Aleviliği, Türk-İslam kalıbının içinde görmek ve göstermek isteyenlerin ürettikleri Alevi tarihi içine Battal Gazi’yi yerleştirmek, tarih dizini açısından imkânsızdır. Bu nedenle Aleviliği, Türklerin Anadolu’ya gelişlerinden sonra ortaya çıkmış, Hz. Ali ve on iki imamlara bağlı, Türklere has bir İslam yorumu sayanlar, Aleviliğin “üstün piri” ve “kutuplar kutbu” Battal Gazi’yi sessizce bir kenara ittiler. Çünkü onun yaşadığı çağda Türkler henüz Anadolu’ya gelmemişler ve on iki imamlardan kimileri de henüz doğmamışlardı. Bu nedenle Battal Gazi’yi Aleviliğin dışına taşımak ve zaman içinde unutturmak esas politika haline getirildi.
Türkiye'ye has bazı özelliklerin de göz ardı edilmemesi gereklidir. Bunların başında, muhafazakârlığın her şeyden önce dinle eklemlenmiş olması, bunun da ister istemez 1910 ve 1920'lerde Türkiye'nin islamlaştırılmasını -ve dolayısıyla Türkleştirilmesini- sorgulamayı imkansız bırakması, hem de Aleviliği radikal bir şekilde dıştalaması gelmektedir. Popülizme siyasi/seçimsel yatırım da, kaçınılmaz olarak "asli kitle" olarak tanımlanan Türk-Sünni kitlenin öne çıkarılmasını, bu ikili tanıma denk düşmeyen kategorilerin milletin kendilerine karşı birleşmesi gereken tehdit unsurları olarak algılanmasında beraberinde getirmektedir.
Sayfa 14 - İletişim Yayınları / 4.Baskı 2021 / Uygulama: Hüsnü Abbas / Düzelti: Remzi Abbas /Kitabı okudu
Anadolu Aleviliği, Türk Şamanizmi, Antik Yunan felsefesindeki bazı öğretiler, son olarak da Ali'nin adaletli düşünce sisteminin birleşmesinden oluşur. Nusayrilik ise temelde Ali'nin düşüncesi üzerinde yükselir.
Cumhuriyet 1930'ların ikinci yarısında Güneş Dil teorisinden vazgeçer. Dolayısıyla Bektaşiliği - Aleviliği israrla Türk gösterme çabasından da. Ne zamana kadar, 1960 27 Mayıs'ına kadar. 27 Mayıs sonrası Aleviler görünür hale gelmiştir, Türklükleri ve müthiş Atatürkçü oldukları, Cumhuriyet'in bekçisi oldukları yeniden hatırlanır!
_Yıl 2002.
_“Köstebek”, şeyhleri Amerika'ya hicret etmiş, yasa dışı dinci organize suç örgütü, iç ve dış tehdit fetullahçıların karanlık iç yüzlerini deşifre etmek amacıyla yazılmıştır. Şeyhleri DGM’de yargılanan bu örgütün, CIA., MI6 ve BND gibi yabancı istihbarat örgütlerine taşeronluk yapan müritleri, devletin temelini oyup zaafa
Nusayrilerin Arap Alevisi olduğunu söylemiştim ya bu inanç biçimi Anadolu'daki alevilikten oldukça farklı onları buluşturan tek nokta Ali düşüncesi. Bir de politik olarak her iki kesimde sola daha yakındır Anadolu Aleviliği Türk Şamanizmi, Antik Yunan felsefesindeki bazı öğretiler, son olarak da Ali'nin adaletli düşüncesi sisteminin birleşmesinden oluşur. Nusayrilik ise temelde Ali'nin düşüncesi üzerinde yükselir nusayriliğin kökleri İslamiyetin gelişme dönemlerine kadar uzanır.
Esasen toplumumuza Şeriatı, dolayısıyla onun özdeşi olan Araplaşmayı dayatan yobazların, özellikle Aleviliğe yönelik karalamaları, gerçekte Arap şovenizminin Türk'e yönelik 13 yüzyıllık saldırısını mutlak bir zafere eriştirmesinin önündeki güncel engeli ortadan kaldırma amacının dinsel kılıfından başka anlam taşımamaktadır. Oysa Arap İslam egemenliğini Kıpti, Acem, Kürt, Türk ve diğer halklar için gerçek uygarlığa geçerek "küfür"den kurtuluş olarak yansıtanIara karşı Anadolu Aleviliği, Anadolu halklarının geri bir zeminde de olsa bir insanlık değerleri savunusu örneği oluşturmaktadır.
"Anadolu Alevîliği'nde en yüce şey insandır. Türk Alevîliği, Kürt Alevîliği, Arap Alevîliği yoktur; bu nedenle Alevî, Alevî'dir. Yerel farklılık vardır ve öze zarar vermez."
Aleviliği, Türk-İslam kalıbının içinde görmek ve göstermek isteyenlerin ürettikleri Alevi tarihi içine Battal Gazi’yi yerleştirmek, tarih dizini açısından imkânsızdır. Bu nedenle Aleviliği, Türklerin Anadolu’ya gelişlerinden sonra ortaya çıkmış, Hz. Ali ve on iki imamlara bağlı, Türklere has bir İslam yorumu sayanlar, Aleviliğin “üstün piri” ve “kutuplar kutbu” Battal Gazi’yi sessizce bir kenara ittiler. Çünkü onun yaşadığı çağda Türkler henüz Anadolu’ya gelmemişler ve on iki imamlardan kimileri de henüz doğmamışlardı. Bu nedenle Battal Gazi’yi Aleviliğin dışına taşımak ve zaman içinde unutturmak esas politika haline getirildi.
1- Tarih Kitapları
Bu başlık altında başta Safeviler olmak üzere, Şia devlet ve h nedanların tarihini anlatan eserleri ve bu devlet/hanedanlara resmi belgeleri sıralayabiliriz. Özellikle Safeviler dönemine tutan çok sayıda Farsça eser, günümüz Aleviliğini anlamamıza yardımcı olacaktır.
2-Türk Kültür ve Tarihine Ait Kaynaklar
Alevîlik, Türk kültürünün baskın olduğu ve eski Türk kültürünü İslâmî formlar içinde günümüze taşımış bir kurumdur. Ozanlık geleneği başta olmak üzere, Türkçenin yaşatılmasında hatta yüksek bir edebiyat dili haline getirilmesinde Alevîliğin katkısı yadsınmaz bir gerçektir. Doğal olarak İslâm öncesi Türk tarih ve kültürüne ait kaynaklar, Türk kültür dairesinde şekillenen Alevîliği anlamamızda büyük kolaylıklar sağlayacaktır.