Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Anne olmak .. :((
Çocukken yatağımdan her kalkışımda, yerdeki yastık ve minderleri görüp, annemin dağınıklığından dolayı söylenip dururdum. Büyüdüm, evlendim ve nur topu gibi bir erkek çocuğu sahibi oldum. Oğlum da bana benzemiş olacak ki geceleri kıpır kıpır dönüp ikide bir yataktan düşüyor. Ve simdi ben, rahmetli anacığıma fatihalar okuyarak, yavrumun düşebileceği yerlere minderler seriyorum...
Şövalye...
Babam, yıllar önce ben daha çocukken, "Şövalye kandır, oğlum," derdi. İmparatorun bir numaralı savaşçılarından olan bu adam kim bilir hangi savaştan geri dönmüş hangi kuşatmadan sağ kurtuşmuştu.
Sayfa 46 - Epsilon Yayınları
Reklam
AFFETMEK BIRAKMAKTIR Kartopu attığım kadın öfke ile üzerime yürürken kendimi kötü hissetmiştim... O an bilinçaltıma hangi duygular yerleşiyordu farkında değildim... Bildiğim tek şey vardı; kadın kızgındı, beni aşağılıyor, suçluyordu... Yaşadığım suçluluk duygusu o gün beni çok etkilemişti... Yıllar sonra keyifli bir aile ortamında, nereden geldi
( Eleştirel bir Bakış )
_Dinde zorlama yoktur. (Bakara 256) _Ama, kim İslamdan çıkıp başka bir dîn'e yönelirse sapkındır ve af yoktur. (İmran 90) _Çünkü, tek gerçek din islamdır. (İmran19) _İslam dışı tüm inançlar batıl ve sapkınlıktır.(Hadis) _İslam hakim gelene kadar kafirlerle savaşın.(Enfal39) _Kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır. (Saff 8)
Bazen telefonu açtığında titrek bir sesle ‘babam evde yok’ derdi. Küçük bir çocukken bile, yetişkin bir adamın altı yaşındaki oğlunu taklit ederek insanlardan saklanmasını gülünç bulurdum ama yıllar sonra kendimi aynı şeyi yaparken buldum , sadece bu kez ben onu taklit ediyordum, “ Oğlum evde yok. Konu neydi?”
Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Çocukken öyle çok şey var ki onlara öğretilecek; ama dır dır söyleyerek değil, kendi hareketinle öğrete. ceksin. işte size anlatmıştım; otobüsteyiz, hanımın ku. cağında çocuk... Biletçi geldi: “Hanım, çocuk kaç yaşında” dedi. 5, dedi annesi. Çocuk, şöyle döndü anne. sine: “Anne ben 7 yaşındayım, değil mi?” demez mi? Tamam, daha 7 yaşındaki çocuğa annesi yalancı ol oğlum, dedi, bitti! E demek ki ilk iş yuvada başlıyor, yuvada başlıyor. Hattâ yuvadan evvel de başlıyor. Gene böyle bir şey okumuştum: Birisinin bir bebegi olmuş. Çocuk devamlı olarak ağlarmış gece gündüz, durmaksızın ağlarmış. Nihâyet olacak şey değil, psikoloğa götürelim, demişler. Götürmüşler. Doktor sormuş, demiş ki: “Ana baba geçimli misiniz?” “Maalesef,” demişler. “Geçimli değiliz ve hırgürdür aramız.” “O halde çocuğu son derece sâkin ve gürültü patırtı olmayan, kavgasız, gürültüsüz, neşeli bir eve misâfir bırakın” demiş. Götürmüşler sâkin, temiz, gürültüsüz eve. Şak demiş çocuk susmuş. Bir vibrasyon var ki o geçiyor ama biz fark etmiyoruz; ama geçiyor, geçiyor.
Anlamadan ezberleyen çocukların bulunduğu ülkeler ne ya- zık ki bilimde, kültürde, sanatta, üretimde yol alamıyor. İşlemleri ezbere çözen ancak ne yaptığını anlamayan çocuklar yüksek not- lar aldığında doğal olarak bu yol ödüllendirilmiş oluyor. "Ama öğretmenim gidiş yolum doğru, rakam hatası yapmışım," diyen öğrencilere ben çocukken "Haticeye değil, neticeye bak oğlum," derlerdi. "Benim gösterdiğim yolun dışında başka yolla çöze- ni kopya çekmiş sayarım, ona göre!" sözlerini duyan sadece ben miyim yoksa? Farklı yollardan problem çözebilenler dışlanırdı. Mesleğinde yetkin öğretmenler gidiş yoluna da farklı yollardan çözebilmeye de puan verirdi. Unutmayalım; "Kapatın kitapları, defterleri bakalım kim bilecek?" diyerek hafıza temelli sınavlar yaptığımızda imal edilen bir öğrenme yerine ezberlenip yutulan bir öğrenme anlayışı sunuyoruz.
Sayfa 203Kitabı okudu
48 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.