Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
481 syf.
·
Puan vermedi
Zülfü Livaneli'nin "Serenad" adlı romanı, duygusal bir aşk hikayesiyle başlayıp, derin tarihsel ve toplumsal dokuları işleyen bir yolculuğa dönüşüyor. Roman, 2001 yılında İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın, yaşlı bir Alman profesörle karşılaşmasıyla başlar. Profesörün isteği üzerine Şile'ye gitmeleriyle birlikte, okuyucu dokunaklı bir aşk hikayesinin yanı sıra, dünya tarihine ve Maya'nın ailesine dair sırları da keşfeder. Livaneli, roman boyunca 60 yıldır devam eden bir aşkı ele alırken, Yahudi Soykırımı gibi evrensel tarihsel olaylara ve Türkiye'nin yakın tarihine de dokunuyor. "Serenad", sadece bireysel duyguları ve ilişkileri değil, aynı zamanda toplumsal ve tarihsel gerçekleri de işleyerek okuyucuyu derinden etkiliyor. Livaneli'nin romancılığının en temel niteliklerinden biri olan kişisel ve toplumsal tarihlerin dengesi, romanın en çarpıcı özelliklerinden biri olarak öne çıkıyor. Kitap, okurunu duygusal bir yolculuğa çıkarırken, aynı zamanda insanlık tarihinin acı ve umut dolu sayfalarını da keşfetmeye davet ediyor. Livaneli'nin akıcı üslubu ve derin anlatımıyla, "Serenad" sıradan bir aşk hikayesinin ötesine geçerek okuyucuyu düşündüren ve etkileyen bir başyapıt olarak öne çıkıyor.
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020137,2bin okunma
198 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Söze nereden başlasam bilemiyorum. Dünyaya gözümüzü açtığımız günden beri -ki bu benim için otuz bir yıl demek- her zaman gözümüze çarpan önümüzde duran varlığına alıştığımız bir sorun var. Ortadoğu ve Filistin. Kitapta Auschwitz toplama kampında görev yapan bir askerin çocuğu olan Bruno'nun gözünden bir tel örgü ve çizgili pijamaların anlamını, savaşın, ırkçılığın, acımasızlığın soğuk ve karanlık yüzünü görebiliyoruz. Ama o yöne baktığımız için görebiliyoruz. Bunu görmek istiyor, bunu görmek istediğimiz için kitabı elimize alıyoruz. Bruno'nun Shmuel'i bir nokta, bir damla, bir insan olarak keşfedişinin üzerine arkadaşlığa olan susuzluğunu dindiren bir vahaymış gibi yağmurlu günlerde onunla buluşamamanın verdiği burukluklara tanık oluyoruz. Bunu söylemeden edemeyeceğim maalesef ama bugün Filistin'de "Shmuel'ler" "Ahmet" , "Muhammed" olmuşken Bruno'nun yerini ise "Shmuel'ler" almış durumda. Her şeyin üzerinden henüz bir asır bile geçmemişken, auschwitz de üç milyon polonyalı Yahudi yok olmuşken, Doğu Akdeniz kıyıları onlara kucak açmışken, bugün her şeyi unutmalarının üzerinden bile çok zaman geçmiş gibi. Hiç yaşanmamış gibi. İslam İnancımızın temel taşınında dediği gibi اِنَّ الْاِنْسَانَ لِرَبِّه۪ لَكَنُودٌۚ‌ (insan Rabbine karşı pek nankördür.) Adiyat-6
Çizgili Pijamalı Çocuk
Çizgili Pijamalı ÇocukJohn Boyne · Tudem Yayınları · 202139,3bin okunma
Reklam
İnsan, yaşamıyla ilgili olarak çoğunluğun tercihlerini örnek alma zorunluluğunu hissetmemeli, aklı temel almalı, akla karşı duran kalabalıktan kendini kurtarmalıdır. Kendi içine çekilip yaşamı felsefe yoluyla düşünmeye başlayan insan, çoğunluğun, yeryüzüne özgü, aslında hiçbir değeri olmayan birçok gereksiz şeye değer verdiğini, bu yüzden onlardaki dışsal unsurlara dayanan mutluluk görüntüsünün sahte ve geçici olduğunu anlayacaktır.
