Anlam Arayışında: Bediüzzaman Modeli
❊ ❊ ❊
Bireyin anlam dünyası nasıl şekillendiği konusunda bir çok faktör etkili olmuştur. Günlük yaşantı da etkilediğiniz sayısızca faktör vardır. Fark etsek de etmesek de ruh dünyamız etkileniyor, bakış açımız değişiyor. Şekillenen ve kendisine hâs bir birey olarak bir ömür sahibi oluyoruz.
Öncelikle arkadaşlar bu incelemeyi bir pedagog bir öğretmen veya bir eğitimci edasıyla yazmadığımı belirtmek isterim. Kaleme alırken bir sosyolog ve 20 yıl bu eğitim sisteminin içinde olan bir fert olarak kaleme aldım. Elimden geldiğince bilimselliğe girmemeye sadece kendi alanımın noktalarına değinmeye çalışacağım. Önce kitap hakkında sonrada
> Nasıl, gününüz güzel geçiyor mu? Ankara bugün güzel bir Mayıs sabahına merhaba dediyse de, hava az biraz serinledi ve yerini ılıman yağmurlu bir havaya bıraktı. Ben ne mi yapıyorum? Gene birlikteyiz ve şu anda dün akşam başlamış olduğum,
"Kalbin, acı çekeni görmekten zevk alma eyleminin ötesinde, yapabileceği daha kötü, daha alçak bir eylem olmasa gerek."
Dikkat! Dikkat! Birazdan okuyacağınız inceleme hem somut hem de soyut olarak derin ve bayağı uzun olacaktır. Bunu bilerek okumaya başlamanız veya başlamadan burada bırakmanız sizin tercihiniz olacaktır. Müessesemiz
...
Bir klasiği okumaya başlamadan önce siz ne yaparsınız, kendinizi nasıl hazırlarsınız, yazar ve eser hakkında nasıl bir altyapı oluşturursunuz ya da kitabın içine balıklama mı dalarsınız bilemiyorum. Ama ben, hem yazar hem de kitabı hakkında bulabildiğim makalelere, yazılara, incelemelere göz atmayı tercih ediyorum. Bu benim satır aralarını
"İnsanlık ne kadar büyük bir yalnızlığı, yabancılaşmayı, sevgisizliği ve yıkımı yaşıyor olursa olsun, dünyanın herhangi bir yerinde şiir yazan birisi varsa ve onu okuyan bir başkası varsa, barıştan, aşktan, özgürlükten ve güzellikten umudu kesmeye yer yoktur."
Şükrü Erbaş
İncelemeye bu alıntı ile başlamak istedim çünkü romanın yapısına
Aşağıdaki sorular ilginizi çekiyorsa ve araştırmacı bir yapınız varsa bu kitaptan fazlaca zevk alacağınızı düşünüyor ve okumanızı tavsiye ediyorum.
# Hangi insanın aklına bir bitkiyi evcilleştirmek geldi, neden geldi ve bunu nasıl başardı?
# Neden bazı yabani bitkiler evcilleştirilirken çoğu evcilleştirilemedi? Günümüzde bu kadar ileri tarım
İnsanlık tarihinin başlarında, insanoğlu doğa ile olan ilk birliğinden fırlatılıp atılmış olsa bile hala bu ilkel bağlara sıkıca tutunmaktadır. Bu ilkel bağlara geri dönerek, onlara sarılarak kendini güvenli hisseder. Hala hayvanlar ve bitkiler dünyası ile bir olduğunu duyar, doğanın içinde kalarak onunla bütünleşmeyi dener. Birçok ilkel din, evrimin bu evresini doğrulayan tanıktır. Hayvanlar totem haline dönüştürülmüştür. En ciddi dinsel törenlerde ya da savaşlarda hayvan maskeleri takılır. Tanrı olarak hayvanlara tapılır, insanın becerisini sanatçı ve sanatçı olarak geliştirdiği artık sadece doğanın kendilerine bağışladıklarıyla -topladıkları meyve ve öldürebildikleri hayvanlarla- yetinmedikleri daha sonraki gelişme evrelerinde, insan kendi elinin yarattığı ürünlerini tanrıya dönüştürmüştür. Bu kil, gümüş ve altından yapılan putlara tapınma evresidir. İnsan kendi gücünü ve hünerini yaptığı şeylere yansıtır. Böylece yabancılaştığı kendi gücüne, kendi malına tapınır. Daha sonraki evrelerde insanoğlu tanrılarına insan biçimi verdi. Öyle görülüyor ki bu, insanın daha yoğun bir şekilde kendi kendisinin farkına varmasıyla ve insanın dünyada en yüce ve en değerli şey olduğunu keşfetmesi ile ortaya çıkmıştır. İnsan biçimli tanrılara tapınma evresinde iki boyutlu evrim gözlemekteyiz bunlardan biri tanrıların dişi ya da erkek yapılarının ayrışması diğeri ise tanrıların ve onlara duyulan sevginin yapısını belirleyen insanın ulaştığı olgunluk derecesidir.
"Aristoteles canlı şeylerin iki ana gruba ayrılması gerektiği görüşündedir. Canlı bitkiler ve canlı varlıklar. Canlı varlıklar da ikiye ayrılır: hayvanlar ve insanlar."