Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu sırada Anadolu Selçuklularının başında olan Sultan I. Mesud da Haçlı tehlikesinin farkındaydı. O günlerde Bizans güçleriyle Konya önlerinde çarpışıyorlardı. Türk boylarının kendi aralarındaki iktidar savaşları hiç bitmezdi. Ancak ortak düşmanları Bizans üstlerine geldiğinde bir araya gelirler, birlikte düşmana karşı savaşırlardı. Tehlike geçince yine aralarındaki mücadelelerine dönerlerdi.
Normanlar ve Türkler Bizans'ın yendiği düşmanlardan daha mı korkunçtular
Romen Diogene, Türk ilerlemesini durdurmak için boş yere uğraştı. Malazgirt (Mantzikiert) de (1071) bozuldu ve Türklere esir düştü. Bizans bu büyük felaketin izlerini artık ebediyen silemeyecekti. Bundan böyle, imparatorluğun en iyi askerlerini, en meşhur generallerini temin ettiği küçük Asya'nın doğu tarafları, Ermenistan, Kapadokya bütün bu bölgeler bir daha geri gelmemek üzere elden çıkmıştı. İmparatorluğun artan anarşisi içinde Türkler müsait vaziyet buldular Konya ellerine geçti. Türkleri İznik'e Bizanslıların kendileri çağırdılar. Türkler 1079 İstanbul'un karşısındaki Üsküdar'ı zaptettiler.
Sayfa 99 - İlgi Kültür Sanat YayınlarıKitabı okudu
Reklam
986'da II. Vasil, Bulgaristan'a girdi fakat Tarayan Gedi'nde yenildi.
İmparatorun tekrar mücadeleye başlayabilmesi için on sene geçti ve bu on sene içinde Samuel devletini Tuna'dan Adriyatik'e ve Ege Denizi'ne kadar büyütmekten vazgeçmedi. Fakat, Çar, 996'da Sperchios kenarında mağlup oldu. Yunanistan'ı kaybetti, Selanik önünde başarılı olamadı, Tuna Bulgaristanı'nın bir kısmı bizanslıların eline düştü. (1000)
Sayfa 83 - İlgi Kültür Sanat YayınlarıKitabı okudu
"Kent düştü!" Bir savaşta böyle çığlıklar insanların alınyazılarını belirler, çünkü onlar top ateşlerinden daha güçlüdür.."
I. Gıyaseddin Keyhüsrev (1205-1211) - II. Saltanat Dönemi
Bu ikinci sultanlığında I. Gıyaseddin Keyhüsrev (1205-1211), asker harekâtını iktisadi ve ticari hedeflere göre ayarladı. Onun zamanında emniyet ve asayişin tesisi, milletlerarası ticaret yollarının Anadolu üzerinde toplanmasını kolaylaştırdı. Bu sırada Bizans İmparatorluğu, Dördüncü Haçlı Seferi (1204) sırasında Lâtinler tarafından parçalanmış olduğundan biri İznik, diğeri Trabzon'u merkez edinen iki devlet kurulmuştu. Gıyaseddin Keyhüsrev bunlardan İznik Kralı Theodoros Laskaris ile anlaştı. O Süleymanşah'ın Anadolu'da kurmaya başladığı birliği takviyeye gayret etti. Trabzon Rum İmparatoru |lI1. Aleksios Komnenos'u mağlup ederek Karadeniz ticaret yolunu emniyete aldı (1206). Daha sonra güneye dönerek Antalya'yı zaptetti (1207). Böylece Türkler için Akdeniz ithalat-ihracat yolu da açılmış oluyordu. Sultan Venediklilerle bir ticaret antlaşması yaptı. Artık Selçuklular denizciliğe de başlıyorlardı. Ardından Ermeni Kralı II. Leon'a karşı zafer kazandı, bazı arazileri elde etti (1209). Daha sonra da Eyyubilerin Kuzey Suriye ve Anadolu'yu istilâlarını önledi. Nihayet araları açılmış olan İznik Kralı Laskaris'e karşı yaptığı seferde Alaşehir civarında şehit düştü (1211). Hür düşünceliydi, dini hoşgörüye sahipti. Ticaret yanında ülkede ziraatin de geliştirilmesine çaba göstermişti.
