmaz, bu halkla yola çıkılmaz, bu halk adamı satar, bu halk kendini soyandan yana, gibi.. Ruhunu karakterini halktan alan sol düşünce halkı karşısına almış ve halktan umudunu kesmiş ve hatta halkla dalgasını geçip siyasi umutlarını tamamen yitirmiş.. Bu gülünç bir durumdur. Sol partiler neden kendi "çatışmacı" siyasi üsluplarında bir bozukluk aramıyor. Bu çatışmacı kültür batıdan geldi. Bu toprağa uymuyor. Halkımızdan adam olmaz fikri doğru bir teşhis değildir. Halkımız asla hortumcudan hırsızdan yana değildir. Üstelik halkımız en devrimci/solcu kadar eşitsizliklerin giderilmesinden yanadır. Sosyal sigorta istiyor, bireysel halklar istiyor, fırsat eşitliği istiyor. Ancak "iç çatışma"dan çok korkuyor. Çatışmacı siyasetlere çatışmacı kültüre kuşkuyla bakıyor ve bir nevi "aç kalayım, ama düzenim bozulmasın, Anadolu'da kardeş kanı dökülmesin" demek istiyor.
Cadde YayınlarıKitabı okudu
80 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.