“Bazan anlamın usul usul çekildiğini üzülerek
ayırt edersiniz.
Durup dururken bu tümce. Bir yerde mi okumuştum, kendim mi uydurdum? Belki de biri söylemiştir. Kim?
Hem sonra hangi anlam?
Bir aşkın anlamı diyor iç ses. Aşkın anlamı... Çok beylik. Beylik de, etkisi yadsınamaz. Bir an dalıyorum. Aşk var mı? Aşkı her defasında yeni baştan tanımlamak zorunda kaldığımıza göre, bence aşk yok.
Epeydir böyle düşünüyorum.”
“Anlam benden el ayak çekmiş.”
Yanaklarım şiş mi, gözümde çapaklar var mı, saçım darmadağın olmuş mu demeden sevgilinin yüzündeki gülümsemeyi yakalamak, insanın artık rotasını bulduğunun kanıtı de ğil midir? ..
Mesela ben, babamın saçında beyaz telleri gördüğüm için ağladığım geceleri hatırlıyorum. Demek ki beyaz bir saç teli dahi ölümü hatırlatabiliyordu bana. Ve yetiyordu. Şimdi mi? Şimdi onlarca beyaz tel var babamın saçında ve onca ölüm var yanı başımda ve ölüm bile ölümü hatırlatmıyor. İşte alışmak dediğim ve belki de tahammül edemediğim şey bu! Alışmak insanı kendine mahcup ettiriyor. Unutturuyor. Ve farkına bile varmıyorsun.
İkili ilişkileri derinlemesine ele alan, akademik üslubun genele yayıldığı, insan ilişkilerinde doğruyu, yanlışı, çözümlemeleri bence gayet başarılı olarak aktaran bir kitap olmuş. Yetkin ve gerçekten eğitsel bir kitaptan söz etmek mümkün.
Özellikle seven-sevilen ilişkisi o kadar net şekilde ele alınmış ki. Bağımlı ve bağlayan temelli, aslında
*İnceleme değil, değerlendirme değil, spoiler olabilir, ne olduğu belli değil, içimden geldi, niye belli değil.
Emma, küçüklüğünden beri hayalini kurduğun mutluluğa ulaşmak için arayışına tanıklık ederken, bu arayışın seni nasıl bir kayboluşa sürükledi, şahit oldum. Hayal ettiğin, içinde beslediğin mutluluk, aşk, eğlence, güç ve tutku; her
“O bir nehir,” diye iç geçirdim gözlerimi kapatırken. “Onu bırakmayacağım, baba.”
“Tamam, oğlum,” dedi yatıştırmaya çalışarak. “Bırakma onu." “Kalbimi yerinden öyle bir oynatıyor ki yani böyle...”
“Gerçekten mi?"
“Çok fena, baba,” diye iç geçirdim. “Güm, güm. Lanet olası güm diye atıyor kalbim.” Başımı iki yana salladım. “Sürekli
---
"Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır."
.
Kendimi kaybolmuş ,daralmış hissettiğim bu dönemde yine hayattaki amacımı ve kaygılarımı sorgularken ; her şeyden, kendimden, hayattan elimi ayağımı çekip vazgeçip vazgeçmemek arasında gelip giderken bilinmeyen bir numaradan şöyle bir mesaj aldım.
"Kim olursak olalım, dünyanın