Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İlerdeki yoldan bir iki kağnı uzun gıcırtılarla köye doğru geliyorlar. Acelesiz, ağır ağır geliyorlar. Nefesimi kesiyorum, bu sesleri iyice dinliyorum. Tâ içime sindirmek istiyorum. İşte Anadolu’nun yüzyıllar boyunca dinlediği, ruhunu şekillendirdiği, fakirliğine, nâçarlığına dinleye dinleye alıştığı sesler... Bu sesi iyi dinleyin, memleketi anlarsınız.
Sayfa 49 - Varlık, 1952Kitabı okudu
Yetersin
Geceleri ay buluta saklansa Sokaklarda hiç kimseler kalmasa Gazım bitse, şişe, lâmbam olmasa Sen ışıksın bana yeter, sevgilim
Reklam
Su başında, sulaklarda Türkün sesi kulaklarda Beşiklerde beleklerde Türküz türkü çağırırız.
Ruhi Su da bütün büyük sanatçılarımız gibi öz yaşamını, sanat yaşamını talihsizlikler içinde sürdürdü. Kötü koşullar, daha onun yakasını bırakmış değil. Demek ki, bir sanatçının ateşinin inadı hiçbir engeli tanımıyor. Ruhi Su bütün engelleri aşıp halkına ulaştı. Bu, zor bir işti. Üstesinden geldi. Sanatını derinlemesine oluştururken, halkına ulaşmasını da bildi. Ruhi Sunun, Anadolunun sesi dünya halklarına da ulaşacaktır. Dünya halkları da Ruhi Suyu, bizim halkımız kadar değilse de, ona yakın sevecektir. Bu er geç gerçekleşecektir. Bugün değilse yarın. Çünkü halklar kardeştirler ve Ruhi Su halkımızın sesidir.
FERHAD BEY – Siz Anadolu’yu tanıyor musunuz? YOLCU – Anadolu bildiğimizden başka birşey midir? FERHAD BEY – Çok başka. Başınızı döndürüp bakın Anadolu’ya! Ne görüyorsunuz? Tek tük yeri ellenmiş, çok yeri boş, uçsuz bucaksız bir toprak Toprak renginde, toprakla bir hizada köstebek yuvası gibi evler, paçavrası yettiği kadar örtünmüş sıska vücutlar ve bu vücutların tepesinde ne düşündüğü, ne duyduğu belirsiz yanık ve asık yüzler. İşte frenk seyyahın ve fotoğraf makinesinin gördüğü Anadolu. YOLCU – Anadolu’nun görünmeyen bir tarafı mı var? FERHAD BEY –(Sesi birdenbire en üst perdeye fırlar.)Ruhu var! Ruh görünmez!
13. ve 14. milâdi, 7 ve8. Hicrî yüzyıllar, bir kere daha dediğimiz gibi, Anadolu’nun ruhî, sosyal, tarihî rönesansının çağıdır. Mevlâna’nun Hacı Bektaş-I Veli’nin, Hacı Bayram-ı Veli’nın arka arkaya çıkışları, tarikatların doğuş ve kuruluşları, Osmanlıların bir uçak hızıyla gelişmeleri, Anadolu’yu her yönden bir yediveren üzüm kütüğü haline çevirmişti. Bu yüzyıllarda, veliler, gaziler, bilginler alayı, her yerden bir bahar yeşilliği bitiriyordu. Yaz bitmiş, sert ve uzun bir kıştan sonra muhteşem bir bahar gelmişti. Selçuk medeniyeti Anadolu’nun bir nevi otarşik medeniyetiydi. Dünya ölçüsünde bir iddiası olmayan bir medeniyetti. Anadolu, yüreğinin temizliğiyle, dünyaya değil, kendine bakıyordu o dönemde. Fakat, dünya, sağ ve sol elini getirerek Anadolu’yu boğmak istemişti. Öyleyse dünyaya meydan okumak, dünyanın karşısına çıkmak, dünya çapında ayağa kalkmak, temelinde temiz ama hacminde büyük ihtiraslarla, niyetlerle sesi yükseltmek gerekti. Yeni Anadolu, Büyük Anadolu olmak ödevine çağrılıyordu. Veya hiç olmak, yok olmak. Nitekim yeni Anadolu, Büyük Anadolu oldu..
