Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hınç nedir bilmeyişim, hınç konusunda aydınlanışım, –kim bilir bunda da uzun hastalığıma nasıl minnet borçluyum! Bu sorun öyle kolay değildir: İnsan onu hem güç içindeyken, hem de zayıflık içindeyken yaşamış olmalı. Hastalığa karşı genel olarak söylenecek bir şey varsa, o da hasta insanda asıl kurtulma içgüdüsünün, korunma ve savunma içgüdüsünün bozulmasıdır. İnsan hiçbir şeyden sıyıramaz kendini, hiçbir şeyle baş edemez, hiçbir şeyi geri çeviremez, –herşey yaralar. İnsanlar, nesneler sırnaşıkça sokulur, yaşantılar pek derinden koyar adama; anı, irin toplayan bir yaradır. Hastanın elinde bir tek büyük ilaç vardır bunlara karşı: Rus yazgıcılığı dediğim şey, o başkaldırma bilmez yazgıcılık; bununla Rus askeri sefere artık dayanamaz olunca, karın içine uzanıverir. Bundan böyle hiçbir şeyi kabul etmemek, üstüne almamak, içine almamak, hiçbir tepki göstermemek... Ölme yürekliliği değildir bu her zaman; yaşam için en tehlikeli koşullar altında yaşamı koruyan bu yazgıcılıktaki büyük sağduyu, metabolizmanın azalmasında, yavaşlamasındandır; bir çeşit kış uykusu istemindendir. Bu mantıkla birkaç adım daha gittik mi, bir gömütün içinde haftalarca Hind fakirine varırız...
Ve genç şair, yazıları karşısında kendinden geçmeyen bu fevkalade kızı seviyordu... " Sevgilim " dedi, " Mısralarım ki Hind'in ipeklileri kadar ince dokunmuş ve İran'ın kıymeyli halıları gibi hünerli renklere süslenmiştir, niçin senin kalbini heyecana getiremiyorlar ? Geceyi terennüm eden şarkılarım sana kendi gözlerini ; gün doğuşunu anlatan şarkılarım sana dudaklarının rengini hatırlatmıyor mu ? Dalgalara ait şiirlerimde dağınık saçlarının tellerine rast gelmiyor musun ? "
Reklam
"Hiç kimse kendi Yaratıcısından başkasını sevmez. Fakat Zeyneb'in, Suad'ın, Hind'in ve Leylâ'nın sevgisiyle ya da bu dünya sevgisiyle ya da para ve makam hırsıyla ya da bu âlemde sevilen şeylerin sevgisiyle Allah gizlenmiştir."
Sayfa 24 - Terapistin Sûfi Olursa/Ali Rıza Bayzan
O sahte mistikler mütemadiyen kendisini nefse eziyet etmek suretiyle bir yere götüreceğini zanneder. Bu derin nüansı da İmam-ı Rabbani halletmişlerdir. Nefse bu kadar şeriat dışı ceza vermek nefsi ters tarafından yine mükâfatlandırmaktır! Çünkü nefs hiçbir şey yapamayınca, bu defa o halin keyfine düşer. Ve o kadar incedir ki, bu mesele, nefse pay vermemek için namazı lezzetle kılmayı yanlışlık sayan büyükler bile vardır. Peki lezzetle kılmayıp da nasıl kılacağım?.. Vazife olarak yapmak lazımdır! Ne o, ne bu, her şeyin dışında, namaz, en büyük vazife... Bunlar halledilir nüasnlar değildir! Bedir, o Hind fakirlerinin, papazların hali?.. Evlenmemek, yememek, içmememek... Ashab'dan biri ramazan'da gölgede oturmuyor. Hem oruçlu, hem gölgeyi istemiyor. Allah'ın Resulü, hemen emrediyorlar: "Orucunu tut ve gölgede otur!"
‘’Arab'ı, Acem'i, Hind'i, Çin'i yenilirken, tek başına Avrupa'ya dalan ve yüzyıllarca tek başına bütün Avrupa milletlerine karşı Tanrının adının savunan Asya arslanları, zaman zaman gaflet uykusuna dalmışlar, fakat sonra sıçrayıp şahlanmışlardır.’’
"Sevgilim" dedi, "mısralarım ki Hind'in ipeklileri kadar ince dokunmuş ve İran'ın kıymetli halıları gibi hünerli renklerle süslenmiştir, niçin senin kalbini heyecana getiremiyorlar? Geceyi terennüm eden şarkılarım sana kendi gözlerini; gün doğuşunu anlatan şarkılarım sana dudaklarının rengini hatırlatmıyor mu? Dalgalara ait şiirlerimde dağınık saçlarının tellerine rast gelmiyor musun?"
Sayfa 25 - Yapı Kredi Yayınları - 1906Kitabı okudu
Reklam
Kadınların başında Ebu Süfyan'ın karısı Hind vardı. Elli yaşlarında şişman bir kadındı, Bedir Savaş'ında hem babası hem de ağabeyi ölmüştü. Onları öldüren, Muhammed'in dev gibi amcası Hamza'ydı. Kadının içi intikam ateşiyle doluydu.
Sayfa 209Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.