Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gazi
“ Gördüğüm fotoğraflara göre biraz şişman, biraz yorgun, biraz hatları kalınlaşmış bir vücutla karşılaşacağımı zannederken, kapıdan bir ışık dalgası halinde giren yoğunlaştırılmış kuvvet ve hayat belirmesiyle gözlerim kamaştı: gözbebekleri en garip ve esrarengiz madenlerden yapılmış bir çift gözün, mavi sarı, yeşil ışıklarla aydınlandığı asabi bir çehre… yüzde, alında, ellerde bir sağlık ve bahar rengi… Muntazam taranmış, noksansız, sarı, genç saçlar… Bütün Zemberekleri çelikten, ince, yumuşak, toplu, gerilmiş, genç ve taze bir metabolizma. Altı yüz senelik bir devri bir anda ihtiyarlatan adamın çevresi, eski ilahlarınki gibi, iğrenç yaşın hiçbir izini taşımıyor. Alevden coşkun bir nehir halinde, köhne tarihin bütün enkazını süpüren ve yeni bir alemin meydana gelmesine yol açan fikirler kaynağı başı, bir yanardağ zirvesi gibi taşıdığı ateşe kayıtsız, mavi gök altında, sessiz ve gülümseyerek duruyor. Kendi yarattığı şimşekli bulutlardan, fırtınalardan ve etrafına döktü feyizli çağlayanlardan tek üzgün olmayan, meğer onun genç başı imiş!”
Türkçülüğe ve Atsız'a karşı olanlar, 1944 Irkçılık-Turancılık Davası'nı da hâlâ unutmamışlardı. Davayı unutturmamaya ve daima taze tutmaya çalışıyorlardı. Daha Atsız'ın öğretmenliğe iade edilmesi ve Orkun'da yazmaya başlaması ile harekete geçilmiş ve yeniden aleyhinde yazılar yazılmaya, davalar açılmaya başlanmıştı. Akşam
Reklam
Türkçülüğe ve Atsız'a karşı olanlar, 1944 Irkçılık-Turancılık Davası'nı da hâlâ unutmamışlardı. Davayı unutturmamaya ve daima taze tutmaya çalışıyorlardı. Daha Atsız'ın öğretmenliğe iade edilmesi ve Orkun'da yazmaya başlaması ile harekete geçilmiş ve yeniden aleyhinde yazılar yazılmaya, davalar açılmaya başlanmıştı. Akşam
TARİHLER VE OLAYLAR (1950-1960) 02 Nisan 1950: Milliyetçiler Federasyonu kuruluyor. 14 Mayıs 1950: Cumhuriyet Halk Partisi iktidarının sonu. Seçimi Demokrat Parti kazanıyor. 21 Eylül 1950: Atsız, Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmenliğine tayin ediliyor. 04 Ekim 1950: Türkçüler Yardımlaşma Derneği'nin kuruluşu. Başkan: Nihâl Atsız. 06
Sen benim şarkımdaki ince güfte, Melodisi ile ruhuma işlenmiş bir çiçeksin. Çiçek dediğin nedir ki güzelim? Bir tohum, bir yaprak... Sen benim dünyamı Renklendiren bir kelebeksin.
Seyranın içinden öpmek geliyordu. Taşıyor, coşuyordu. Önüne gelen insanı, dostu düşmanı, ağacı, böceği, arıyı öpmek istiyordu. Bütün dünyayı öpse doymayacaktı. Yıllar yılı coşkun, sıcacık sevgisini içine tepmiş, çıkaramamıştı. Şimdi içindeki sevgi bendini yıkmış taşıp gidiyordu. Onu görenler, onun elini tutanlar ılık ılık bir sevginin onun elinden ellerine, gözlerinden gözlerine aktığını duyuyorlardı. Duyuyor, bir sevgi havasında rahatlıyorlardı. Seyran gülüyor, okşuyor, öpüyordu. Bir ara yüzünü inceden bir keder örttü. Bir anda da Seyran yüzündeki kederi silkti attı.
Yapı Kredi Yayınları
Reklam
Nazım Hikmet
Ağlasa da gizliyor gözlerinin yaşını; Bir kere eğemedim bu kadının başını. Kaç kere sürükledi gururumu ölüme Fırtınalar yaratan benim coşkun gönlüme. Cevapları o kadar heyecansız ki onun, Kaç kere iman ettim, hiçliğine ruhunun. Kaç kere hissettim ki, yine bu gece gibi. Güzelliğin önünde, dolup, çarpmadı kalbi, Ne mehtabın aksine yelken açan bir sandal, Ne de ayaklarında kırılan ince bir dal Onun taştan kalbini sevdaya koşturmuyor Bir çiçeğin önünde bir dakika durmuyor ... Dönüyoruz yine biz bir uzun gezintiden Gönlümün elemini döküyorken ona ben, O bana kendisini, gülerek; naklediyor: «Bilseniz mavi boncuk nasıl yaraştı» -diyor. Ya bu kadın delidir, yahut ben çıldırmışım, Ben ki birçok kereler kırılmışım, kırmışım, Ömrümde duymamıştım böyle derin bir acı; Birden onun yüzüne haykırmak ihtiyacı. İçimde alev alev tutuştu yangın gibi, Bir dakika kendimin olamadım sahibi; Hiç olmazsa hıncımı böyle alırım, dedim, Yola mağrur uzanan gölgesini çiğnedim.
Esmer, uçarı kız, yok beni çeken şey sana. Her şey kovuyor beni bir öğle gibi senden. Dalganın esrikliği, başağın güçlülüğü ve arının o coşkun çocukluğu var sende. Yine de benim kara yüreğim seni arar. Sevdim o şen tenini, özgür, ince sesini. Benim esmer ve kesin ve tatlı kelebeğim buğday ve güneş gibi, gelincik ve yosun gibi.
Katillerin Bulunmasını İstemeyen Savcılar
18 Şubat 1997 tarihinde Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu Başkanı Sadık Avundulduoğlu, Uğur Mumcu Ci­ nayetini Araştırma Komisyonu'nda, "19. Dönemde Faili Meç­ hul Cinayetleri Araştırma Komisyonu'nda bu konuyu da ince­ lediklerini, komisyonun kurulmasına Uğur Mumcu cinayetinin sebep olduğunu, Uğur Mumcu cinayetinde engellendiklerini, en önemli engellemenin Ankara DGM Başsavcısı Nusret Demiral ile Savcı Ülkü Coşkun'dan geldiğini" anlatıyordu.
Kalem de tutacaksın, kılıç da, gül de Okuyacaksın medrese medrese. Yeni diller gerek sana Türkceden başka: Arapça, Farsça, Lâtince! Dağılacak saçların rüzgârlarda her sabah Konuşacaksın ince ince Horasan tamburları, neyler, kudümler, Seni selâmlayacak çıkıp gelince. İnce sazlar gibi coşkun şiirler yazacaksın Arûz veznini bilince. Seni senden alıp giden bir büyük sırrı Kimse bilmeyecek önce...
Reklam
Akıllılık ve kültür yalnızca ince zevklere sahip olup hayatta başarılı olmak için yeterli değildi. Başkasının gözünden hayata bakamayan ne kadar akıllı ve kültürlü olabilirdi ki.
Sayfa 192 - İz Yayıncılık Limited Şirketi, 2021Kitabı okuyor
"Fakat insanlar nedense daha ziyade ne bulacaklarını tahmin ettikleri şeyleri araştırmayı tercih ediyorlar. Dibinde Bir ejderhanın yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak muhakkak ki dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gösterecek bir insan bulmaktan daha kolaydır." "Mühimce mevkilere geçen
244 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.