Bizans İmpara­toru, papanın ve katolik prenslerin gözüne girmekle yardım sağlayacağını umarak, Kardinal İzidor'un yanı başında La­tin mezhebine göre ayinler yaptırıyordu. Bu saçma manev­raya Bizanslılar öyle kızıyorlardı ki, artık onun gittiği kili­seye ayak basmıyorlardı: "Burada bir kardinal şapkası görmektense, bir sarık gör­meği tercih ederiz." diyorlardı. Eskiden, bütün Hristiyan prensleri, kutsal savaş bahane­siyle Hristiyanlığın bu kalesine çullanmak üzere el ele ver­mişlerdi. Şimdi oraya Türkler saldırırken, imdada hiç kimse yetişmedi. Doğrusunu isterseniz, İstanbul düşmeliydi ve düştü; çünkü dış yardımla tutunmak isteyen her kurum, çökmeye mahkumdur!
Reklam
Atatürk'ün bizi kırk yıl önce bıraktığı yerde bile değiliz. Çok daha gerilere düştük. Bizans entrikaları ile birbirimizi çelmelemekle meşgulüz. Sen-ben kavgasından, iktidar dalaşından yurt hizmetine harcayacak takatimiz kalmadı. Dış itibarımız paramızın değeri gibi düştü. Yoksul durumumuzu, üretim güçsüzlüğümüzü görmez ve bilmezden gelip bir tüketim toplumu imişçesine, mirasyedi savurganlığıyla günümüzü gün ettik, etmekteyiz. (#HaldunTaner / Çok Güzelsin Gitme Dur)
Bizans entrikaları ile birbirimizi çelmekle meşgulüz. Sen-ben kavgasından, iktidar dalaşından yurt hizmetine harcayacak takatimiz kalmadı. Dış itibarımız paramızın değeri gibi düştü. Yoksul durumumuzu, üretim güçsüzlüğümüzü görmez ve bilmezden gelip bir tüketim toplumu imişçesine, mirasyedi savurganlığıyla günümüzü gün ettik, etmekteyiz.
Muhammed 570'te Arabistan'ın merkezindeki Mekke ken￾tinde Kureyş aşiretinin bir ferdi olarak dünyaya geldi. Ku￾zeydeki bölgelerin aksine Mekke bilinçli olarak Bizans-Sasani uzlaşmazlığının dışında kaldı. Muhammed'in gençliğinde Kureyş liderleri Bizanslıların Mekke ile ittifak girişimlerini geri çevirdiler. Öte yandan Mekke
Sayfa 427Kitabı okudu
Reklam
_Mustafa Kemal, bir Türk’tü; Türk olmaktan gurur duyuyor; “Türkiye Türklerindir” parolasıyla yaşıyordu. Ne Tanrı’dan, ne bir kişiden ne de kurumdan çekinmeyen, tam bir devrimciydi. Onun için resmi ya da kutsal olan hiçbir şey yoktu. Türkiye’yi Padişah’ın ehliyetsizliğinden ve despotizminden olduğu kadar, yabancıların pençelerinden kurtarmakla
_İslamı anlamak için islamın hakim olduğu yerlere ve hakim olmadığı yerlere bakmak yeterlidir. Kendinden olmayanı ezmek ve yok etmek üzerine kurulu siyasal islamın, modern dünyaya entegre olması imkansız. İslamın, insanlığa katkısı nedir? Modern bir insan neden müslüman olmalıdır? _Türkler, İranlılar'ın ve Araplar'ın asla yapmadıkları
_Türkler, hür ve bağımsızdırlar. Gururları çok yüksektir. Gururludurlar fakat asilzadelik taslamazlar. Türklerin karakterinde büyük tezatlara rastlanır. Hem sert ve dik başlı hem de yumuşak ve sabırlıdır. Yırtıcılığı İskitlerden, yumuşaklığı da Yunan'dan almışlardır. Fetihçi ve cahil olduklarından bütün uluslara tepeden bakarlar. Aralarında
131 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.