Meclis'in gündeminde “hayvan hakları” meselesi varken “köpek saldırıları” yaklaşık 7-8 yıldan bu yana ülkemizin temel problemlerinden biri olmaya; hemen her gün saldırılar sonucu yaralanma, kimi zaman da ölüm haberleri gelmeye devam etmektedir.!? 30 Kasım 2021 tarihinde Ankara Pursaklar'da Enes Koca'nın başına gelen olay bunlardan
Sayfa 146Kitabı okudu
Bir çocuk, diye düşündü. Ne yapacak burada? Hayatı nasıl geçecek? Kaç yalan söyleyecek? Bir ay aç, bir ay tok yatacak. Bir ay kör, bir ay sağır olacak. Bir dükkandan diğerine, bir centerdan diğerine savrulacak. Şanslıysa haftanın altı günü, değilse tamamında çalışacak. Sabah yediden akşam ona kadar. Yaşlanacak. Farkında bile olmayacak. Çocuktan geriye hiçbir şey kalmayacak.
Sayfa 115Kitabı okudu
Reklam
Ne var ki acılı ve zor olsa da bu kopuş gereklidir. Yoksa çok ciddi psikolojik zararlarla karşılaşırız: ufuksuz, hudut­suz, renksiz insanlar, vatansızlar, köksüzler, melekler. Sö­mürge aydınlarının “Bir Senegalli ve Fransız olarak...”, “Bir Cezayirli ve Fransız olarak..." dediğini duymak da bizi şaşırtmayacaktır. Hem Arap hem Fransız ya da hem Nijeryalı hem Ingiliz olan aydın, iki uyruk, iki belirlenmeyi üstlenme gere­ği karşısında tökezleyince, kendisine karşı dürüst olmak isti­yorsa, bu iki belirlenmeden birini inkâr etmeyi seçer. Bir se­çim yapamayacağından ya da yapmak istemediği için bu ay­ dınlar çoğunlukla onları şartlandıran tüm tarihsel belirleyici etmenleri bir araya getirir ve tam bir “evrensel perspektif" benimser. Çünkü sömürge aydını kendisini baştankara Batı kültürü­nün içine atmıştır. Ancak psikolojik durumunda minimum bir güvenlik sağlandığı zaman yeni aile ortamım sorgulamak­tan vazgeçen evlatlık bir çocuk gibi, sömürge aydım da Avru­pa kültürünü benimsemeye çalışır. Rabelaİs ya da Diderot, Shakespeare ya da Edgar Ailen Poe’yu bilmekle yetinmeye­cek, onlarla tümüyle özdeşleşene kadar zihninin sınırlarını genişletecektir.
Yazmam Daha Aşk Şiiri
Oydu bir bakışta tanıdım onu Kuşlar bakımından uçarı Çocuk tutumuyla beklenmedik Uzatmış ay aydınlık karanlığıma Nerden uzatmışsa tenha boynunu Dünyanın en güzel kadını oydu Saçlarını tarasa baştan başa rumeli Otursa ama hiç oturmaz ki Kan kadını rüzgardı atların Hep andım ne yaşanır olduğunu En çok neresi mi ağzıydı elbet Bütün duyarlıklara ayarlı Öpüşlerin türlüsünden elhamra Sınırsız denizinde çarşafların Bir gider bir gelirdi işlek ağzı Ah şimdi benim gözlerim Bir ağlamaktı tutturmuş gidiyor Bir kadın gömleği üstümde Günün maviliği ondan Gecenin horozu ondan (1957)
Sayfa 43 - ÜVERCİNKA
Hatta çocuk sahibi olmamak kadının kabahati sayılıp boşanma sebebi olarak görülmektedir. Gerçekten Eski Ahit'e göre annelik bir kadının öncelikli amacıdır. Hz. Süleyman'ın karşısında hayat kadınlarının çocuk kavgasına düşmesi (1.Krallar 3: 16-28); Rahel'in doğurgan kardeşi Lea'yı kıskanması (Yaratlış 29: 31-35); çocuğu olmayan Sa- ra'nın cariyesi aracılığı ile çocuk sahibi olmayı istemesi (Yaratılış 16: 1-4) eski İsrail'de çocuk sahibi olmanın önemini ifade etmektedir. Hatta çocuk o kadar önemlidir ki Yasaların Tekrarı kitabında kadınlar statü olarak erkekler ve çocuklardan sonra sayılmaktadır Burada hemen belirtmeliyiz ki eski İsrail'de tıpkı evlilik kurumu gibi çocuk doğurmak da tanrı tarafından bahsedilmiştir. Bu bakımdan kadın, tanrı tarafından bahsedilen bebeğin “alıcısıdır” Nesli devam ettirmek İsrailli kadınların en büyük ödevi olduğu gibi erkeklerin de en önemli görevidir. Çocuk bereket ve huzurun kaynağı sayılırken, kısırlık utançtır. Sebepsiz yere çocuk sahibi olmamak, Onan ve levirat usulü evlendiği Tamar'ın anlatısında da açıklandığı üzere günah sayılmaktadır . Öte yandan çocuk sahibi olamayan kadınlar cariyelerini kullanıp anne olmuşlardır. Çünkü eski İsrail'de annelik doğum sonrası çocuğun bakımı ile başlamaktadır.
Karanlık baş döndürücüdür. İnsana aydınlık gerekir. Gündüzün aksi istikametine dalan yüreğinin sıkıştığını hisseder. Göz karanlıklara bakınca zihin bulanır. Ay tutulmasında, gecede, isli bir donuklukta en gözüpekler için bile endişe vardır. Kimse gece vakti, tek başına içi titremeden ormanda yürüyemez. Karanlık ve ağaçlar, ürkütücü ve kalın katmanlar oluşturur. Tam olarak seçilemeyen derinliklerde düşsel bir gerçeklik belirir. Algılanamayacak nesneler birkaç adım ötenizde hülyalı bir biçim alır. Boşlukta ya da zihinde uyuyan çiçeklerin düşlerine benzeyen belli belirsiz ve kavranması mümkün olmayan bir şeylerin dalgalandığı görülür Ufukta ürkütücü görüntüler vardır. Devasa karanlık boşluğun yayıntıları solunur. İnsan korksa da, arkasına bakmak ister. Gecenin oyukları, iç karartıcı hale gelen nesneler, yüründükçe dağılan suskun şekiller, iç içe geçmiş karanlıklar, öfkeli çalılıklar, kurşuni renkte su birikintileri, karanlığın içine yansıyan kasvet, sessizliğin mezarlıkları andıran enginliği, karşılaşılması olası meçhul varlıklar, gizemle eğilen dallar, ürkütücü ağaç gövdeleri, titreşen uzun ot yığınları; tüm bunların karşısında savunmasız kaldığında ürpermeyen, endişeyi yakınında hissetmeyen bir gözüpeklik yoktur. Adeta ruhun karanlığa karışmasına benzer iğrenç bir his duyulur. Karanlıkların bedene nüfuz etmesi bir çocuk için tasvir edilemeyecek ölçüde ürkütücüdür.
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.