Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çekik gözlü, Tatar tipli ihtiyar elindeki asayla tayfalarin arasından hızla hareket ederek her birini garip bir şekilde dövüp alt etmiş, bunu gören Ases Ahmed ihtiyarın ayaklarına kaplanarak ona bu kavga adabinaykendine de öğrenmesini istemişti. Uygur ellerinden gelme tüccar ağzıyla Türk-İ lisansa konuşan ihtiyar, kendisinin bir müddet gönüllü hizmetçiliğimi yapması halinde ona bu sanatı öğretebileceğini söylemişti.
TÜRK ve HÜSN-i HAT SAN'ATI...
İbrahim Sabri bey Türk yazı san'atı bahsine geçti ve şöyle devam etti: - "Osmanlı, yazı bahsinde de (ilmî ve edebî asahada olduğu gibi) büyük bir hamle yapmıştır. Arabın ilk kullandığı primitif, iptidaî yazı şeklini, Kûfî yazıyı almış; dokuz güzel şekilde geliştirmiş, faekalâde bir sanat eseri hâline getirmiştir: Sülüs, celî, nesih, rik'a, ta'lik, dîvânî, icaze, kûfî, reyhanî... Bunlarla bir hüsn-i hat sanatı ihdas eylemiştir ki, bu netice ömürler süren çalışmalarla mümkün olabilmiştir...
Sayfa 315 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Üstad Mahmud Şakir-, Aruzun Türkçeye İntibakı, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Türk, İslâm aleminin beyi ve han'ı olmakta gecikmedi!
Türklerin İslâm alemine girmesinden, yani III. Hicret asrından itibaren, Şark meselesinin İslâmiyet bakımından en mühim unsuru Türkler olmuştur. Şark meselesinde İslâm'ın müdafi vazifesini Türkler deruhte etmişlerdir. Denilebilir ki, III. asırdan başlamak üzere, Şark meselesi, bir Türk-Hristiyan mücadelesidir. Filvaki, Rum kayzerliği (Bizans) aleyhine harbe giden halifelerin ordularının kumandan ve efradından ekserisi Türk cengaverleri idi. Çok eski ve köhne bir medeniyetin sahibi olan İranlılar, cenk ve kavgadan uzaklaşarak fikrî hareketler ve ticaretle meşgul oluyorlardı. Sâmi ırktan olan Araplar ise, beklenmeyen ilk genişlemeleri ile kazandıkları servet ve refahtan istifade etmeyi harp ve mücadeleye tercih ediyorlardı. Sanatı askerlik olan Türk'e gelince, o, muharebelerden ve kavgadan hiç bıkmıyordu. Askerliği sayesinde Türk, İslâm aleminin beyi ve han'ı olmakta gecikmedi.
Atatürk ''Türk milleti zekidir, Türk milleti çalışkandır'' dese de aslında öyle olmadığını herkesten iyi bilmektedir.
Sayfa 17 - masa kitapKitabı okudu
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
Cumhuriyet'in ilk yıllarında resmî makamlara verilen "dilekçe", yani küçük dilek denilecek ve bunların hitab kısmında da "ihtiramkar" hiçbir sıfat kullanılmayarak, "Dileğimdir!" kelimesiyle başlanılacaktı. Bu mecbûrî tutulmuştu. Mektupların üzerine "muhterem..." yazmak yasaktı. Sadece "bay" veya "bayan" denilecekti. Bay, kadîm türkçede zengin demek olduğu halde böyle bir mana erozyonuna uğratılmış ki, Türkçe olan bey ve beyefendi, hanım ve hanımefendi kanunla yasaklanmıştı. Halbuki hanım "kraliçe" demekti. "Bayan"sa, "bay" kelimesine müterâdif olarak hiçbir mantık ve lisânî kaaideye tebaiyet endişesi duyulmadan uydurulmuş bir kelimeydi. Asaletsizliği esas alan, senli-benliliği samimiyet telakki eden o zihniyetin sokaktaki insanımızı ne hale getirdiğini anlatmaya hâcet yok!.. Eski türk evinin hürmet ve muhabbet dolu havası dağıtılmış, onun yerine zorla eşyadan tavırlara kadar asāletsizlik hâkim kılınmıştır.
