Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gerçekten de hayal kırıklığı, insan hayatının koruyucu tanrıçasıdır; daha gelmemiş zamanın eşiğinde oturur, olaylar ortaya çıkarken onları düzenler. Eskiden yüreğim kuş gibi hafifti; kendi ruhumun saçtığı güneş ışığıyla aydınlanan dünya çok daha güzel görünürdü. Ah, şu ölümlü rüyada aşk ve yıkım neden hep birbirine bağlıdır? Öyle ki, bu sevimli canavar için yüreklerimizi ne zaman bir in yapsak, yoldaşı da onunla birlikte içeriye dalar, yuva ve sığınak olabilecek ne varsa acımasızca harabeye döndürür.
Rüyada mıyız?
Belki , yaşadığını sandığı hayat bir rüyadan ibarettir ve uyandığı zaman o da bütün gerçekleri görecektir ; ya da herkes uyumaktadır da onun yaşadıkları gerçektir.
Reklam
Radestock (s. 84): Rüyalar çoğu zaman, kendimize itiraf edemediklerimizi açığa çıkarır; bu nedenle de rüyalarımıza haksızlık eder, onları yalancı, sahtekâr olarak damgalarız. J. E. Erdmann ise şunları söylüyor: "Bugüne dek hiçbir rüya bana bir insan hakkında ne düşünmem gerektiği konusunda bilgi vermedi. Zaman zaman şaşırarak şahit oldum ki rüyada daha çok o kişi hakkında benim ne düşündüğümü görüyorum."
Sayfa 109 - Say Yayınları
Telafi Olarak Rüyalar
Jung’un arkadaşı ve meslektaşı Dr. Bennet’e göre, Jung’un bir ‘rüya teorisi’ olarak adlandırılmaya en yakın görüşü, psişenin kendi kendini düzenleyen bir sistem olduğu; bilinçle bilinçdışı arasında telafi edici bir mekanizmanın bulunduğudur. Bu, rüya yorumu açısından zamanla kullanımdan düşmeyen ve psikoterapistlerce geniş çapta kabul gören bir ilkedir. Terapist, bir rüyayı incelerken her zaman hangi bilinçli tavrın bu rüya ile telafi edildiği üzerine düşünmelidir. Jung, telafinin otomatik bir şekilde gerçekleşen bir süreç olarak tek bir rüyada gözlemlenemeyeceğini ortaya koymuştur; telafinin nasıl gerçekleştiğini görebilmek için bir dizi rüyayı (bir rüya serisini) incelemek gerekir. (Dipnot)
Sayfa 41
Kolsuz bacaksız kavrulmuş bedenini gördüğü rüyadan yedi yıl sonraki bir rüyada Jaffa güçlü bir ses duydu: "Kollar her şeyi kucaklar, bacaklar her şeyi hareket ettirir." Bu sanki ruhunun bedenine yerleştiğini ve ruhun bakış açısı ve gerçeklikle olan bağını Jaffa’nın hayatına entegre ettiğini gösteriyor gibiydi. Sanki Benlik olumsuz güçlere karşı koyabilmesi için ona yeni bir güç bahşetmişti. Kolları “her şeyi kucaklamaya” hazırdı ve bacakları “her şeyi hareket ettirebilecek” kadar güçlüydü. Bu ses, Jaffa'nın içsel çalışmasına olan bağlılığını teyit etti ve iyileşme sürecine olan güvenini yeni bir seviyeye taşıdı. Benlikten gelen böyle güçlü bir ses çoğu zaman ruhun daha derin sırlarına giden yolu açar. Ego çıplak gerçeğe tahammül edebilecek kadar güçlü hale geldiğinde rüyalar karanlığın kalbine inmeye başlarlar. Ruhu özgür kılmaya muktedir olan ışık karanlığın içindedir. Sf. 126-127
Bazı geceler ders çalışırken bir türlü anlayamadığım yerler oluyor, o sırada soracak kimse olmadığı için zorlanıyordum. Bu gibi hallerde bazen uykum geliyor, başımı rahlenin üstündeki kitabın üzerine koyup uyuyunca Gaziantep'teki Hafız Abdullah Hocam anlayamadığım yerleri bana okutup anlatıyor, uyanınca, daha önce anlayamadığım yerleri okuyup anlıyordum. O zaman kendi kendime "Demek rüyada da okunuyormuş" diyordum. Bu gibi hallerde hocama karşı saygım ve okumaya olan aşkım artıyor, Allah'ıma şükrediyordum.
Reklam
Şeyh Ali Mahmud'un bir plağı: "Ey saba rüzgârı! Vatan ceylanlarına, o sakin vadiye selamımı götür. Belki zaman müsaade eder de birgün onların hayalini, velev ki rüyada olsun, gözlerimle görürüm." Bu şarkı çok hazindir. Üstad bunu hemen her gece tekrar eder, dinledikçe mütehassis olurdu."
