Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
II. Abdülhamit, bir yanda Rusya'yla, öte yanda da İngiltere ve Fransa'yla mücadele ederken bir üçüncü güç aradı ve Al­manya'yla yakınlaştı. Temel sorununa -imparatorluğun çöküş­ lten veya küçük ulusal birimlere bölünüp parçalanmaktan nasıl kurtarılacağı- bir çözüm arıyordu. Almanya, kendine özgü ne­denleriyle yardıma koşmaya can attı.II. Abdülhamit, yerine tahta geçen V. Mehmet ve İttihat ve Terakki Cemiyeti, resmi olarak, geleneksel Osmanlıcılık politi­kasına bağlı kaldılar. Bu politikaya göre, padişahın bütün tebaa­sı, ait oldukları dil veya din grubuna bakılmaksızın ortak bir va­tandaşlıktan yararlanacaktı. Osmanlıcılık, imparatorluğun milli­yetçi gerçeklikleri karşısında çoktandır eskimişti. Bir Osmanlı milleti yoktu, aslında ulusal nitelik taşımayan Osmanlı sistemi­nin herhangi bir milliyetçilikten kazanacağı hiçbir şey de yoktu.
Sayfa 16 - Arma YayınlarıKitabı okuyor
kırmızı deynek
Havanın yüzünde bir kırlangıç sürüsü Ve yabanıl ak atlar doludizgin Bu sabah, bu sabah öylesine güzel ki Bu sabah yağmur yağacak Bu sabah gün açacak Bu sabah tekmil tornurcuklar patlayacak Bahar patlayacak Köpükler, bulutlar patlayacak Özlemierin en güzeli, tozlu bir özlem Topraktan yeni çıkarılmış Üç bin yıllık yunan şarabı Atların kara
Sayfa 85 - Yapı Kredi Yayınları
Reklam
Ey kardeş bil ki! Nefis, kendisinden küçük ve kıymeti az olan şeyleri Hâlıkın yed-i kudretinden çıktığını bilmek ve tasavvur etmek istemiyor, tâ ki, kendi daire-i rububiyetini muhafaza edebilsin. Bunun için sadece kendisinden büyük ve azametli ve kıymetli eşyayı Hâlıka veriryor. Kendisinden aşağı olan şeylere gelince de, gözünü kapayıp gaflete dalmak ister. Demekki nefis, kendini eşyanın en küçüğü olarak ve belki de hiç olarak görmedikçe, bir nevi ta'tile veya şirk-i hafiye olan meylden kurtulamaz. Mesnevî-i Nurîye(Bd.)
Bir Kürt'e Türk demek veya onu Türkleştirmeye çalışmak Kürt sorunudur. Çünkü Kürtler de tarihleri binlerce yıl öncesinden Mezopotamya'ya yani bugünkü Kürdistan coğrafyasına dayanan kadim bir halktır. Zaten dilleri de farklı dil grubundandır. Kürtçe, Hint Avrupa dil grubundan, Türkçe ise Ural Altay dil grubundandır. Sadece bu bile iki
Sayfa 68 - Dipnot YayınlarıKitabı okuyor
Peki, Dr. Cicoria'nın olağandışı müzikseverliği, ani müzikofilisi için ne demeli? Frontotemporal demans tanısı konan, yani beyinlerinin ön kısmı hasar görmüş olan hastaların soyutlama ve dil yetilerini kaybettiği, bu hastalarda kimi zaman müzik konusunda şaşırtıcı bir yeteneğin ortaya çıktığı ya da serbest kaldı­ğı biliniyor - gerçi ifade
O zamanın, o uğursuz devrin özelliklerinden olan zalimlerde zulmün sınırı ve sonu, mazlumlarda sızlanmaya dil olmaması gibi, Salih'in de Hacca'dan gördüğü eziyetlere karşı sızlanan dili yavaş yavaş susmaya alışıyor, o sustukça Hacca'nın zulmü korkunç haykırışlarla bağırarak artıyordu.
Reklam
Lütfen okuyunuz
Ey insan! Aklını başına al. Hiç mümkün müdür ki: Bütün envâ-1 mahlükatı sana müteveccihen muâvenet ellerini uzattıran ve senin hâcetlerine "Lebbeyk!" dedirten Zât-ı Zülcelâl seni bilmesin, tanımasın, görmesin? Mâdem seni biliyor, rahmetiyle bildiğini bildiriyor. Sen de Onu bil, hürmetle bildiğini bildir ve kat'iyyen anla ki: Senin gibi zaîf-i mutlak, âciz-i mutlak, fakîr-i mutlak, fânî, küçük bir mahlûka koca kâinatı musahhar etmek ve onun imdâdına göndermek; elbette hikmet ve inâyet ve ilim ve kudreti tazammun eden hakikat-ı Rahmettir. Elbette böyle bir Rahmet, senden küllî ve hâlis bir şükür ve ciddî ve safi bir hürmet ister. İşte o hâlis şükrün ve o safi hürmetin tercümânı ve unvânı olan بِسْمِ الله الرحمن الرحيم i de. Rahmetin vüsülüne vesîle ve o Rahman'ın dergahında şefaatçi yap....
Bugün Müslüman Boşnak, Katolik Hırvat ve Ortodoks Sırpların yaşadığı Bosna'nın halkı, 8. yy'da biten süreçte şu ulusların karışmasından oluşmuştur: İllirler, Kavimler Göçü'nün ilk dalgasında gelen Gotların kalıntıları, Avar desteğinde gelen Slavlar ve hepsinin başında yönetici olan Avarlar ve Kutrigurlar. En kalabalık olan Slavlar zamanla diğerlerini eritmişler, yöresel küçük ayrılıklar gelişmekte birlikte, ülke Slavcanın Ştokav lisanının İyekav lehçesinin konuşulduğu bir dil etrafında önce dil birliğini, ardından önce küçük bir bölgenin ismi olan Bosna'nın şimdiki ülkenin ismi olacak şekilde genişlemesiyle, coğrafi aidiyet içinde millî birliğini geliştirmiştir.
Sayfa 162
Hazır mısın.
Cenâb-ı Hak konuşması- nın büyüklüğüyle seni çağırıyor: Ey Adem oğlu! Bana yaklaş! Sen de korkak, mahzun, titrek bir kalb, zelil ve korkak bir göz, kırık bir yürek ile ona yaklaşırsın. Ne küçük, ne büyük, kaydetmediği hiç bir şeyi bırakmayan kitabın senin eline verilir. Nice fahiş hareketlerin vardır ki, unutmuşsun, o kitab sana hatırlatıyor. Nice tåat vardır ki, âfetlerinden ga- fil olmuşsun, onların kötülükleri sana keşfolunuyor. Nice mahcubiyet ve korkaklığın, nice darlık ve acizliğin vardır. Keşke bilseydin hangi ayakla Allah'ın huzurunda duracak- sın? Hangi lisanla cevab vereceksin? Hangi kalble Allah'ın dediğini anlayacaksın? Sonra utangaçlığının büyüklüğü hak- kında düşün. O
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.