Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1909 ve 1910 yıllarında iki kez Finlandiya’yı ziyaret etme fırsatı buldum. Diğer ülkelerden çok farklı bir görünüme sahip olan Finlandiya’nın konumu çok dikkat çekicidir. İnsanlarının düşünceleri, ruhsal yapıları, dünya görüşleri bizimkinden çok farklıdır. Bu insanları inceleyecek olan biri, onların sanki dünyamıza değil de başka bir
Bulgarca Çevirinin Önsözü - Dr. BojkofKitabı okudu
Bodleian Kütüphanesindeki ara merdivenlerde, Peri altın yaldızlı bir levha gördü. Üzerinde bir dizi isim yazılıydı. Kütüphaneye büyük bağışlar yapanların isimleri. Varlıklı, güçlü kişiler, ezelden beridir, aralıksız desteklemişlerdi bu muhteşem koleksiyonu. Peri düşündü ki, bu kütüphane aşağı yukarı aynı dönemlerde Osmanlı Istanbulu’nda yapılmış olsaydı, şimdiye kadar muhtemelen birkaç kez yıkılmış ve her seferinde dönemin baskın ideolojisine uygun şekilde farklı bir mimari, zıt bir tasarım ve yepyeni bir isimle tekrar yapılmış, en sonunda bir gün alışveriş merkezine dönüştürülmüş olurdu.
Reklam
Yirmi dört yıl önce mahkemede Marksist olduğumu haykırdım. Bu, ümitsizlikten doğan bir isyandı. Bir nevi meydan okuyuş. O yalnızlık içinde bir şey olmak ihtiyacı. Yılları çeşitli “humiliation”lar içinde geçen, kucağında yaşadığı cemiyette hep yabancı muamelesi gören, bazen Türk, bazen şehirli, bazen insan olduğu için envai hakarete uğrayan
Üç arkadaşın öyküsü bu. Beyoğlu’nda büyümüş, Beyoğlu’nda yaşayan üç ayrı kişilik, üç ayrı kimlik, üç ayrı insan. Ölümsüzlük merakıyla başlayan ölümler. Her cinayetin ardında gizemli bir neden… Ve soruşturma boyunca adım adım, bina bina, sokak sokak Beyoğlu. O çoksesli, çokrenkli, çokdilli, çokkültürlü Beyoğlu. Günümüzün Babil Kulesi… İnsanın
" Eskişehir'de, şimdi yerine büyük bir okul dikilmiş bahçe içindeki tek katlı beyaz kütüphane, lise sıralarında benim saadeti duyduğum en güzel yerlerden biriydi. Uzak, hayali seyahatlerin, içlerinde Goethe ve Nietzsche de bulunan büyük adamlarin, gazete ve dergilerde sayısız bilgi ve haberlerin, kafamı Nuh'un gemisi gibi doldurduğu ve benim her akşam yeni bir ruhla yüklü, parkta dolaştığım saatleri hiç unutmam. "
Sayfa 18 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
İçinde dört bin kitabın bulunduğu bir kütüphane olmasına rağmen insana boğucu gelmeyen, büyük mavi odaya giderlerken, Sarah Schumann, “Seni tam anlayamadım,” dedi. Sarah Schumann lüks bir hayat yaşıyordu ama bu, hayatının merkez noktasını teşkil etmiyor, yüksek sosyetedeki diğer kadınlar gibi gününü dünyanın her yerinde alışveriş yapmakla, hava atmakla ve başkalarını küçük görmekle geçirmiyordu. Sarah’ın istediği her şeyi yapabilecek imkânı olmasına rağmen, Schmidt’in üst sosyetede tanıdığı en bonkör kadındı. Sanat ve kültür hayatını destekliyor, şiddet görmüş ve tecavüze uğramış kadınlar ve her şeye rağmen hayatta bir şansları olsun diye, engelliler için yardım dernekleri kuruyordu. En çok da, cinsel saldırı sonucunda büyük darbeler almış olan çocuklarla ilgileniyordu.
Reklam
Seyyar bellek
İsa’dan önce 47 yılının üçüncü gününde Antik Çağ’ın en ünlü kütüphanesi cayır cayır yandı. Romalı lejyonlar Mısır’ı istila ettiler ve Julius Sezar’ın Kleopatra’nın erkek kardeşiyle giriştiği çarpışmalardan birinde, alevler İskenderiye Kütüphanesi’ndeki binlerce papirüs rulonun büyük bir kısmını kül etti. Birkaç bin yıl sonra Kuzey Amerikalı lejyonlar Irak’ı istila ettiler ve George W. Bush’un kendi icat ettiği düşmana karşı düzenlediği haçlı seferinde Bağdat Kütüphanesi’nin binlerce kitabı yanıp kül oldu. Tüm insanlık tarihinde kitapları savaşlardan ve yangınlardan korumaya yönelik şu projenin bir benzeri daha olmadı: seyyar kütüphane, Onuncu Yüzyılın sonlarında Pers ülkesinin büyük veziri Abdül Kasım İsmail’in bulduğu bir fikirdi. Bu ileri görüşlü adam, yorulma nedir bilmez gezgin, kütüphanesini yanında taşıyordu. İki kilometre uzunluğunda bir kervan oluşturan dört yüz deve, sırtlarında yüz on yedi bin kitap taşıyordu. Develer aynı zamanda eser kataloğu vazifesi de görüyorlardı: her deve grubu Pers alfabesinin otuz iki harfinden biriyle başlayan kitap isimlerini taşıyordu.
Sayfa 13 - *Sel Yayıncılık - Ocak 3Kitabı okuyacak
Kitaplar, tören alayı büyük bir gürültü içinde caddede ilerlerken, Sezar'ın kulağına 'Unutma, Sezar, sen de ölümlüsün,' diyen pretoryen muhafızlarıdır. Çoğumuz dünyayı dolaşıp herkesle tanışamayız, bütün şehirleri göremeyiz. Bunun için zamanımız, paramız ve bu kadar çok arkadaşımız yoktur. Aradığın şeyler, Montag, dünya, fakat vasat bir insan için onların yüzde doksan dokuzunu görmenin yolu kitaplardan geçer. Garanti isteme. İnsan, makine veya kütüphane gibi herhangi bir şeyde saklanabileceğini sanma. Kendi kırıntılarını kurtar ve eğer boğulursan, en azından sahile doğru yüzerken boğulduğunu bil.
Sayfa 131Kitabı okudu
426 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.