Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Morelli," dedim, "dans edip sarhoş olan bu insanların dünyaya gelirken şansları varmış. Uşakları, dadıları, hizmetçileri olmuş. Yazlığa gitmişler, destekçileri olmuş. Ne güzel. İçlerinden hangisi sıfırdan, kümesten farksız bir avludan buraya gelmeyi becerebilirdi?"
Sayfa 21 - Can
Yağmur kuşları geçiyor avludan sürü sürü dalların hışırtısını duyuyorum, üşütüyor beni Ötede, kentin üstünde bir şimşek çakıyor birden suretin yansıyor göğe ve her yağmur damlasına
Sayfa 37 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bir iç avludan geçerken sabahın serin havası beni canlandırdı. Başımı kaldırdım. Gökyüzü maviydi ve güneşin uzun bacalarla aralanan sıcak ışınları hapishanenin uzun ve kasvetli duvarlarının tepesinde geniş açılar oluşturuyordu. Hava gerçekten de güzeldi.
Çok amaçlı kolonya
Karısının dediği oldu ve ölü ertesi gün bile gömülmedi. Kasabada ne kadar kolonya bulmuşlarsa, çarşıda, evlerde hepsini getirmiş, Ali Safa Beyin kutsal ölüsünün üstüne bir güzelce boşaltmışlardı. Ölü gene de şişmiş, davul gibi olmuş, kokusu da evden, avludan taşıp ta aşağılara, çayın kıyısına, pazaryerine kadar ulaşmış, şişmiş ölü kokusu suya, ağaçlara, toprağa, insanların bedenlerine sinmişti.
Bizim avludan mı kalkacak cenazem? Nasıl indireceksiniz beni üçüncü kattan? Asansöre sığmaz tabut, Merdivenler daracık”...
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
💫
Nazım Hikmet
Bizim avludan mı kalkacak cenazem? Nasıl indireceksiniz beni üçüncü kattan? Asansöre sığmaz tabut, Merdivenler daracık
Reklam
Yağmur kuşları geçiyor avludan sürü sürü dalların hışırtısını duyuyorum, üşüytüyor beni Ötede, kentin üstünde bir şimşek çakıyor birden suretin yansıyor göğe ve her yağmur damlasına Uzak bir anı oluyor her şey, silikleşiyor ve alnım ateşler içinde, bir tutabilsen unutup gitmişim bütün türkülerü artık (kötüye işaret bu, üstelik yalnız sana sığınıyorum) Kısa süren hastalıklar vardır ya, işte öyle geçip gidiyor akşama doğru hüzün bulutu resmini asıyorum ranzamın başucuna yine
''... dans edip sarhoş olan bu insanların dünyaya gelirken şansları varmış. Uşakları, dadıları, hizmetçileri olmuş. Yazlığa gitmişler, destekçileri olmuş. Ne güzel. İçlerinden herhangisi sıfırdan, kümesten farksız bir avludan buraya gelmeyi becerebilirdi?''
Sayfa 21 - Can YayınlarıKitabı okudu
Annen sesleniyor avludan "Sardunyalara su verin biraz Renklerini boğmaya başlamış toprağı Top kadifeler yaprak döküyor yalnızlıktan... Ne zaman öğreneceksiniz bilmiyorum ki Evlerin yalnız eşyalardan yapılmadığını."
Ancak yerinde dikiliyor, bir yere kıpırdamıyor, kendi kendine "Beni burada tutan daha ne var ki?" diye soruyordu. Hem kendine hem de özgür ve mutlu olabileceği kırlara, ormanlara koşmak yerine taşların üzerinde yuvarlanan bu siyah köpeğe kızıyordu. İkisinin de bu avludan çıkıp gitmesine engel olan tek bir şey vardı: Esarete ve köleliğe olan alışkanlık...
Sayfa 113Kitabı okudu
Reklam
Eski bir hüzünle
Yağmur kuşları geçiyor avludan sürü sürü dalların hışırtısını duyuyorum, üşütüyor beni Ötede, kentin üstünde bir şimşek çakıyor birden suretin yansıyor göğe ve her yağmur damlasına
..irademizin ise, avludan geçerken ayağımızla öylesine devirdiğimiz bir su kovasından farkı yoktur.
666 öğeden 646 ile 660 arasındakiler gösteriliyor.