Göz doktoru Marco Carrera'nın hikayesini okuyoruz Sinekkuşu'nda. Klasik roman anlatımından farklı, bilinen yollardan gitmeyerek, zamanda ileri geri hareket ederek, kronolojik akışa tepkisini gösteriyor sanki yazar.
Bazen düz anlatımla, bazen diyaloglarla, mektuplarla, şiirlerle, e postalar ve telefon mesajı ekranları ile ulaştırıyor doktorun iç dünyasını.
Annesi, babası, kardeşleri, çocukluk arkadaşı, sevgilisi, karısı, kızı, psikiyatr arkadaşı ve torunu çerçevesinde olaylar gelişirken Marco tam olduğu yerde kalmaya çabalayan bir sinekkuşu misali yazgısını yaşıyor.
Farklı anlatımı, karakterlerin iç dünyalarına ayrıntılı yer vermesi ve hayat hikayesi olmasının çok ötesinde, aile, aşk ve kader konularına da değinmesi açısından çok yönlü olan bu kitap, sabır gerektiren ama derinlikli. Oldukça sevdiğimi söyleyebilirim.