Reklam
«Arı sanat»ı savunan ve edebiyatın, insanın özgür ira­desinin bir yaratışı olduğunu ileri süren burjuva eleştirmen­leri ve edebiyat düşünürlerinin de «arı estetik» amaçlarına pek de içtenlikle bağlı olmadıkları bilinen bir şeydir. Onlar «arı sanat» için savaşırken aslında, Türk edebiyatına dev­rimci ve demokrat düşüncelerin girmesini önlemeye çalışı­yorlardı.
Osmanlı İmparatorluğu'nun gerilemesini durdurmak için bir çare olarak görülen Batılılaşma hareketi, özellikle Tanzimat'ın programsızlığı, bilgisizliği yanı sıra gittikçe hızlanan ekonomik çöküntü yüzünden, bir kültür ve uygarlık buhranıyla sonuçlandı. Hayatımız ikiye bölündü. Batı'nın sanatı, ev eşyası, eğlence tarzları, muaşereti bizimkilerin yanı başında yer aldı. Yönetici sınıfın aldığı kararlarla girişilen bu Batılılaşma hareketi 1923'ten sonra daha da hızlandı ve 'eski' ile bağlarımızı kestik; kendimize özgü yaşayış biçimlerimizi (Tanpınar'ın deyişi ile hayat şekillerimizi) yitirdik; yönetici sınıfın uygun gördüğü yabancı şekiller aldık, ama tam anlamıyla Batı uygarlığına da geçemedik. Oysa "tabii şekilde ihtilal, halkın veya hayatın, devleti geride bırakması ile olur. Bizde ise hayat ve halk, yani asıl kütle, devlete yetişmek mecburiyetinde. Hatta çok defa münevver ve devlet adamı bile... Düşüncenin hazırlanmış yolunda yürümek! En aşağı 1839'dan beri bu böyle" (s. 312).
Sayfa 284 - İletişim Yayınları, 10. Baskı, 2001, İstanbulKitabı okudu
Toplum baskısı önemli olsaydı insanılık tarihinde önemli bilimsel sıçramalar yapılamazdı. Bu sırf bilimde değil, başka komalarda da böyledir. Mesela Rönesans'ta perspektifin keşfi. resim sanatını temelinden değiştirmiştir. Askerlikte Iskender, Cengiz Han, Timur ve Atatürk gibi dâhiler kendi zamanlarına kadar geliştirilen askeri yöntemleri terk ederek yeni yöntem ler geliştirmiş ve onun için zaferden zafere koşmuşlardır. Ata- türk'ün arkadaşlarının ne sıklıkta onun fikirlerine itiraz ettikleri malúmunuzdur. Atatürk de aslında tek başınaydı. Onun fikirleri, bizim devrimlerimizi ve Cumhuriyetimizi yarattı, bizi kulluktan insan seviyesine çıkardı. Kim ne derse desin bunlar. tek bir adamın kafasından çıkan fikirlerdi.
Arap atı, İngiliz kumaşı, İsviçre saati, Alman piyanosu, Acem halısı kendi âleminde bulunabilir; nefasette Türk tütünü, kıymette Türk parası, nizamda Türk ordusu, güzellikte Türk kadının, sağlamlıkta Türk erkeği, sistem Türk idaresi, incelikte Türk politikası, usûlde Türk mektebi, gerçeklikte Türk ilmi, derinlikte Türk bakışürü, sâfiyette Türk sanatı, imânda Türk ruhu ve her şeyde ve onun şubesinde Türk varlığı olmalıdır. Gâye budur. İşte, ana hedefleriyle, her unsur tecritlerin ve meçhul iklimlerinden avlanıp teşhislerin en malûm yuvalarına oturtulan keyfiyetçilik dâvâmız...
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.