Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Romanın Macerası: Bozkurtların Ölümü Atsız'ın, tarihin tozlu sayfalarından çıkardığı Kür Şad'ın hikâyesidir. 639 yılında Çin sarayını basan 41 yiğidin hikâyesini Atsız Fransız kaynaklarından, muhtemelen Hüseyin Cahit'in De Guignes tercümesinden, daha üniversite yıllarında okumuş olmalıdır. Çin kaynaklarında Cie-şı-şuay olarak geçen
"Onun tek amacı, 'Bozkurtlar'ı tamamlamakdı. Sarı saman kâğıtlı bir kalın müsvedde defterine yine sapsarı ve reklam olsun diye bir firma tarafından hazırlanmış yaklaşık 40 santim uzunluğundaki bir kurşunkalemle , 1945/46 Kışı'nın o mağmum ve rutûbetli kış ikindileri günler saat 16.00'ya doğru başını alıp giderken deliler
Reklam
Pərişan şəklinlə gizli öpüşüb, Hönkürdüm qoynunda xatirələrin, Sənin qismətinə əzablar düşüb, Mənim qismətimə xatirələrin. Sevgimiz sayrışan ulduz kimiydi, Alışa-alışa üfüqə endi, Elə soruşarlar: "o qız kim idi?" Amma soruşmazlar, mən kiməm indi? Qoymaram bir kimsə şəklini çəkə, Təzədən bizimki olsa bu dünya, Bir sarı yarpağa dəyməzdi bəlkə– Leylisiz, Məcnunsuz qalsa bu dünya.
Sayfa 91 - ŞƏKİLKitabı okuyor
Kemal Sayar
Kemal Sayar
: Mahir İz Hoca'nın hatıraları çok zengin, kimler kimler yok ki... Bir ortaokul talebesiydim, Bütun Dünya diye bir dergi çıkardı. Siz anlatırken aklıma orada okuduğum bir hikâyeden ne denli etkilendiğim geldi. Iki hasta yatıyorlar bir koğuşta, ikisi de yatalak. Bir tanesi kapının hemen kenarında yatıyor, ilaçları da başlarında duruyor. Yatağın kenarında olan sokağa bakarak her gün sabahtan akşama yeni bir hikâye anlatıyor. "Şu geçenlerde de gelen sarı saçlı kız yine geldi, biletçi bakkala selam verdi, kasap şuna kızdı, diye durmadan hikâye anlatıyor. Bir sürü hikâyeyle günleri dolduruyorlar, her biri üstüne yorum yapıyorlar. Bir gün bir gece, kapı kenarında yatan hastanın aklına şöyle bir hınzırlık geliyor: "Hep o seyrediyor, ben de seyredeyim, o bana anlatacağına, ben yaşayıp göreyim her gün olanı biteni. Ben kapının ağzında bir şey göremeden, onun sürekli tattığı seyir lezzetinden bihaber ömrümü tüketiyorum." Eliyle diğer hastanın ilaçlarını birbirine katıp karıştırıyor. O gece hasta, doğru ilacı alamadığı için vefat ediyor. Boşalan yatağa da katili alıyorlar. Büyük bir hevesle yatağına yerleşen adam, camdan aşağıya bakıyor ki kapkara bir duvardan ibaret tüm manzara. Aslında tüm bu hikâyeler, o hastanın hayal dünyasının birer ürünüymüş.
Sadettin Ökten
Sadettin Ökten
: Hayat böyle.
Kemal Sayar
Kemal Sayar
: Hayat, hayal edebilmek ve bazı şeyleri görebilmek demek. Herkes aynı şeylere baksa da, kimi eşyayı satıhta görse de, kimi derinlemesine görüyor. Manayı görebilmek, mühim olan eşyanın ardındaki manayı görebilmek ...
Sayfa 223Kitabı okudu
Birinci dünya harbi ile birlikte ortaya çıkan uluslararası düzen, ulusların barış temelinde ilişkilerinin yapılandırılmasını amaçlayan kurucu bir idealizm merkezinde yapılanmıştır. 10 Ocak 1920'de İsviçre'de kurulan Milletler Cemiyeti devletler arasındaki sorunların barış temelinde çözülebilmesinia kurumsal imkanı olarak düşünülmüştür. Davet üzerine Türkiye'nin 18 Temmuz 1932'de resmen üye olduğu bu Cemiyet, idealize edilen etkinliği ve dinamizmi gösterememiştir. ABD ve Rusya'nın üye olmadığı Cemiyet, daha çok İngiltere ve Fransa'nın uluslararası çıkarlarının kurumsal hamisi olarak görev icra etme misyonunu üstlenmiştir. Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisinin genel başka m Adolf Hitler'in 30 Ocak 1933 tarihinde iktidara gelmesi sonrasında Almanya, Versailles Antlaşmasını tanımayarak ülkenin Cemiyetten ayrılışı ilan etmiştir. Daha sonra 1 Eylül 1939'da Almanya'nın Polonya'yı işgali üzerine Fransa ve İngiltere Almanya'ya karşı savaş açmıştır. Böylelikle, devletler arasında ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkları barış temelinde çözülmesini öngören dünya siyasal sisteminin kurumsal yapısı kısa sürede çökmüştür.
Sayfa 32 - POLİS AKADEMİSİ YAYINLARIKitabı okudu
"Bu köye geldiğim gibi yine bir akşam vakti, güneş sarı otlara uzanır ve rüzgar bunları kızıl bir deniz gibi dalgalandırırken, keskin gübre kokularını ve tezek dumanlarını arkamda bırakarak, çıktım yürüdüm."
Reklam
Dünya üzerinde iki tür insan vardır: trafikte sarı ışığı görünce frene dokunanlar ve aynı san ışık karşısında gazı kökleyenler.
Çok zor geliyor hayata ayak uydurmak. Ayağım kayıyor. Her yer çok kaygan. McDonald’s’ta duran üzerinde “Dikkat! Kaygan zemin” yazan sarı plastikler geliyor gözümün önüne. Dünya üzerinde durulmayacak kadar kaygan. Nasıl sallanan bir sandalyenin üzerinde ayakta durmak imkansızsa, dünyada da ayaklarımızın üzerine basmak çok zor. Ancak yere yatarsak düşmeme ihtimalimiz var.
Anayasa
Madde 1: Kampuçya devleti, toprak bütünlüğüne sahip, bağımsız, birleşmiş, barışçı, tarafsız, bloksuz, egemen, demokratik bir devlettir. Kampuçya devleti, Kampuçya'nın işçi, köylü ve diğer emekçilerinin devletidir. Kampuçya devletinin resmi adı "Demokratik Kampuçya'dır. Madde 2: Bütün önemli üretim araçları, halk devletinin kolektif
Sayfa 160Kitabı okudu
Kente girmeden çok önce, birbiri içinden doğmuş bir kolu doğan güneşe, bir kolu batan güneşe değen görkemli bir dağ sırası karşılamışsa sizi, Antalya’dasınız. Özel birisi olmanız gerekmiyor bu büyük tören için. Dağdır. Özgürdür. Büyüktür. Güneş gibi, yağmur gibi aynı eşitlikte davranır eşiğine gelen herkese. Yasemin kokularıyla genişlemiş
Sayfa 203 - Kırmızı Kedi Yayınevi / 12. Baskı
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.