Sayfa 38 - Şule YayınlarıKitabı okuyor
bu kadar kolaymış
Yine böyle bir Ramazan gününde, gayri müslim bir kimse, evine geldiğinde, çocuğunu evin önünde açıktan yemek yediğini gördü. Hemen oğlunu azarlayıp: "Evladım bilmiyor musun, bugün Müslümanların oruç tutma günü! Nasıl böyle onların gözü önünde açıktan karnını doyuruyorsun? Çabuk gir içeri! Bir daha böyle açıktan yediğini görmeyeyim!" dedi. Aradan bir zaman geçtikten sonra, bu kimse vefat etti. Bu kimseyi, Müslüman komşusu rüyada gördü. Kendisini çok güzel yerlerde, rahat bir şekilde görünce merak edip kendisine sordu: -"Senin bu bulunduğun yer neresidir?" -"Cennettir." -"Peki dünyada iken, İslam dinine sen inanmazdın, nasıl oldu da cennete girdin?" -"Doğru, son zamanlarıma kadar Müslüman değildim. Fakat vefatıma yakın iman edip Müslüman oldum." -"Bu nasıl oldu?" -"Bu büyük nimete kavuşmama sebep şu; bir gün Ramazanda çocuğumu açıkta yemek yediği için azarlayıp, oruca hürmet etmesini istemiştim. Bu hürmet sebebiyle ömrümün son zamanlarında, Allahü Teala beni iman ile şereflendirdi. Gördüğün gibi cennette rahat içindeyim."
Sayfa 295Kitabı okudu
Said Nursi'nin her suale cevabı varmış(mış).
HER SUALE CEVAP VERMEK, HİÇ KİMSEYE SORU SORMAMAK Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi. Bilmez ki sorsun, bilse sorardı. Atasözü "Herhangi ilme sorulan suale bila-tereddüd derhal cevap verirdi."(1) "Sorulacak suallere cevap vermeye hazır bulunduğu gibi kimseye sual sormayacağını da beyan ederek bu kararda yirmi sene sebat
Sayfa 56 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Nur risaleleri'nin kaynağı
Nurşin'de bir müddet kaldıktan sonra Hizan'a döndü. Sonra medrese hayatını terkederek pederinin yanına geldi ve bahara kadar evde kaldı. O sırada şöyle bir rüya görür: Kıyamet kopmuş, kâinat yeniden dirilmiş. Molla Said, Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmı nasıl ziyaret edebileceğini düşünür. Nihayet sırat köprü sünün başına gidip durmak
Sayfa 31 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Reklam
Rüyalarımda, birtakım insanlara, bunu yapamazsınız, diye bağırıyorum. Ne dediğimi anlamıyormuş gibi yüzüme bakıyorlar. Hayır yalnız rüyada değil, gerçek dedikleri hayatta da böyle olmuştur her zaman. Müdürün karşısında, bu yazıyı yazamazsınız, diye çırpınmışımdır. Durduramayacağımı bildiğim ve bununla birlikte durdurmayı çılgınca ümit ettiğim davranışlarda bulunanlar, ben çırpınırken hep rüyadaki adamlar gibi, hayretle bakmışlardır yüzüme. Bocalamalarımı kayıtsızca seyretmişlerdir.
Sayfa 138 - İletişim Sinan Yayınları Dördüncü Bölüm
ÖYLE BİR HİKÂYE Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri: – Atikali, Atikali! diye bağırdı. Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
Zaman zaman hayretle kendime soruyordum: - Sakın bunlar bir uzun rüyanın hatıraları olmasın! Yahut onları bir eski romandan okumuş olmayayım? Evet, vakaları rüyada, çehreleri, boyaları solmuş, çerçeveleri tozlanmış eski fotoğraflarda görmüş gibiyim.
İnsan bazen anlık bir düşe kapılır , daha önce bir yerlerde yaşadığı anı yeniden yaşıyormuş gibi hisseder. Gözlerinizin önünde cereyan etmekte olan olayı rüyada mı görmüştünüz , yoksa daha önce yaşamış mıydınız, çıkaramazsınız ama yine aynı kişiler etrafınızda aynen o zamanki gibi oturmakta , o zaman söylenmiş aynı sözler tekrarlanmaktadır. Hayal gücünüz sizi tekrar oraya taşımakta yetersiz kalır, hafızanız geçmişi diriltemez ve hülyalara,düşüncelere dalarsınız.
Sayfa 603Kitabı okudu
Fakat irade bir içgüdü değil, kültürel tarihimizin bir edinimidir. Doğadan zorla elde edilen bir irade kaynağı yarattık adım adım. İrade, bariz bir kültürel olgudur. İrade bir imgede betimlendiğinde ya da rüyada görüldüğünde her zaman bir alet, silah, aygıt, bıçak ya da benzer bir şey olarak temsil edilir. İnsan yapımı bir şey olduğu anlamına gelir bu.
Sayfa 121
1.286 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.