…Burada vurgulanması gereken nokta, Gramsci’nin kuramındaki devlet-sivil toplum ayrımının yalnızca metodolojik bir ayrım olduğu, Gramsci’nin gerçekte devlet ve sivil toplumu tek ve benzer gördüğüdür. (…) Gramsci gerçekte devlet ve sivil toplumu birbirinden ayrı görmez, bu ayrımın tarihselliğini vurgular. Devlet/sivil toplum ikiliğinin yanı sıra, maddi aktiviteler/düşünsel aktiviteler, öznel/nesnel süreçler, zor/rıza, altyapı/üstyapı gibi Gramsci’nin kuramında önemli bir yer tutan kavram çiftleri ya da ikilikler organik ayrımlar değil analitik ayrımlardır. Yani bu ayrımlar düşünce düzeyindeki, metodolojik ayrımlardır; toplumsal gerçeklikte bu olgular birbirinden ayrı değildir. Gramsci, Hapishane Defterleri’nde serbest Pazar yanlılarını kastederek şöyle bir tespit yapmaktadır:
“Yalnızca metodolojik bir ayrım olan politik toplum ve sivil toplum ayrımını organik olarak sunuyorlar. Ekonomik aktivite sivil topluma özgüdür; devlet ona müdahale etmemelidir. Ama gerçekte devlet ve sivil toplum bir olduğu için, laissez-faire de bir tür devlet regülasyonudur.”