Merhaba
Bugün sizlere Kitapita yayınlarından Psikolog Rojin Nazik kaleminden Dengeyi Yakalamak kitabı ile geldim.
Yazarımızın kalemiyle tanışma kitabım oldu Dengeyi Yakalamak ve diğer kitapları Bir Hayatla Evlenmek ve Bir Odanın Ötesinde isimli kitaplarını da merak ediyorum ilerleyen zamanda okumak isterim.
Kitabı ilk gördüğümde kapak tasarımı
"Siz bir zavallısınız, öyle değil mi? Yalnızsınız, tıpkı şeytan gibi; ve onun gibi kıskançsınız. Kimse sizi sevmiyor, öldüğünüzde arkanızdan kimse ağlamayacak! Ben sizin yerinizde olmak istemem! "
.
.
.
"Uğultulu Tepeler"i okumadan önce nefreti biliyorum sanırdım, hiçbir fikrim yokmuş meğer... Hastalıklı bir sevginin,
Bir oda düşünün...
Odanın ortasında yuvarlak bir masa.
Karşı karşıya oturan üç farklı kadın, üç farklı adam...
Kesişen bakışların çoğunda sevgi.
Kesişen bakışların çoğundan nefret,
Kesişen bakışların çoğunda ise hasret vardı.
Aşk kitaplarına pek yer vermem okumalarım da. Ama bişeyler yolunda gitmediği, okumak hiç istemediğim, herşeyden uzaklaştığım dönemlerde de ilaç oluyor ruhuma bu tarz kitaplar. Aslına bakılırsa saçma bir o kadar şey olurken aşk kitaplarında ben okurken elimden bırakamıyorum, bana birşey katmasa da seviyorum arkadaş :))
Sonunda bu zorlu üç çiftin mutluluğu bulup, huzura kavuşmasına sevindim vallahi. Rahat bir ohh dedim. Olan daha birinci cildim ilk sayfalarında ölen Ciwan Hezeroğlu'na olsa da yine her zamanki gibi aşk kazandı, anlayış kazandı, dostluk kazandı. Ben çok sevdim, farklı bir aşk kitabı arayanlara için buram buram Doğu ve töre kokan Emanet Gelin kitapları sizlere de tavsiyemdir efenim.
Emanet Gelin IIŞehnaz Haşimoğlu · Dokuz Yayınları · 2017614 okunma
VAR MI SİZİN DE BÖYLE CİNNETLERİNİZ?
“Deliler ile benim aramdaki tek fark, onların bunu kabullenmemesidir. Oysa ben biliyorum deli olduğumu.” diyor, sürrealist ressam Salvador Dali. Dünyanın büyük çoğunluğu onun deli olduğuna, geri kalanıysa dahi olduğuna inanıyor. Hem deli olmak, dahi olmaya engel mi? Ya da tam tersi; dehalar da bir gün
Binaenaleyh sevgi, lezzetli şeye tabiatm meyletmesinden ibarettir. Eğer o meyl kuvvet- leşirse, ona aşk adı verilir. Buğz yorucu ve elem verici nes- neden tabiatın nefret etmesinden ibarettir. Bu kuvyet bu- lursa adına makt denir.
İşte sevgi mânasının hakikatine esas budur ve bilinmesi lâzımdır.
Kitapta bazı yerlerde eksiklikler hissettim. Dorian Basil'i sevdiğinden bahsediyor ama o gece olanlardan sorumlu tuttuğu duygunun nefret oluşuydu. Burada tezat olmayışı çok eksik. Çünkü sevgi ve nefret bana göre bambaşka duygularken asıl birbirlerine yakın olan iki duygu aşk ve nefret. Oscar Wilde'ın hayatını karartan, Basil ve Dorian'ın hayatını mahvedişi bize gösterilmeyen aşk.
Hayatta bazen, öfke ile hareket edip bizi inciten insanları, biz de incitmek isteriz ama aslında farkında olmadan kendi kendimizi harap ederiz. O yüzden nefret ve öfke yerine, zor da olsa sevgi ile karşılık vermeliyiz.
Aşksız hiçbir iyiliğin, inceleğin ve verimin olmadığını, belki biraz pahalı, öğrendim. Ne şiir, ne bilim, ne kavga… Nefret bile aşktan doğar. Büyük heyecanların ve yaratıların ateşleyicisidir aşk. Onu yatıştıran, dingin bir genişliğe taşıyansa sevgidir. Aşk özgürdür, sevgi evcil. İlki kekeme bir hecedir, ikincisi cümle. Bu yüzden ilkinin kuralı yoktur, ikincisi, özne-tümleç-yüklem gibi bir yapı ister. Seçim, bize öğretilenlere, bizim kişiliğimize, öğretilenlere olan ilişkimize bağlıdır. Aşktan sevgiye gidilebilir ama hiçbir sevgiden aşka gidilemez. Bu yüzden biri diğerlerinin yerine ikame edilemez. Şiire ve insana ikisi de gerekli. Yoksa yaşamak tam bir cehenneme dönerdi. İnsan, ne sürekli bir aşk halini, ne de sevginin edilgen sürekliliğini kaldırabilir…
Martin onunlayken dünyayı unuturdu. Her şeyi unuturdu. Martin sürekli bir sakarlık yapar, onu gülümsetirdi. Martin'in sakarlıklarına, Ruth önce bir şaşırır sonra da tatlı bir şekilde gülümserdi.
Martin çoğu zaman Ruth'layken parkta, deniz kenarında, yolun kenarında uzun uzun yürürlerken yine Ruth'u düşünürdü. Ruth şaşırırdı,
Bir solukta okunacak ve küçük heyecanlarıyla kendine bağlayan o romanı sonunda bitirdim. Öncelikle kurgusu çok akıcı, dili gayet sade, aynı zamanda da keyifli bir kitaptı. Dönemin İngiltere’sini ve yaşayış tarzını kitabı bitirdiğinizde sanki gidip görmüş gibi gözünüzde canlandırmanız mümkün. Küçücük ve sevilmeyen bir kızın yalnız kaldığında
Notanın Ervahı ‘ilk ritim’ – Sümeyye Demirkan
Merhabalar
En son sanırım M.Ö bir gençlik kitabı okumuştum ve sonrasında tövbeler ederek o türü okumaya son vermiştimBu istikrarlı sürecim sevgili @sumeyyedmrkan ‘nın kalemi ile tanışma kitabım olan bu bebek sayesinde son buldu Arkadaşlık, aile sorunları, müzik, motor sevdası ve aşk gibi unsurların
Benim günahım aşktır, senin erdemin nefret:
Sevgi günahtır diye günahımdan nefret bu.
Gel, kendi durumunu benimkine kıyas et,
Görürsün siteminin ne haksız olduğunu.
Haklıysa da, o sözler kızıl süsünü bozan
Ve benimkiler kadar bol sahte aşk senedi
Düzüp başkalarının yataklarını talan
Eden dudaklarından işitilmemeliydi.
Seni sevmem yasaldır; bak, seviyorsun sen de:
Gözüm sırf sana düşkün, senin gözün onlara;
Merhamet, yüreğinde kök salıp boy versin de
Acımanla hak kazan sana acınanlara.