Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Yetersin
Geceleri ay buluta saklansa Sokaklarda hiç kimseler kalmasa Gazım bitse, şişe, lâmbam olmasa Sen ışıksın bana yeter, sevgilim
Reklam
Kuru Ağacım
Saçlarım ağardı çilem dolmadı Artık bu dünyada yerim kalmadı Bu genç ömrüm geçti gurbet elinde Gelipte derdimi soran olmadı
— Anadolu’nun bir köşesinde, sade sevdiğim kadının benim olabileceği, sade birbirimiz için yaşayabileceğimiz tenha bir yerde yaşayabileceğim. Hasan Bey’in sesi biraz titredi. Fakat yüzünü öbür tarafa çevirdiği için görmüyordum, sonra yavaş yavaş devam etti: — Alacağım kadının mazisi ne olursa olsun her şeyi arkasında bırakması ve tamamıyla benim olması lâzım, yani ya hep ya hiç!
Reklam
FERHAD BEY – Siz Anadolu’yu tanıyor musunuz? YOLCU – Anadolu bildiğimizden başka birşey midir? FERHAD BEY – Çok başka. Başınızı döndürüp bakın Anadolu’ya! Ne görüyorsunuz? Tek tük yeri ellenmiş, çok yeri boş, uçsuz bucaksız bir toprak Toprak renginde, toprakla bir hizada köstebek yuvası gibi evler, paçavrası yettiği kadar örtünmüş sıska vücutlar ve bu vücutların tepesinde ne düşündüğü, ne duyduğu belirsiz yanık ve asık yüzler. İşte frenk seyyahın ve fotoğraf makinesinin gördüğü Anadolu. YOLCU – Anadolu’nun görünmeyen bir tarafı mı var? FERHAD BEY –(Sesi birdenbire en üst perdeye fırlar.)Ruhu var! Ruh görünmez!
“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” anlayışını kendisi için prensip olarak gören Osman Zeki Yüksel, Allah demenin dahi yasak olduğu Millî Şef döneminde ortaya koyduğu düşüncesi ve bütün baskılara rağmen bu düşüncesini kendisiyle özdeşleşen Serdengeçti dergisinde yayınlayarak Türk basın tarihinde yerini almıştır. 15 yılda sadece 33 sayı
Basının siyasi, içtimai ve ahlaki sorumluluğunun olduğu konusunda herkes hemfikirdir. Ortaya çıkış amacı halkı bilgilendirmek olan basın, (Nurettin Topçu'ya göre gazete halkın mektebidir) çoğunlukla siyasi iktidarların etkisi altında kalmış ya da siyasi iktidarları etkisi altına almaya çalışmıştır. Tarihsel süreç içerisinde tüm dünyada olduğu
CHP Dönemi Siyasetle İlişkisi Derginin çıkış amacının mevcut siyasi iktidarın halk ve onun değerleri üzerindeki baskısına son vermek olduğu daha birinci sayının ilk sayfasında net bir şekilde ortaya konulmuştur. Derginin isminin altında yer alan “Allah’a, Millete, Vatana Koşanların Dergisi” ve “Hakka Tapar-Halkı Tutar” sloganları yayın
Reklam
13. ve 14. milâdi, 7 ve8. Hicrî yüzyıllar, bir kere daha dediğimiz gibi, Anadolu’nun ruhî, sosyal, tarihî rönesansının çağıdır. Mevlâna’nun Hacı Bektaş-I Veli’nin, Hacı Bayram-ı Veli’nın arka arkaya çıkışları, tarikatların doğuş ve kuruluşları, Osmanlıların bir uçak hızıyla gelişmeleri, Anadolu’yu her yönden bir yediveren üzüm kütüğü haline çevirmişti. Bu yüzyıllarda, veliler, gaziler, bilginler alayı, her yerden bir bahar yeşilliği bitiriyordu. Yaz bitmiş, sert ve uzun bir kıştan sonra muhteşem bir bahar gelmişti. Selçuk medeniyeti Anadolu’nun bir nevi otarşik medeniyetiydi. Dünya ölçüsünde bir iddiası olmayan bir medeniyetti. Anadolu, yüreğinin temizliğiyle, dünyaya değil, kendine bakıyordu o dönemde. Fakat, dünya, sağ ve sol elini getirerek Anadolu’yu boğmak istemişti. Öyleyse dünyaya meydan okumak, dünyanın karşısına çıkmak, dünya çapında ayağa kalkmak, temelinde temiz ama hacminde büyük ihtiraslarla, niyetlerle sesi yükseltmek gerekti. Yeni Anadolu, Büyük Anadolu olmak ödevine çağrılıyordu. Veya hiç olmak, yok olmak. Nitekim yeni Anadolu, Büyük Anadolu oldu..
yerelden evrensele
Ne olursa olsun, ben dilimize, özellikle Anadolu’nun, doğduğum kasabanın diline hep bağlı kaldım. Pek öyle görünmese de kaldım. Ama benim Türkçem temelinde ve özünde Elbistan Türkçesidir. (Fakat bu Elbistanlıların konuştuğu gibi yazdığım anlamına gelmez.) Önemli olan bir sesi bir tadı, bir özü bir tini yakalamaktır. Ben bunu yapmaya çalıştım. (…) kendi ölçülerim içinde en iyi yazılarım derinden derine “ora”nın sesini veren yazılarımdır.
Ben Türkan’ı hep Türkiye’nin yüzü olarak düşünmüşümdür. Bir oyuncunun yüzü halkın izdüşümüne dönüştüğü anda ölümsüz oluyor; jestleri ne kadar yerliyse o kadar unutulmaz kılıyor filmi. Fellini İtalyan insanının yüzünü, onun mimiklerini ve davranış biçimlerini keşfetmişti. Ingmar Bergman İsveç’in Ozu ve Kurosawa Japonya’nın resmini
Sayfa 373 - RemziKitabı okudu
İlerdeki yoldan bir iki kağnı uzun gıcırtılarla köye doğru geliyorlar. Acelesiz, ağır ağır geliyorlar. Nefesimi kesiyorum, bu sesleri iyice dinliyorum. Tâ içime sindirmek istiyorum. İşte Anadolu’nun yüzyıllar boyunca dinlediği, ruhunu şekillendirdiği, fakirliğine, nâçarlığına dinleye dinleye alıştığı sesler... Bu sesi iyi dinleyin, memleketi anlarsınız.
Sayfa 49 - Varlık, 1952Kitabı okudu
39 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.