Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Cumhuriyet'in ilk yıllarında resmî makamlara verilen "dilekçe", yani küçük dilek denilecek ve bunların hitab kısmında da "ihtiramkar" hiçbir sıfat kullanılmayarak, "Dileğimdir!" kelimesiyle başlanılacaktı. Bu mecbûrî tutulmuştu. Mektupların üzerine "muhterem..." yazmak yasaktı. Sadece "bay" veya "bayan" denilecekti. Bay, kadîm türkçede zengin demek olduğu halde böyle bir mana erozyonuna uğratılmış ki, Türkçe olan bey ve beyefendi, hanım ve hanımefendi kanunla yasaklanmıştı. Halbuki hanım "kraliçe" demekti. "Bayan"sa, "bay" kelimesine müterâdif olarak hiçbir mantık ve lisânî kaaideye tebaiyet endişesi duyulmadan uydurulmuş bir kelimeydi. Asaletsizliği esas alan, senli-benliliği samimiyet telakki eden o zihniyetin sokaktaki insanımızı ne hale getirdiğini anlatmaya hâcet yok!.. Eski türk evinin hürmet ve muhabbet dolu havası dağıtılmış, onun yerine zorla eşyadan tavırlara kadar asāletsizlik hâkim kılınmıştır.
«Arı sanat»ı savunan ve edebiyatın, insanın özgür ira­desinin bir yaratışı olduğunu ileri süren burjuva eleştirmen­leri ve edebiyat düşünürlerinin de «arı estetik» amaçlarına pek de içtenlikle bağlı olmadıkları bilinen bir şeydir. Onlar «arı sanat» için savaşırken aslında, Türk edebiyatına dev­rimci ve demokrat düşüncelerin girmesini önlemeye çalışı­yorlardı.
Reklam
Osmanlı lmparatorluğu'nun gerilemesini durdurmak için bir çare olarak görülen Batılılaşma hareketi, özellikle Tanzimat'ın programsızlığı, bilgisizliği yanı sıra gittikçe hızlanan ekonomik çöküntü yüzünden, bir kültür ve uygarlık buhranıyla sonuçlandı. Hayatımız ikiye bölündü. Batı'nın sanatı, ev eşyası, eğlence tarzları, muaşereti bizimkilerin yanı başında yer aldı. Yönetici sınıfın aldığı kararlarla girişilen bu Batılılaşma hareketi 1923'den sonra daha da hızlandı ve 'eski' ile bağlarımızı kestik; kendimize özgü yaşayış biçimlerimizi (Tanpınar'ın deyişi ile hayat şekillerimizi) yitirdik; yönetici sınıfın uygun gördüğü yabancı şekiller aldık, ama tam anlamıyla Batı uygarlığına da geçemedik. Oysa "tabii şekilde ihtilal, halkın veya hayatın, devleti geride bırakması ile olur. Bizde ise hayat ve halk, yani asıl kütle, devlete yetişmek mecburiyetinde. Hatta çok defa münevver ve devlet adamı bile . . . Düşüncenin hazırlanmış yolunda yürümek! En aşağı 1839'dan beri bu böyle" (s. 312) .
Sayfa 284 - İletişim Yayınları, 10. Baskı, 2001, İstanbulKitabı okudu
128 syf.
