Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
2018 yılında, uluslararası bir grup araştırmacı, yapay zekâ sistemlerinin "şaşırtıcı yaratıcılığı" adını verdikleri konuyla ilgili bir dizi anekdot topladılar ve bunları bilimsel bir makalede yayımladılar. Örneklerin çoğu, programcıların belirlediklerini düşündükleri kuralları programların nasıl atlattığını göstermesi bakımından eğlenceli hatta keyifliydi. Bir deneyde yürüyebilen sanal yaratıklar üretilmeye çalışılmış ve başarı on saniyede kat edilen (sanal) mesafe ile ölçülmüştü. Deneycilerin beklediği gibi bacak geliştirmek yerine, dijital yaratıklar daha uzun boylu olacak şekilde evrimleştiler ve sonra düştüler, böylece bir adım bile atmamalarına rağmen kazandılar; bazıları mesafeyi aşmak için havada nasıl perende atacaklarını çözdüler. Optik sistemler için mercek tasarlamakla görevlendirilen bir diğeri, ürününün doğruluğunu defalarca gözden geçirdi. Sonunda ortaya çıkan mercekler, eğer üretilseydi yirmi metre kalınlıkta olurdu.
Sayfa 57 - Altın Kitaplar YayıneviKitabı okuyor
"İzleyiciyi güldüren çoğu TED konuşmacısı, kendileri ya da tanıdıkları insanlar hakkında anekdot niteliğinde bilgiler, dünyaya dair gözlemler ya da kişisel hikayeler anlatmaya eğilimlidirler."
Sayfa 173Kitabı okudu
Reklam
Hacı Muzaffer Ozak sahaflar şeyhi diye anılırdı o zaman. Çok gani gönüllüydü. Bizim gibi üniversitede çalışıp da geliri sınırlı olanlara kere kitapları yarı fiyatına verirdi. Bir keresinde Hacı Muzaffer'in benim yanımda bir müşteriye fiyatını 100 lira olarak söylediği çok nadir bulunan Menakib-i Kethüdazâde Arifi bana: "Bunu al, bir daha bulamazsın." diyerek uzattığını ve sonra da: "Paran olunca 50 lira verirsin." dediğini her zaman hatırlarım. Yine aynı şekilde mesleğin önde gelenlerinden Nizamettin Aktuç da Muzaffer Efendi gibiydi. Bir gün Nizamettin Bey, 16. asırda istinsah edilmiş bir Tezkiretü'l-Evliya'yı, o konuyu çalıştığımı bildiği için, çarşıdan geçerken beni çevirip: "Bu senin işine yarar." diyerek çok cüz'i bir fiyata vermişti.
Bir anekdot: “Misyonerler yalnız Hıristiyan unsurları değil, Türk olmayan Müslümanları da Türklere karşı ayaklandırmak istemiş, Türk yenileşme hareketlerini, dinden uzaklaşma eylemi gibi gösterip, Türkle Müslüman kavimlerin arasını açmaya çalışmışlardır”
Sayfa 134 - Kâzım Karabekir, Birinci Dünya Harbi’ne Nasıl GirdikKitabı okuyor
Muazzam :')
Sadettin Ökten
Sadettin Ökten
: Merhum Mahir İz Hoca'dan bir anekdot aktarayım. Rahatsızlandı, Paşabahçe Sosyal Sigortalar Hastanesi'ne yatırıldı. Ben yeni asistan olmuşum, yirmi beş yaşındayım, ziyaretine gittik. Hoca sekiz-on hastanın olduğu bir koğuşta yatıyor, hocayı bir kenara koymuşlar. Ya hususi oda yok ya da öyle bir oda tutmak mümkün olmadı. Oturduk biraz yanında. Ben üzüldüm, o da anladı üzüldüğümü. "Ben dünyaya bakmasını severim, seyrediyorum. Tavandan bir küre sarkıyor, bak orada hayatın aksi var. Işık kırılıyor orada; insanlar şişman, otobüsler ince uzun, hayatın aksine bakıyorum, sen merak etme ," dedi . " Seyretmesini bildikten sonra ..." Hatta Hâşim'den bir şey okudu. "Seyreyledim eşkâl-i hayatı/ Ben havz-ı hayalin sularında/ Bir aks-i mülevven- dir onunçün/ Arzın bana ahcâr ü nebâtı". "Hayatın akışını hayal havzının sularında ben seyrediyorum," ama "renkli bir akis o." diyor. "Hayatın kendisi değil, nedir o? Arzın cemadatını ve tüm nesneleri hayal sularında seyrediyorum , burada hastayım ama dünyayı bırakmadım ," diyor.
Sayfa 222Kitabı okudu
384 syf.
3/10 puan verdi
·
10 saatte okudu
Bir kitabı benim nazarımda iyi yapan 'şey' konusu değildir. Bu kitap da aslında sağlam potansiyele sahip olan bir konunun okuyucuyu yoran, sürekli yarım kalan ve ucu açık bırakılması sebepleri ile zirvesine ulaşamadan aralarda kalmış halidir. Belki benim beklentim çok yüksekti, bütün bu distopik dünyaya yazarın hakim olduğunu ve okuyucuya bunu iliklerine kadar hissettirebileceğini sanmıştım. Tam da bu yüzden popüler olduğu dönemde okumamış sürekli ötelemiştim. Ne dünyayı anladım, ne oturttuğu temeli anlayabildim neredeyse her olay yarım bırakılmış en sona yazılan bir anekdot ile bir nebze olsa toplanmaya çalışılmış bir çalışma. Hayal kırıklığı.
Damızlık Kızın Öyküsü
Damızlık Kızın ÖyküsüMargaret Atwood · Doğan Kitap · 201911bin okunma
Reklam
Necip Fazıl'a izafeten anlatılan bir anekdot var. Üstad bir gün, aç kalmışken, bir pastanede, gazetesine yetiştirmesi gereken yazasını da yazmaya çalışıyor. Önündeki kâğıda yazının başlığını yazmış: "Açlık"! Tam o sırada bir arkadaşı çıkageliyor ve üstadı yemeğe davet ediyor. Üstad davete icabet ediyor. Yemekten sonra yazısını yazmak üzere kâğıdını önüne koyduğunda, yazmakta zorlanıyor ve: "Bütün açlık ilhamımı mahvettin!" diye arkadaşına serzenişte bulunuyor.
Sayfa 79 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okudu
Ayrıca çoğu kişi bildiği şeyi nasıl ya da kimden öğrendiğini unutur; hatta bazı kişiler bildikleri şeyi, ister bir olay, ister bir düşünce, bir görüş, bir dedikodu, bir anekdot, bir yalan, bir fıkra, bir kelime oyunu, bir şiar, bir başlık, bir hikaye, bir özdeyiş, bir slogan, bir söylev, bir alıntı ya da bir metnin tamamı olsun, kendilerinin keşfettiğine inanırlar ve onu bizzat yarattıklarından kuşku duymadan ya da çaldıklarını bilerek ama zihinlerinden uzaklaştırıp gizleyerek gururla sahiplenirler.
Sayfa 16 - MetisKitabı okuyor
Orkun'un Yayın Macerası ve Sonu: Orkun'da hiç aksamayan iki köşe vardı: "Orkun'dan Sesler" ve "Türkiye'nin Köy ve Kasabaları". Bunlardan birincisinde haftanın bazı haberleri çok defa mizahi bir üslupla ele alınıyor ve ayrıca 1944'e ait güldürücü hatıralara yer veriliyordu. Diğerinde çeşitli şehir,
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.