Güzel bir anekdot:)
"Bu ülkede camiler açık değil mi, isteyen namazını kılmıyor mu? Mevlit okutmuyor mu? İsteyen orucunu tutup hacca gitmiyor mu? Karışmıyoruz, herkes serbest. Peki daha ne istiyorsunuz?" "Biz de onlara şu cevabı veriyorduk: Avcılar tüyleri renkli güzel bir kuş avladıklarında bu kuşu toprağa gömmek istemezler. İçini boşaltırlar, saman doldurup evlerinin baş köşesine koyarlar. Okullarda, müzelerde içi saman dolu kuşları görmüşsünüzdür. Bize demiş oluyorlar ki: Bu kuşun gözleri yok mu? Var. Gagası yok mu? Var. Kanatları yok mu? Var. Peki daha ne istiyorsunuz? Biz de tek kelimeyle diyoruz ki: Biz içi saman dolu cansız kuşu değil, bu kuşun canlısını istiyoruz canlısını. İşte bizim bu ülkede istediğimiz budur. Bizim zihniyetimizle diğer zihniyetlerin farkı da içi saman dolu kuşla canlı kuş arasındaki farktır."
Sayfa 181 - MgvKitabı okudu
Bir anekdot:
“Yanlış yaşanmış hayatın kıymetiharbiyesi yoktur ve hayat her türlü çabaya değer.”
Sayfa 440Kitabı okudu
Reklam
Cemal Süreya’ dan bir anekdot:
“Birkaç kişi oturmuş konuşuyorduk. Daha önce hiç görmediğim bir genç de katılmıştı aramıza. Arkadaşlardan biri, “Keşke” dedi, “İstiklal Marşı için açılan yarışmaya katılmış öbür şiirler de yayımlansa. Hepsini görmüş olurduk.” Yeni tanıdığım genç buna şiddetle karşı çıktı. Öfkelenmişti birden, boyun damarları kabarıp inmeye başlamıştı. Ona göre İstiklal Marşı’mız, İstiklal Marşı’mızdı; öbür şiirlerin yayımlanması sakıncalı olurdu; kendimizi inkâr etmek olurdu. Nedenini sorduk. Şöyle karşılık verdi yeni genç: “— Ya onlardan biri daha iyiyse?.. Burda sorun İstiklal Marşı yarışması değil. Ayrıca bugün, birçok şairin, Mehmet Akif’in devreye girmesi üzerine yapıtlarını yarışmadan çektiğini de öğrenmiş bulunuyoruz. Seçme işlemi (TBMM oylaması) iki aday yapıt arasında yapılmış: Mehmet Akif’in ve Muhittin Baha’nın [Pars (?) – S.Ö.] şiirleri. Yani “İstiklal Marşı Yarışmasına Katılan Şiirler” adlı bir kitap düşünülemez. Ama yeni gencin bağnazlığı ürpertmişti beni.”
"Freud hakkında bir anekdot duymuştum. Herhalde bilirsiniz: Üstat puroya çok düşkünmüş ve bir gün birisi ona bu tutkusunun nasıl yorumlanması gerektiğini sormuş. O da yanıt olarak 'Bazen bir puro sadece bir purodur' demiş."
Sayfa 66 - İletişim Yayınları 16.BaskıKitabı okudu
Yazarın, kitabı ‘Annesinin Seccadesi’ne benzetmesi
“Bu kitapta birçok alıntılar, derkenarlar göreceksiniz. Bu alıntıların künyelerini dipnotlarda gösterdim. Yüzlerce pasaj, anekdot belli bir teknik ve üslup bütünlüğü içinde bir araya getirilmiş, telif edilmiştir. Kitabımı bu yönüyle ‘Annemin Seccadesi’ne benzetiyorum. Küçüklüğümde anneciğim, kullanılmaz durumdaki elbiselerden, kumaş parçalarından bizlere çantalar, kıyafetler yapar, bunlardan da arta kalan parçaları birbirine ekleyerek diker ve rengarenk seccadeler yapardı. Birçok çeşit kumaş ve değişik renklerden oluşan bu seccadeler, bende hep ‘terkip ve telif’ fikri uyandırmıştır. Bu kitap da birçok renk ve desenden oluşan ve kelimelerin tam da sözlük anlamına uyan bir ‘terkip* ve telif’tir.** Zira terkip*; birkaç şeyi birleştirip yeni bir şey meydana getirme; telif** de; bir araya getirilen unsurları uzlaştırma, uyumlu hâle getirme, demektir. Eskiler bu sebepten ‘kitap yazana’, ‘yazar’ değil, ‘’müellif’*** derlerdi.” ***müellif: bir araya getiren, uyuşturan, uzlaştıran. ~ Dr. Mustafa ULUÇAY ~
Sayfa 14 - Önsöz’den…Kitabı okudu
Muazzam bir anekdot...
Alınan alınıyor, satılan satılıyor, dönüş yoluna koyuluyorlar. Bir yerde mola verip konakladıkları anda Meysere bakıyor ki Efendimiz (s.a.v.) hesap kitapla meşgul...Efendimiz (s.a.v.) hesaplarla uğraşırken Meysere merakla, "Ey Muhammed! Ne yapıyorsun?" diye soruyor. Efendimiz (s.a.v.), "Ey Meysere, gel, şahit ol. Ben kervanla yola çıktığım zaman kendi kasamla kervanın kasasını ayırmıştım. Fakat nasıl olduysa kasalar karışmış. Ne yapsam da işin içinden çıkamadım. Sen de şahit ol ki ben kendi kasamı kervanın kasasına dahil ediyorum. Oradan üzerimde hak kalacağına benim neyim varsa oraya gitsin!" diyor.
Reklam
653 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.