Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Can yoldaşım Samansız duvara saldıran alev gibi Sabrımız eksik bizim.
Sayfa 412Kitabı okudu
Onlar, aralarındaki köklü ayrılıklarına karşın, kendi kaçamak oyunlarına kafa tutma yiğitliğini göstermiş ortak düşmanları lsa'yı öldürmekte birleşmek isteyeceklerdir. lsa'yı insanlara dirimi bulabilecekleri yeri söylediği için çarmıha gereceklerdir. Kendi ruhla­rında, bağırlarında, yeni doğmuş bebeklerinde, cinsel sarılma sırasında böğürlerinde duyumsadıkları yumuşaklıkla, düşünme çabası gösterdik­leri zaman alev alev yanan ateşli alınlarında, cana can katan güneşe uzandıkları vakit sere serpe yayılmış kollarında bacaklarında. Onlar lsa'yı, bütün bu doğruları din meclisinden çıkmış kitaplara kapatmadığı için öldüreceklerdir.
Pdf
Reklam
Tacitus Vezüv Yanardağının Patlamasını betimliyor...
Yıllar sonra tarihçi Tacitus'tan olayı betimlemesi istendiğinde, dünyanın titrediğini, binaların yalpaladığını yazdı, deniz öyle aniden çekilip gitmişti ki... çok sayıda deniz yaratığı kuru kumun üzerinde kalmıştı. Dağın tepesinden korkunç bir kara duman ve çatallanıp titreşen ateş sütunları fışkırdı, sonra koca koca alev dilleri halinde ayrıldı. Paniğe kapılan kalabalık kaçmaya çalışırken bazıları can çekişmenin dehşeti içinde ölmek için dua ediyordu.
Sayfa 184Kitabı okudu
SANAT ADAMI ATSIZ RUHLARA İŞLEYEN ŞİİR. Atsız'ın sanat hayatı şiirle başlar. Biz de onun şiiriyle başlayalım.
Ölümlülük düşüncesinden dehşete düşenler, can verme sırrına eren akranlarına aklı başında olmayan, uygar insanlar gibi mantık temelinde düşünemeyen irrasyonel organizmalar, hayvanlar olarak görme eğilimindedirler.
O esrarlı yangına bu can nasıl dayandı? Sahile vurdu kalbim,su yandı,kum da yandı. Bir mum gibi eriyip aktı uykusuzluğum, Ölüme başkaldıran dertli uykum da yandı. Yurdundan mahrum edip dolaştırdın Cem gibi. Ruhumla söndü alev,sonra ruhum da yandı. Kül oldu bir yiğidin figanıyla her umut. Bülbülün küllerine konan puhum da yandı. Böylesi bir yangını görmedi Nemrut bile. Kaktüsün gölgesinde nazlı âhım da yandı. Âhımdır zannederdim en belalı kıvılcım, Kirpiğine dokunan kanlı âhım da yandı. Bir damla su ver bana ey çöl! Bari sen küsme. Kalmadı hiçbir şeyim bak,günahım da yandı. Yenilgiler bir tufan gibi çöktü üstüme. Ülkem yıkıldı heyhat! Ordugâhım da yandı. Köleleri her akşam duman kıldı gözlerin, Başıma tâc ettiğim padişahım da yandı. İlk defa böylesine tutuştu gökkuşağı. Renklerim siyah oldu ve siyahım da yandı. O'ndan başka ne varsa yandı, Yandık sen ve ben. O'nu göreyim diye,kıblegâhım da yandı.
Reklam
Kafilenin etrafını etten duvar gibi örmüşlerdi adeta. Siperlerdeki askerlerin kafileyi hedeflemesi için topluluğun çevresindeki askerler de hızla çekilince, mitralyözler, yüzlerce silah alev alıp yandı. Adeta ateş püskürüyor ve Beyaz Dağ'a ölüm yağdırıyordu namlular. Silahlar ardı ardına patladıkça kalabalık ölüm dalgalanmasıyla sağa sola savruluyor, can çekişiyordu. Meydan insan haykırışıyla ve ecel çığlıklarıyla inliyordu. Keskin bir tırpanın taptaze çayırları yerlere sermesi gibi, canlar birer birer birbirinin üzerine yığılıyor, kanlar içinde toprağı kucaklıyordu insanlar. Askerler, haykırış ve feryatların dindiğini görünce, komutanın emrini bekledikler. Az sonra zafer naralı bir tonda komutanın sesi yükseldi: "Süngü tak!" Süngüler parladı, ay ışığında. Sonra zalimin borazanı, "Hallah, hallah!" diye haykırmaya başladı. Sağ, yaralı, ölü bakmadan üşüştüler birer birer, canlı cansız yerlere serilmiş bedenlere. O gece ay, kır çiçekleri, nazlı keklikler, yavru ceylanlar ve Beyaz Dağ küstü gölgesine. Kanlı bir karanlık sarmıştı Beyaz Dağ'ı...
"𝑺𝑶𝑵 𝒀𝑨𝑵𝑮𝑰𝑵" Benim değil o eski ateş semazenleri Şimdi viraneleri ağlatıyor tenleri Dalgın ırmaklarını kuruttum acıların Rengi değişti sevda ikliminin, suların Geçmişini arayan o divane köprüler Akşamın kollarında yıkıldı birer birer Yağmuru anlamayan bulutlar benim değil Günbatımına mahkûm umutlar benim değil Âşikâr olmuş meğer tende
O esrarlı yangına bu can nasıl dayandı? Sahile vurdu kalbim,su yandı,kum da yandı. Bir mum gibi eriyip aktı uykusuzluğum, Ölüme başkaldıran dertli uykum da yandı. Yurdundan mahrum edip dolaştırdın Cem gibi. Ruhumla söndü alev, sonra ruhum da yandı. Kül oldu bir yiğidin figanıyla her umut. Bülbülün küllerine konan puhum da yandı.
Sayfa 70 - Beni YakışınaKitabı okudu
İslâm, devrini tamamlamış, tükenmiş, tarihe gömülmüş, çağ dışı bir çöl kanunu ve köhne bir inanç sistemi değildir. Bilakis, kendine tutunanları bataklıktan çekip çıkaran bir kurtuluş ipi; dipdiri, pırıl pırıl, çağlar üstü bir hayat nizamı; söndürmek için üflendikçe kuvvetlenen bir alev, bir ilahî aşk ve şevk menbaı, cana can katan bir âb-ı hayât pınarıdır.
Sayfa 32 - Server YayınlarıKitabı okuyor
747 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.