Tebrik ederim.
Bir kız, babası tarafından tecavüze uğradı.
Sesinin duyulmaması için dayak yedi.
Adının çıkmaması için susturuldu.
Ve en sonunda zarsız, namussuz ve iffetsiz kaldı. Üzerine bir de babasından olan çocuğunu doğurdu.
Suçu neydi?
Savunmasız, küçük ve bu dünya için fazla temiz olmasıydı...
Bununla bitmiyor ki, o çocuk gibi binler var şu
Ve bitti!
Öyle bir ikilemdeyim ki şimdi...
Bir tarafım neden bu kadar geç kaldım diyor, bir tarafım nereden okudum seni!
Ben şimdi nasıl unuturum okuduklarımı ve nasıl devam ederim eskisi gibi!
Nereden başlayacağımı, nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Okurken nasıl okuyacağımı da bilemedim. Dinlene dinlene okudum eseri. Daha iyisi gelmedi elimden.
Herkese Merhabalar!
Beyaz Zambaklar ülkesinde kitabını henüz bitirdim ve bilgiler tazeyken söze hemen başlamak istedim zira kitabı okurken inceleme yapacağım anı sabırsızlıkla bekliyordum.
Kitap Grigoriy Petrov'un 1920'li yıllarda yazmış olduğu bir kitap ve kitapta Findanliya'nın kuruluşunu bataklıklar ülkesi bir ülkenin Beyaz zambaklar ülkesine
Sevgi... Sevgi nedir? Sanıyorum ki sevgi, sözcüklere sığmayan bir şey. Sevgi, birini anlamak, onun varlığından mutlu olmak. Mutlulukları, mutsuzlukları onunla paylaşmak...
Ayrılmak çok zor bazı kitaplardan!
Hele o kitap sayfa sayfa içine işlediyse...
Artık ellerin bıraksa da zihnin, kalbin o kitapla yaşamaya devam edecektir!
Mihmandar
Hicretle başlıyor eser.
Ta o an hissettim eserin sayfalardan yüreğime hicret edeceğini!
Hz. Peygamber ile bir yolculuk...
"Azıcık sabret, Allah belki sana bir yol arkadaşı
Bu aralar en çok düşündüğüm konulardan birisi bu oldu arkadaşlar.Biz Dünyalık mı yaşıyoruz, yoksa Ahiretlik mi diye? Bunun cevabı aslında çok basit : Çoğumuz dilde Ahiretlik yaşıyoruz.Gönülde ise Dünyalık.Neden mi böyle dedim? Önce iyiliklerimize bakalım.Yaptığımız iyiliğin büyüğü, küçüğü elbet olmaz.İyilik iyiliktir.Ama bir insana 50 liralık
Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan...
Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir;
sevmeninkini yalnızlık...
Sızlamayan her organ, hele de burun diregi bayramdır.
Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp "çok şükür bugünü de gördük"
Kendi kişiliğinden ziyade davasını ön planda tutmuş yazarımızın yaşamı hakkında "Türkçe sevdalanan; İslamca yanan binlerce Anadolu evlatlarından biri." olduğu dışında pek bilgiye sahip değiliz . Kitabımız ise Dava Yazıları, Gençlik ve Şuur Yazıları, Biyografik Yazılar olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler içerisinde
Ahraz bu yıl içinde okuduklarim arasinda beni en çok şaşırtan kitap oldu. Güzel bir kitap oldugunu duymuştum fakat bu denli sevecegimi hiç tahmin etmemiştim.
Kağıt toplayıcılığı yaparak hayatta kalan (bakın yaşamak demiyorum) bir kız çocuğu ile başlıyor kurgu. Olaylar hızlı fakat derinlemesine anlatılarak ilerliyor. Yani az cümle ile çok iş yapmış Deniz Gezgin.
Bir kız çocuğu düşünün, çocuk yaşta yetişkin olmak zorunda bırakılıyor.
Bir anne düşünün yaşarken ölü..
Bir beden düşünün her yeri kabuk bağlamış, kimse dokunmuyor, dokunulsa da hissetmiyor.
Ve bir çocuk düşünün hayatta fakat kimse görmüyor.
Mitletle, masalsı anlatımla süslenmiş kesinlikle edebi olarak çok zengin bir kitap. Deniz Gezgin nerede uzun anlatım yapacağını, nerede kısa tutacağını çok iyi ayarlamış o yüzden hiç ama hiç sıkılmadım okurken, tek bir sayfada bile.
Toplumun kendinden olmayanı nasıl ötekileştirdiğini, günah keçisi ilan ettigini ve iki yüzlülüğünü gözler önüne seriyor bu kitap. Ötekilere ait bir şeyler okumak isterseniz bu kitap harika bir seçim.
Ahraz'dan detaylı olarak bahsettiğim videomu izlemek isterseniz link: youtu.be/8-CbEQVmD1s
AhrazDeniz Gezgin · Sel Yayıncılık · 20124,874 okunma