Ömür Hanımla Güz Konuşmaları
Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı ve yüzüm
yedi milyar yalnızlık!
Cehalet bitti şükür! Bilgiyle bilgisizlik arasındaki o anlamsız ayrım kalktı! Artık herkes her şeyi biliyor. Artık herkes kendini şehvetle seviyor. Kaldıysa bir huzursuzluk, o da bilmeyenlerin bilenleri küçümsemesinden başka bir şey değil! Herkes bilgi zehirlenmesinden ölecek! İki söz arasında kir-çapak, aksırık-tıksırık, toz-pas gibi sesler duyulsa da, herkesin siyasetten iklime, aşktan ölüme, hukuktan petrole, karıncalardan kutuplara… büyük düşünceleri var! Hatta şiir, müzik, resim… bilmek ne, hepsine kendi yüksek seviyelerinden sözler, sesler, renkler ekliyorlar. Öyle yüce gönüllü ki herkes, kimse dehasını esirgemiyor. Özel gazeteleri, televizyonları, sayfaları var! En az bir milyon fotoğrafını görmedikleri kimseyi önemsemiyorlar! Bazıları “bu bir pornografi” dese de, onlara göre bu içtenlik. Hatta eşitlik. Dürüstlük. Belki biraz yalnızlıktan söz edilebilir ama dünyanın kendilerinden yapıldığını hemen görüyorlar. Yedi milyar yalnızlık olur mu hiç?.. Şükür cehalet bitti! Kimse okumuyor, herkes yazıyor. Kimse öğrenmiyor, herkes biliyor. Kimse susmuyor, herkes konuşuyor. Kimse çekilmiyor, herkes ortada. Kimse kederlenmiyor, herkes şenlik. Kimse yere bakmıyor, herkes gökyüzü. Kimse sevmiyor, herkes arzu ediyor. Kimse gözyaşı değil, herkes küfür. Kimse eşik değil, herkes ufukların ötesi. Kimse gölge değil, herkes ışık. Tevazu bitti. İncelik bitti. Hatıra bitti. Gönül bitti. Şarkı bitti. Bir aynalar pazarı ki, yaşıyoruz işte… Şükrü Erbaş
Reklam
O güneş de gökyüzü de birer aldanıştan başka bir şey değildi. Belki yüzüncü kez aldanışımın önüne geçemiyorum.
"Ama artık istediğim o değil. Şimdi başka bir şey istiyorum; sıcak, korunaklı bir şey, sığınabileceğim bir şey, her ne yapmış, kime dönüşmüş olursam olayım geri dönebileceğim bir şey. Hep orada olduğunu bileceğim bir şey, anlıyor musun? Sabah gökyüzü gibi..."
Sayfa 252
Biraz uzun bir paragraf; alıntı yaparak bütünlüğünü bozmak istemedim ..
Her gün başka bir gün doğuyor, her gün yeni yıldızlar döşeniyor gökyüzüne, ... diyordu Dursun Dede. Her doğan gün, her gece gökyüzüne yeniden döşenen yıldızlar savaştadır. Her sabah yeni çiçekler açıyor, dünkünden daha güzel, diyordu Dursun Dede, yeni bebeler doğuyor, her gün, her gün yeniden, eskisinden daha sağlıklı. Dünya her gün, her gün, her gün güneş doğarken deri değiştiriyor, yepyeni terütaze oluyor. İnsan, her insan, eğer insansa, her gün, her gün tanyerleri ışırken yeniden doğuyor. Toprağa düşen her tohum, toprağı yaran her filiz yenidir. Gökyüzü her ışıyışında yeniden kuruluyor, dünya yeniden kuruluyor her tan atışında, tohum yepyeni uçuyor, su yepyeni akıyor, ışık yepyeni akıyor. İnsan yüreği yepyeni yepyeni atıyor. Çiçek sevgiye duruyor, yürek sevgiye duruyor, şırlayıp gelen ışık sevgiye duruyor. Ölüm yok, diyordu Dursun Dede... İnsana ölüm yok. İnsan muhabbete, insan sevgiye doğuyor. İnsan sevgiye doğmuyorsa insan olamazdı, o zaman ölürdü işte... İnsan insana doğuyor.
Ayrılık başka nasıl anlatılabilirdi..
Tam göğsünüzün ortasında bir yeriniz acıyacak... Evinizin sizi içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksiniz... Sokağa fırlayacaksınız... Sokaklar da dar gelecek... Tıpkı vücudunuzun yüreğinize dar geldiği gibi... Ne denizin mavisi açacak içinizi, ne pırıl pırıl gökyüzü... Kendinizi taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da
Epsilon YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Aksilikleri Aşma (...) Aksilik veya krizle karşı karşıya kaldığınızda yapabilceğiniz birbirinin zittı iki seçenek vardır. 1. "Elinden geleni ardına koyma!" tavrı ile mücadeleye girişme. 2. Başınızı kuma gömüp hepsinin kendiliğinden kaybolmasını umut etme. İlk yaklaşımdaki insanlar, kapasitelerini esnetmeye ve test etmeye zorlayan
Sayfa 136
Bir insana tavsiyeler...
1. Utanç bir prangadır. Kendini azat et. 2. Yeteneklerin hakkında endişelenme. Sevme yeteneğin var. Bu yeter. 3. Diğer insanlara karşı nazik ol. Evrensel boyutta onlar sensin. 4. İnsanlığı teknoloji kurtarmayacak. İnsanlar kurtaracak. 5. Gül. Sana yakışıyor. 6. Meraklı ol. Her şeyi sorgula. Şimdinin gerçeği gelecekte bir hikaye olacak
Sayfa 261Kitabı okudu
Bir kadın seni seviyorsa sana aittir. Mutlaka bir fotoğrafın vardır bir yerinde odasının, onu kaldırtma. Bir kadın seni seviyorsa uyumadan önce dua ediyordur, senin adınla başlayan dualar ve biten senin adınla onu susturma. Bir kadın seni seviyorsa sana zarar veremez. Yalnız genç adam, kadınlar vazgeçtikleri adamlara da acımayı beceremez, bu
Bazı harfler ekleyerek, bazı harfler silerek
Bir aşk şiirine başlarsın. Canından çekersin her bir dizeyi. Şiir, sevgilinin kirpiğinden ruhuna, dünyada olmayan büyülü yollar açar. Sen bile sözünün karşısında tutulur kalırsın. Sonra dünya döner. Sevgili, dönen dünyaya karışır. Onun boşalttığı yere, yalnızlık, hatıra, keder. Pişmanlık denen gökyüzü kadar bir " gönül yarası " gelip oturur. Akif Efendi'nin Gönül muhabbeti âdet eylemiş bir kere, yoksa / Ne bende aşk ne sende cemal kalmıştır dediği yerlere varırsın. Sözüne, şiirine kaynaklık eden kişi, o sözlerin uzağına düşmüştür. Sen, o sesin ,aşkın uzağına düşmüşsündür. Ama bir bakarsın ki başka aşklarda, başka seslerde sürüp gidiyor sözlerin. Hemde daha bir değerlenerek. Bazı harfler ekleyerek, bazı harfleri silerek yazdıklarının üstünden bir daha geçersin.
Sayfa 13 - Kırmızıkedi YayıneviKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.