626 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Baştan başa insancıl bir Hristiyanlık anlatısıyla örülü, gizem ve korku öğelerinin öyküyü sürüklediği ve aynı zamanda belki de edebiyat tarihindeki en sağlam ve hayranlık uyandırıcı karakterlerden birini, Jane Eyre'i bize tanıtmış olan harika bir roman. Evet, evet tesadüf öğeleri günümüz anlayışımıza göre dalga geçilecek kadar yapay. Zaten
Jane Eyre
Jane EyreCharlotte Brontë · Can Yayınları · 201831,5bin okunma
İnsan yaşamının mutluluğunu, yaşamın çok sayıda gerekliliği yüzünden geniş bir temel üzerinde inşa etmekten kaçınmalıdır: Çünkü böyle geniş bir temel üzerinde durursa, çok sayıda kazaya olanak tanıyacağı için, kolaylıkla çökebilir ve bu kazalar da eksik olmazlar. Demek ki mutluluğumuzun binası, bu bakımdan, en geniş temelde en sağlam duran tüm öteki binaların tersine bir davranış gösterir. Bu yüzden, büyük mutsuzluktan kaçınmanın en güvenli yolu, istemlerini, her türden olanağına oranla, olabildiğince düşük tutmaktır.
Sayfa 121 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
ATSIZ'DA TARİH ANLAYIŞI: Atsız'ın lisans öğrenimi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (Edebiyat Zümresi) olduğu hâlde bilim adamı olarak tarihle daha çok ilgilenmiş, bu konuda daha çok eser vermiştir. “Türk tarihinin içinde yüzüyorum. Diyebilirim ki her günüm 27 asrın içinde geçiyor." diyecek ölçüde (Atsız 1992: 67) kendisini tarihle
Reklam
BİR ZAMAN YOLCUSU: SELİM PUSAT (RUH ADAM ROMANI) Ruh Adam, Atsız'ın tarihî romanlarına göre hayli değişiktir; bir tür post modern romandır. Bu sebeple romanı incelerken biz de farklı bir yol izlemeyi tercih ettik. Selim Pusat'ın ve Romanın Hikâyesi: Selim Pusat adını ilk defa 08 Haziran 1951 tarihinde, Orkun dergisinin 36. sayısında
ATSIZ'DA TURAN TURANCILIK: Türkçülüğün ikinci kanadı Turancılıktır. Irkçılık, Türkçülüğün "iç davası", Turancılık ise "dış davası"dır. Atsız'a göre Turancılık "Türk Birliği"dir. Daha 1934 yılında yazdığı "Yirminci Asırda Türk Meselesi” başlıklı yazının birincisi "Türk Birliği" adını taşır. Ona
208 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
. . Sözcükler , Jean Paul Sartre . .
Jean-Paul Sartre
Jean-Paul Sartre
: Pardon Monsieur?!?!? Kime itaat edecekmişim? Ona itaat edeceğim mi düşünülüyormuş?!! Benden ciddi ciddi bunu mu umuyorlarmış?!! Karşımda büyümüş de küçülmüş bir adam duruyordu. Boyu posu henüz serpilmemiş, ufak yaşına göre pek olgun tavırlar sergileyen bu küçük akil adamın yaşı ile tavırları arasındaki ters orantıya neyin sebep
Sözcükler
SözcüklerJean-Paul Sartre · Can Yayınları · 20201,544 okunma
Tekrar konumuza dönecek olursak, neden bağırsaklar için ikinci beyin gibi bir benzetme kullanılmıştır? Aslına bakarsanız bunun temel nedeni, bağırsak ve tüm sindirim sistemimizde çok fazla sayıda sinir hücresi bulunmasından kaynaklanır. Peki, o zaman şu soruyu soralım; sindirim sisteminde niye bu kadar fazla sinir hücresi var? Cevap çok basit, çünkü sindirim sistemi sizin kontrolünüze bırakılmayacak kadar önemli bir sistemdir. Düşünsenize, şu an midenizde duran yarı parçalanmış pizza dilimini sindirme işleminden bizzat sorumlu olduğunuzu... Sonrasında parçalanmış besinleri uzun bir bağırsak boyunca ilerletmeniz gerektiğini... İnsanlardaki erteleme alışkanlığını düşündüğümüzde, böyle bir durumun oldukça ilginç sorunları karşımıza çıkaracağına hiç şüphe yok. Ama ne şanslıyız ki beynimizde bunu bizim için yapacak, tabiri caizse bir "otomatik pilot" bulunmaktadır. Sindirim sisteminin temel yapısını algılayabilmek için, öncelikle sinir sisteminin mantığını algılamak lazım.
Sayfa 142Kitabı okudu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.