Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Avrupa, Türkler'i İstanbul'un fethinden dolayı hiçbir zaman affetmeyecektir.
Sayfa 122Kitabı okudu
Çözümsüzlük çözümsüzlüğü..
Kıbrıslı Türkler çözümsüzlüğün sürmesi durumunda ciddi sıkıntılarla karşı karşıya gelecekler. Avrupa Birliği`nin dışında ve izolasyon içinde yaşayan Kıbrıs Türk toplumunun ekonomik ve siyasi sorunlarla başa çıkması mümkün görünmüyor.
Sayfa 118Kitabı okudu
Reklam
494 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
BARBAR TÜRKLER ! Metali eriterek demir işlemişler, Demire su vererek ÇELİK haline getirmişler, Kendilerine özgü milli KÖK TÜRK ALFABESİ,ni Icat ederek yüzlerce taşyazıt/ kitabe ortaya koymuşlar, Tekerleği ve arabayı icat ederek konar-göçer hayatı kolaylaştırmışlar, Keçe evlerde (yurtlarda) yaşayarak aile hayatlarını güçlendirmişler, Atın etini
Barbar Türkler
Barbar TürklerTuncer Gülensoy · Akçağ Yayınları · 201131 okunma
Bir milletin duygu ve düşünce sanatlarındaki üstün­lüğünün şaşmaz ölçüsü, şiir kültüründeki yüceliğidir. Sö­züm, öyle şişirmece şiire; ay, güneş, dağlar, denizler, yıldız­lar gibi tatsız tuzsuz bayağı tekrarlamalar sürüsüne değildir. August devrinde dallanıp budaklanan, 14. Lui zamanında yeniden çiçeklenen kibar ve coşkun şiir demek istiyorum. İşte öyle sürekli etki bırakan içli şiirler Harun Reşid dev­rinde yazılmaktaydı. Bunlar arasında dikkatimi çeken bir tanesini, kısa olduğu için buraya koyuyorum. Bu şiir, Cafer Bermeki'nin felaketine aittir: "Feleğin lütfuyla tehlikeli yerlere erişen ey zavallı fani, Kral­ların geçici ihsanlarının ne olduğunu gör de ibret al. Bermeki'ye bakıp saadetten kork ve titre." Özellikle bu "saadetten kork ve titre" sözünün ender gü­zelliğine hayranım. Arapçanın avantajı, çok eskiden beri yetkinleşmiş olmasıdır. Muhammed'den önce bütün kural­ları kesinleşmişti. Sonradan hiçbir şey kaybetmedi. Oysa, o vakitler Avrupa'da konuşulan derme çatma (jargon) diller­den bugün eser kalmamıştır.
Bütün tarihçilerimiz, en modernlerine kadar, keşişlerin o zaman uydurdukları masalları tekrarlayıp dururlar. Fatih, İstanbul'u kan ve ateşe boğan bir barbarmış; bir kavunu ki­min yediğini anlamak için on dört uşağının karnını yardır­mış; Yeniçerilerine hoş görünmek amacıyla sevgilisi İre­na'nın başını kestirmiş! Tarihsel
İslam'ın yayıldığı dönemler ve sonrası
Müslümanlar kuvvetlenince uygarlıkları da arttı. Bilim­ler, güzel sanatlar ve şiirler, o geniş ülkelere eğitim ve ince­lik getirdi. Hindistan'dan aldıkları bugünkü rakamları Avrupa'ya getiren Araplardır. Yıldızların seyrini de biz on­lardan öğrendik. Sadece 'Almanak' sözü bunun büyük kanıtıdır. Bugün bizde çok ilerlemiş olan kimya, Arapların malıdır. Hekimlik de onlarda epey gelişmişti. Onlara, Hipokrat ve Galien mektebinin ilaçlarından daha tatlı ve daha şifalı, 'minoratif' denilen birçok devalar borçluyuz. Cebir de onların icatlarından biridir. Batı ulusları Müslümanlardan ders alıyorlardı.
Reklam
Dünya tarihinin hemen her sayfasında Türkler vardır. Türkler olmadan etrafımızdaki kavimlerin, önemli Avrupa devletlerinin milli tarihi incelenemez. Hiçbir Ortadoğu ülkesinin, hiçbir Rus-Slav ülkesinin milli tarihi ve kimliği Türkler hesaba katılmadan anlaşılamaz. Bu, ortaçağların derinliklerinden başlar ve yakın zamanlara kadar devam eder.
Sayfa 7
On birinci asırda Selçukluların ve 13. asırda Moğolların idaresi altında milyonlarca Türk kütlelerinin, Ön Asya'ya gelip yerleşmesi burada bir yeni Türk vatanının kurulmasını intaç etmiştir(sonucunu doğurmuştur). Biz bundan ayrıca bahsedeceğiz. Selçuklulardan önce Ön Asya'ya ve Mısır'a gelerek yayılan Türk kütleleri, tıpkı Çin'de, Hindistan'da ve Doğu Avrupa'daki Türkler gibi yerli Arap ve Fars ahali arasında dağılarak temessül(asimile olmak) ediyorlardı. Hele Mısır ile Suriye, miladi 9. asırdan başlayarak bütün müteakip asırlarda, hatta zamanımıza kadar bile, Türkleri Araplar arasında eritip kaybeden birer kazan işini görmüşlerdir.
Sayfa 244 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 3. Baskı: Şubat 2020, İstanbul
“Osmanlı İmparatorluğunda bir anavatan mefhumu olmaması, Avrupa devletlerindeki gibi devletin anavatan ve sömürgeler olarak ele alınmaması, esasen fikir akımlarını dengeli ve etkili bir şekilde kullanmayı imkânsız kılıyordu.
Özellikle Türkler tabanca ve top gibi Avrupa icatlarına sahip çıkıp bunları edindikleri barbar kafirlere karşı görüşlerini değiştirmeden büyük bir etkiyle kullanmışlardır.
Sayfa 20 - Osmanlı'da Batı'daki ilerlemeyi önemsemeyen bakış açısı
Reklam
Avrupa ile İslam arasındaki karşılaşma iki tarafı da -hem Avrupa'nın hem de Müslümanların benlik temsillerini- dönüştüren iki yönlü bir ilişkidir...Avrupa ile İslamın birbirleriyle nasıl bağ kuracağı, nasıl tireli kimlikler ya da sınırlar yaratacakları"Avrupa-İslamı"nın, "Fransız-Müslümanları”nın ya da " Avrupalı-Türkler"in geleceği açısından belirleyici olacaktır.
Sayfa 155 - Metis Yayınları.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.