Oldukça etkileyici bulduğum bu eser üzerine kısa birkaç satır yazmadan geçemedim.
Kim Hye-Jin Koreli bir yazar. Kadına dair toplum sorunları, iş hayatı ve barınma meseleleri üzerine kafa yoran bir kişilik.
Toplumun dayattığı kimliklerimiz, her şeyi göze alarak savunduğumuz seçimlerimiz, oynamak zorunda kaldığımız rollerle doğumdan ölüme kadar süren yaşam mücadelemiz üzerine yazılmış sade olduğu kadar vurucu bir eser kaleme almış.
“Oysa hayat durup sizi bekleyecek kadar hoşgörülü değildir...”
Kadının toplumdaki yeri, kadınların birbirleriyle ilişkileri, yaşlılığın yıkıcılığı, cinsiyet rollerinin karmaşası çerçevesinde yazılmış etkileyici bir metindi. Kim Hye-Jin hem eğitimli hem eğitimsiz yalnız kadının çalışma hayatında karşılaştığı zorlukları, geleneksel aile yapısının çözülmesiyle beraber bireyin yeniden inşasını hayran olunası sadelikte bir dille aktarmış.
Romanın esas karakteri olan anne, cinsel kimliği toplum tarafından reddedilen kız evladı, kızının partneri ve annenin bakıcılığını yaptığı demans hastası çevresinde dönen olaylar birbiriyle temasta bulunan kadınların önünde sonunda birbirini anlayacağı mesajını olabildiğince doğal aktarıyor okura.
Ana düşünce olarak yazarın önüme serdiği en büyük çıkarım, yaşamı bizden sonraki kuşaklara bırakırken endişeyle boğulmak yerine umuda sarılalım hissi oldu. Doğru ve normal bir yaşam diye bildiğimiz şey hiç de dışarıdan göründüğü gibi olmayabilir.