Reklam
Medeniyet Mabedleri:Halkevleri
Eğitim alan nüfusun haricinde de, Halkevlerinin kurulması ile 1930’lar boyunca, Türk Ocakları’nın mütevazı imkânlarıyla yürütmeye çalıştığı cihadı, artık devlet kendi uhdesine alır. Medeni yaşam tarzı, kurumsal olarak bu sefer sadece genç nesle değil Anadolu’nun dört köşesindeki halka havarice tanıtılmaya başlanır. Ülkü’de çıkan bir yazıya göre
Sayfa 126Kitabı okudu
Önsöz
Yeri geldi mazlumun sesi oldu, yeri geldi garibin feryadı. Ezilenin çığlığını duyurdu, sevenin sevdasını. Köy kültürünü şehre taşıyan, Anadolu’nun fakir toplumunun hayallerini kentlerdeki beyaz yakalılarla buluşturan Mahzuni, toplumun her kesimi tarafından çokça sevildi.
BU MİLLET NEDEN AĞLAR ÖNSÖZ Ben şair değilim. Fakat şiirin ne demek olduğunu bilenlerdenim... Çocukluğumdan beri şiire karşı içimde sonsuz bir alâka var!.. İlk ve orta mektep sıralarında okurken, kıraat ve Türkçe kitaplarındaki manzumelerin, şiirlerin hemen hepsini farkında olmadan ezberlemişim! Hafızamın zayıflığına, çok dalgın
Biz ne Moskova, ne de Londra ağzıyla konuşanlarız. Bizim sesimiz hakkın ve halkın sesidir. Çeyrek asırdır susturulan Anadolunun sesi, şehit ve gazi Mehmetçiğin sesidir.
Reklam
yerelden evrensele
Ne olursa olsun, ben dilimize, özellikle Anadolu’nun, doğduğum kasabanın diline hep bağlı kaldım. Pek öyle görünmese de kaldım. Ama benim Türkçem temelinde ve özünde Elbistan Türkçesidir. (Fakat bu Elbistanlıların konuştuğu gibi yazdığım anlamına gelmez.) Önemli olan bir sesi bir tadı, bir özü bir tini yakalamaktır. Ben bunu yapmaya çalıştım. (…) kendi ölçülerim içinde en iyi yazılarım derinden derine “ora”nın sesini veren yazılarımdır.
İMANSIZLAR SALTANATI Hep biliriz: Lâiklik bidayette CHP umdelerinden biri idi. Sonradan taraftarlarının gayretiyle Anayasa’ya ithal edildi ve putperestlerin ‘tabu’ ‘dokunulmazları’ arasına girdi. Bu suretle din ve iman düşmanlarının elinde eğilmez, kırılmaz bir kılınç hâline getirildi. ‘Misakı Millî ruhu’ ve onun mümessilleri, Birinci
Altı oku altı direk hâline getirdiler! Onunla apartmanlar kurdular!.. Milleti düşünmediler!.. Gören gözler, duyan kulaklar; düşünen kafalar için yirminci asır Türkiyesinde bulunup da azap duymamanın imkânı mı var? Bizi idare edenler şu 25 yıl içinde neler neler yapmadılar?!. Her ihtilâl ve inkılâp, kendi dünya görüşünü; cemiyete ve
Ben Türkan’ı hep Türkiye’nin yüzü olarak düşünmüşümdür. Bir oyuncunun yüzü halkın izdüşümüne dönüştüğü anda ölümsüz oluyor; jestleri ne kadar yerliyse o kadar unutulmaz kılıyor filmi. Fellini İtalyan insanının yüzünü, onun mimiklerini ve davranış biçimlerini keşfetmişti. Ingmar Bergman İsveç’in Ozu ve Kurosawa Japonya’nın resmini
Sayfa 373 - RemziKitabı okudu
39 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.