Armağan dokunmadır, tenselliktir: dokunduğuma dokunacaksın, üçüncü bir ten bizi birleştirir; X...'e bir atkı veririm, o da bunu takar: X... bana onu takma olgusunu verir; ayrıca, safça, böyle de düşünüp söyler.
Bana çocukluğunu anlatmasına- dayanarak, onun da benimle aynı tutkuyu duyduğu sonucuna varmıştım. Bu inanç sonradan sarsılmıştı. Bana daha ihtiyatlı, açılmaya daha az meyilli görünüyordu - ama fikrimi değiştirmem için babasından, on iki yaşında ormanda topladığı ahududulardan söz etmesi yeterliydi. Artık bana hiçbir şey armağan etmiyordu - dostlardan çiçek ya da bir kitap aldığımda, bana ilgi göstermeyi gereksiz bulduğunu düşünüyor ama hemen, "Bana arzusunu hediye ediyor," diyordum. Kıskançlığının belirtisi sandığım cümleleri hevesle not ediyordum, ki bunlar bence aşkının tek kanıtıydı.
Çiçek hastalığının yol açtığı deri yaraları doğrudan ya da dolaylı temas yoluyla mikrop yayarlar (bazen de “savaşkan” Amerikan yerlilerinin köküne kibrit suyu dökmeye kararlı Amerikalı beyazların daha önce çiçek hastalıklarının kullandıkları battaniyeleri yerlilere armağan olarak gönderdikleri zaman olduğu gibi, çok dolaylı olarak).
İnsan yaşamı kendisi mi seçerdi? Yoksa seçilmiş ya da armağan ve ceza olarak sunulmuş yaşamda sahnesini bekleyen bir oyuncu muydu sadece? İnsan nasibinin neresinde bulunuyordu. Ortasında mıydı hep koşturarak, yoksa kıyısında mıydı hep bekleyerek?
Polisiye Romanlar Okuyan Hırsız
Lawrence Block (Doğum 24 Haziran, 1938), Amerikalı yazardır.
Edgar Ödülü sahibi olan Block, çağdaş polisiye romanlarının önde gelen isimlerinden biridir. Kahramanı centilmen hırsız Bernie Rhodenbarr ile kahramanı sert hafiye Matthew Scudder'ın olduğu New York'ta geçen iki serisi ile tanınır. Yazar, 1994 yılında
Öncelikle kitabı çok çok beğendim hatta bayıldım Alexandre Dumasın kalemine hayran kaldım kitap okurken hiç sıkmadı iki cilt ve çok kalın olmasına rağmen dili çok akıcıydı ve kitap klasik bir başyapıt okumak isteyenlere şiddetle tavsiye ederim.
Konusu;
Alexandre Dumas (père) (1802-1870): On dokuzuncu yüzyılda Avrupa’yı saran siyasal ve sosyal çalkantıları yaşamasına rağmen daha çok on altıncı ve on yedinci yüzyılın tarihi olaylarını konu alan üç yüzden fazla roman yazdı. Yaşadığı dönemin sevilen ve en çok okunan romantik yazarlarından biridir. Monte Cristo Kontu ilk kez 1844 yılında Journal des Débats’da tefrika edilmiş, Batılı kültür dünyasına tüketilmesi imkânsız bir arketip armağan etmiştir. Sinemaya, tiyatroya, televizyona ve hatta bilgisayar oyunlarına uyarlanmış, hakkında besteler yapılmış bu eser, Fransa’nın, Kral ve taraftarlarının Napoléon’un dönmesinden endişelendiği Restorasyon Dönemi’nde geçer. İftiraya uğrayan Denizci Edmond Dantès, bu şüphe girdabında sevgilisi Mercedes’i, babasını, özgürlüğünü bir anda kaybeder. Acı, korkunç tecrübelerle dolu bu dönemden kaderin cilvesi ve azimle çıkmayı başarır. Artık güçlü, bilgili ve zengin biridir ve aklında tek bir şey vardır: Tanrı’nın adaletinin gereğini yapmak. Doğu’dan gelmiş gizemli bir kont kılığında bir intikam meleği gibi Paris sosyetesinin üzerinde dolaşır ama intikamı yalnızca düşmanlarının değil masumların hayatını da değiştirecektir.