7/10 puan verdi
Yeni Dünya -Sabahattin Ali
Sanatı ve edebiyatı toplumun sesi olarak kullanan ‘‘Türk edebiyatının özgür sesi’’ Sabahattin Ali’nin şiddetli tepkilerini yansıtan; içerik bakımından gayet zengin olan eserini, çoğu zaman kendimi değişik duygular içerisinde bularak, tamamladım. Yaşadığımız yeni çağın dokusunu taşıyan eser; bazı kısımlarında farkındalık, bazı kısımlarında hüzün, bazı kısımlarında ise okura çaresizlik hissini yaşatıyor. Yazar, dönemin yapısındaki aile yapısına değinmekle birlikte devlet ile halk arasındaki (yönetici ile yönetilen arasındaki) iletişim kopukluğunu/toplumsal tabakalaşmayı sarih bir biçimde anlatıyor. Devlet yetkililerinin halka tepeden baktığına ve gerekli yetkinlik düzeyinde olmadığına -neredeyse tüm eserlerinde değindiği gibi- bir kez daha değinmiştir. İnsanlara duyarlılığı ve bu duyarlılığın kıymetini öğretecek bu eseri herkesin okuması ve üzerine düşünmesi gerekiyor. ‘‘Dünyada kendisi için hiçbir şeyi olmayan bir insanın bile başkalarına yardım edecek bir şeyi vardır.’’ (s.45)
Yeni Dünya
Yeni Dünya
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
Yeni Dünya
Yeni DünyaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202127,2bin okunma
Toplum baskısı önemli olsaydı insanılık tarihinde önemli bilimsel sıçramalar yapılamazdı. Bu sırf bilimde değil, başka komalarda da böyledir. Mesela Rönesans'ta perspektifin keşfi. resim sanatını temelinden değiştirmiştir. Askerlikte Iskender, Cengiz Han, Timur ve Atatürk gibi dâhiler kendi zamanlarına kadar geliştirilen askeri yöntemleri terk ederek yeni yöntem ler geliştirmiş ve onun için zaferden zafere koşmuşlardır. Ata- türk'ün arkadaşlarının ne sıklıkta onun fikirlerine itiraz ettikleri malúmunuzdur. Atatürk de aslında tek başınaydı. Onun fikirleri, bizim devrimlerimizi ve Cumhuriyetimizi yarattı, bizi kulluktan insan seviyesine çıkardı. Kim ne derse desin bunlar. tek bir adamın kafasından çıkan fikirlerdi.
Arap atı, İngiliz kumaşı, İsviçre saati, Alman piyanosu, Acem halısı kendi âleminde bulunabilir; nefasette Türk tütünü, kıymette Türk parası, nizamda Türk ordusu, güzellikte Türk kadının, sağlamlıkta Türk erkeği, sistem Türk idaresi, incelikte Türk politikası, usûlde Türk mektebi, gerçeklikte Türk ilmi, derinlikte Türk bakışürü, sâfiyette Türk sanatı, imânda Türk ruhu ve her şeyde ve onun şubesinde Türk varlığı olmalıdır. Gâye budur. İşte, ana hedefleriyle, her unsur tecritlerin ve meçhul iklimlerinden avlanıp teşhislerin en malûm yuvalarına oturtulan keyfiyetçilik dâvâmız...
Reklam
643 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
72 günde okudu
Kitap, çağdaş Türk şiirinin, Fransız şiir akımlarından doğuşuna ve Fransız şiir akımlarının çağdaş Türk şiirine etkilerine odaklanıyor. Bunu yaparken konuları tekrar tekrar anlatıyor ki konular okuyucunun kafasına iyice otursun. Kitapta şiirin teorisine derinlemesine giriliyor. Son olarak, şairlerin genç şairlere öğütlerinin derlendiği bir bölüm de yer alıyor. Değerli bir kitap, ancak kitabı okurken okuyucuların, her sözü kesin doğru kabul etmeyerek, kimi yerde eleştirel gözle bakmaları yerinde olacaktır.
Şiir Sanatı
Şiir SanatıErdoğan Alkan · Tün · 20203 okunma
Yunus Emre'nin sanatı tamamıyla millî, yani tamamıyla Türk bir sanattır...
642 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
64 günde okudu
Yüzyılların Gerçeği ve Mirası 2. Cilt Orta Çağ: Feodal Dünya. Karanlık Çağ Server Tanelli Orta Çağ'ı iki bölümde incelemiş I) 5. - 11. Yüzyıl ,Köleci düzenden feodaliteye geçiş. Feodal rejim;toprağın,temel üretim aracı olarak, büyük toprak sahiplerinin elinde olduğu bir üretim biçimi . Toprak sahiplerinin, kendi bireysel
Yüzyılların Gerçeği ve Mirası 2. Cilt
Yüzyılların Gerçeği ve Mirası 2. CiltServer Tanilli · Cem Yayınevi · 199590 okunma
336 syf.
5/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Tahta At
Kitap hakkında detaylı bir incele yaparak bu kitabi okumak isteyenlerin ön yargıya kapılmasını istemem ama ben pek beğenemedim. Kitapta çok fazla betimleme sanatı kullanılmış. Sahneler gereksiz uzatılmış. Türk dizisi tadında birşey olmuş. Kitabın ana konusu iyi ile kötünün mücadelesi gibi görünüyor ama sürekli bir aşk romanı okuyorsunuz. Sonuda mutlu sonla bitmiyor...
Tahta At
Tahta AtBahadır Yenişehirlioğlu · Timaş Yayınları · 20221,002 okunma
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.